Gezi Endüstrisinde Son Durum

Gezi kalkışmasından bu yana bu milletin karşısındaki şer ittifakı daha görünür bir hal aldı. Sureti haktan görünenler kendini gizleyemez oldu. Taşlar bir bakıma yerine oturdu.

Devamı
Gezi Endüstrisinde Son Durum
Sistem Sorununun Çözümünde Yarı Başkanlık Modeli

Sistem Sorununun Çözümünde Yarı Başkanlık Modeli

Yarı başkanlık sistemi ile ilgili bazı temel bilgileri yeniden hatırlamak, avantaj ve dezavantajlarını Türkiye’nin siyaset tecrübesi bağlamında kapsamlı olarak ele almak ve geleneksel başkanlık sistemi uygulaması ile karşılaştırmak gerekmektedir.

Devamı

Burhanettin Duran: “AK Parti’yi AK Parti yapan asıl şey, Türkiye’yi dönüştürme isteğidir. Bu noktada bir kesinti olacağını düşünmüyorum.”

Parti içinde hizipçiliğe yer olmadığı ve Erdoğan'a rağmen bir siyasetin olamayacağı da hem Bekir Bozdağ, hem Ahmet Davutoğlu hem de Binali Yıldırım tarafından vurgulandı.

AK Parti genel başkanlığı ve başbakanlık görevlerini deruhte ettikten sonra Yıldırım'ın önünde bir dizi zorlu mesele olacak.

Yıldırım'ın önünde Cumhurbaşkanı ile uyum, ekonomik büyümeyi hızlandırma, kalkınma projelerine önem veren bir koordinasyon oluşturma ve partiyi canlı tutma görevi bulunuyor.

Dokunulmazlıklar ve CHP’nin Tutarsızlığı

Birincil eleştiri CHP'nin oylamadaki tercihinden önce tutarsızlığı ve samimiyetsizliğidir. Bu tutarsızlığa dair işaretler, parti liderinin "evet" diyeceklerini açıkladığı günden bu yana ortadadır.

Devamı
Dokunulmazlıklar ve CHP nin Tutarsızlığı
Birlikte Yaşamı Güçlendirecek Değişim

Birlikte Yaşamı Güçlendirecek Değişim

Türkiye, son 20 yılda laikliği temel bir mesele olmaktan çıkarmış ve birlikte yaşamı güçlendirecek değerleri üretmeyi başarmıştır. Laiklik artık siyaseti dizayn etmeye dönük bir araç değildir.

Devamı

Meclisin, meclis ve hükümetin iç içe geçmişliğinden kaynaklı olarak, yapması gereken denetlenme görevini yapamadığına ilişkin şikâyetlere değinen İsmail Çağlar, başkanlık modelinde meclisle yürütme arasındaki sınırının net bir şekilde çizilmiş olmasının, siyasette yenilenmeyi getireceğini vurguladı.

İlginçtir, muhalif argüman sahipleri birkaç gün öncesine kadar Davutoğlu'nu "Erdoğan'ın otoriterliğini" meşrulaştıran bir konumda görüyorlardı. Şimdi ise "son demokrasi kırıntılarının da kaybı" olarak nitelediler.

Ankara'da son aylarda sesli- sessiz konuşulan kritik bir konu gün yüzüne çıktı. AK Parti 22 Mayıs'ta olağanüstü kongreye gidiyor.

Laiklik kavramı uzun süre elitlerin "iktidar mücadelesini" yansıtmak gibi bir fonksiyonu üstlendi. Bu yüzden de geçmişin "ağır yükünü" taşımakta.

Hâlâ, bütün arsızlıklarını takınıp bizlere "yargılanacaksınız" diye tehditler savuruyorlar. Ortada bir örgüt ve bu örgütün "kamuoyu önderleri" var. Ve bu "önderler" bu memleketin en temel meselelerinde bile birbirlerine karşıtlık içindeler.

Aklını hırsına, kinine veya bu ülkenin düşmanlarına kiraya verenler TBMM'nin 23 Nisan Resepsiyonunu iptal ettiğini duyar duymaz, "Cumhuriyet düşmanları işbaşında" diye propagandaya başladılar.

Paralel yapının karşısında, MHP’nin yanında yer almak mevcut MHP yönetiminin hatalarına sahip çıkmak veya bazılarının yaptığı gibi birden “Bahçeli’nin faziletlerini” keşfetmek anlamına gelmemelidir.

Müdahil olamadıkları gelişmeleri kendi çıkarlarına göre çarpıtmaya, kamuoyunu hızla belirli bir yöne kanalize etmeye çalışıyorlar.

MHP'nin krizinden bu partiyi 2011'den beri ele geçirmeye çalışan paralel yapı istifade edemeyecek. Zira AK Parti karşıtlarına sağladığı söylem ve diğer lojistik desteklerin hiçbiri ne içte ne de dışta paralel yapıyı aktör konumuna taşımıyor.

Hepimizin gözleri önünde bir siyasi ameliyat yapılıyor. Bundan beş sene önce kaset operasyonlarıyla MHP'yi dizayn etmeye çalışanlar yeniden işbaşında.

Son günlerde toplum olarak canımızı çok yakan terör eylemlerinin faillerine ve örgütlerin yakalanan mensuplarına bakıldığında, karşımıza farklı kimliklerinden dolayı toplumun marjinlerine itilmiş değil aksine toplumsal merkeze yakın, büyük şehirlerde üniversite okurken radikalleşmiş profiller çıkmaktadır.

Ülke siyasetinde siyaset kurumunun maruz kaldığı baskılar göz önüne alındığında, milletvekilliği dokunulmazlığının nihai kertede demokratik siyaseti korumaya yönelik iyi niyetli bir uygulama olduğu gözükmemektedir.

Endişeli AKP'liler, karşı karşıya kaldığımız tezgâhları görmüyor olabilirler mi? Söz ve davranışlarıyla, Türkiye düşmanlarına karşı verilen bu haklı mücadeleyi akamete uğrattıklarını bilmiyorlar mı?