SETA Berlin Koordinatörü Zafer Meşe, PKK’nın Avrupa’daki faaliyetleri ve Avrupalı devletlerin PKK’ya karşı tutumu üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Türkiye’nin DEAŞ’a karşı yürüttüğü terörle mücadele stratejisi son dönemde nasıl bir dönüşüm geçirmiştir? DEAŞ saldırılarının daha sofistike ve profesyonel bir hale bürünmesine karşı Türkiye ne tür önlemler almıştır?
Devamı
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Türkiye'de gerçekleştirilen terör saldırıları üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin DEAŞ mücadelesi, sadece terör eylemlerinin önlenmesine dönük cari istihbaratın eyleme geçirilebilir işlevselliğini değil; aynı zamanda örgüte katılma temayülü ve karakteri taşıyan yabancıların radikalleşme safhalarının takibini ve gerekli önleyici mekanizmaların inşasını zaruri kılmaktadır.
Bu çalışmada 2016 yılında Türkiye’de Siyaset, Dış Politika, Güvenlik ve Terörle Mücadele, Hukuk ve İnsan Hakları, Ekonomi, Enerji, Eğitim ve Medya alanlarında yaşanan gelişmeler detaylı bir şekilde betimlenmiş kapsamlı bir analize tabi tutulmuştur.
2016’nın güvenlik gündemini 2015'teki gibi ve DEAŞ merkezli iki tür ana tehditle mücadele oluşturmuştur.
Devamı
Normal görünümüyle herkesi hazırlıksız yakalayan canlı bombaların birden ölümü gündelik hayatın tam ortasına taşımaları "artık yeter" psikolojisini radikalleştirme potansiyeli taşıyor.
Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seferberlik çağrısını topyekûn mücadeleye bir hazırlık olarak okumak gerekir.
SETA Güvenlik Araştırmacısı Veysel Kurt İstanbul'daki terör saldırısı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran İstanbul'daki terör saldırısı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş İstanbul'daki terör saldırısı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin, birbiri ardına gelen saldırılara neden maruz kaldığı çok iyi anlatılabilirse, millet bu saldırıların vereceği zararları göğüslemeye hazır olacak ve onları gerçekleştirenlerin beklentileri doğrultusunda hareket etmeyecektir.
‘İstisna hali’ne ilişkin uygulamaların belki de en temel meşruiyet kaynağı, ‘devletin kendini savunma hakkı’ ve ‘kamuyu/toplumu koruma görevi’nin olmasıdır.
Türkiye açısından atılması gereken en öncelikli adım terör için zemin oluşturmak amacıyla kullanılan toplumsal gerilim ve kutuplaşma ortamını mümkün olduğunca yatıştırmaktır. Toplumsal birlik ve bütünlük hissi terör eylemlerinin etkisini sınırlandıracak en etkili silahtır. Türkiye bunun için yurt içi ve yurt dışında etkin kamu diplomasisi ile PR kampanyası yapmak durumundadır.
15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin sivil-asker ilişkileri başta olmak üzere, güvenlik bürokrasisi ile ordunun stratejik kapasitesine dair bütüncül dönüşüm ihtiyacını en çarpıcı haliyle yeniden gündeme getirdi. Darbe teşebbüsü yaşanmamış olsa bile Türkiye’de güvenlik sektörü ile güvenlik ve savunma anlayışında köklü bir dönüşüm gerekliydi. Bu dönüşüm ihtiyacı Cumhuriyet tarihinin belki de hiçbir döneminde olmadığı kadar aciliyet kesbediyordu.
Cuntacılar hem mesai arkadaşlarını hem de sivil halkı vurmaktan çekinmedi. Türkiye çok darbe görmüştü ancak ilk defa bir darbe girişimi, devletin terör örgütü olarak ilan ettiği bir yapı tarafından yönetiliyordu.
Melez darbe ve müdahale yöntemleri birçok ülkede seçilmiş iktidarların iç ve dış odaklar tarafından yönlendirilmelerine olanak sağlamıştır. Türkiye ise son yıllarda melez darbe ve dış müdahale yöntemleri ile doğrudan muhatap oluyor. Bu müdahaleler siyasi iktidarın mücadelesi ve halkın bu mücadeleye desteği ile devam etmektedir.
İç Güvenlik Paketi'nin arka planında yatan sebeplere ilişkin açıklamalarda bulunan Burhanettin Duran, Paketin düzenlenme sebebi belli bir güvenlik açını kapatmak. dedi.
Kamu düzeninin sağlanması ve tüm bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması devletin temel görevidir. Ancak devletin bunu yaparken güvenlik ve özgürlük dengesini koruması ve özgürlükleri güvenliğe feda etmemesi gerekir.
Burhanettin Duran, güvenlik meselesinin dünyadaki dönüşümüne paralel olarak hükümetin kendisini yenilemeye çalıştığının altını çizdi.