Ortadoğu ve Kuzey Afrikanın geçirdiği dönüşüm ve bu dönüşümün bölgesel ve uluslararası güç dengeleri üzerine etkisi konularını ele aldılar.
Devamı
SETA’nın düzenlediği “Türkiye’nin Anayasa Birikiminden Yeni Anayasaya Doğru” adlı panelde yeni anayasa süreci geniş çaplı olarak ele alındı.
Devamı
2011’de Türkiye başlıklı SETA analizi, genel seçimlerden Kürt sorununa, Arap Baharı’ndan yeni anayasa sürecine Türkiye’nin meseleleri hakkında geniş çaplı bir 2011 değerlendirmesi sunuyor.
Filistin sorununu tekrar uluslar arası gündeme taşınmış ve Filistin Özerk Yönetimi, BM’deki konumunu güçlendirme şansını yakalamıştır.
İsrailli komandolarının uluslararası sularda 9 sivili katlettikleri Mavi Marmara saldırısının üzerinden bir seneyi aşkın bir süre geçti.
İstifa resti, normal işleyen bir süreçte gerçekleşmesi yıllar alacak sivilleşmenin bir anda gerçekleşmesine hizmet edebilir.
Hatip Dicle kararının zamanlaması, tarihsel önemi ve toplumsal yansımaları önümüzdeki dönemde daha iyi görülecektir.
Devamı
Biraz vicdan ve haysiyet sahibi her insan, darbecilerden 12 Eylül'de yaptıklarından ötürü azıcık olsun utanmalarını, pişman olduklarını, yaptıklarını bugün için tasvip etmediklerini söylemelerini bekliyor.
Devamı
Siyasal rekabetin yoğun yaşandığı ve seçim sonuçlarının en çok merak edildiği yerlerin başında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi geliyor.
Modern bireyin ve toplumun kâh zımnen, kâh aşikâre biçimde Tanrıya karşı konumlanması, beşerin ben- merkezli bir dünya kurmasına yol açtı.
SETA PANEL Oturum Başkanı: Yılmaz Ensaroğlu, SETA Konuşmacılar: Ruşen Çakır, Vatan Gazetesi Feridun Yazar, Siyasetçi Hüseyin Yayman, Gazi Üniv. Tarih: 4 Mayıs 2011 Çarşamba Saat: 17.00-19.00 Yer: SETA, Ankara
Her yönüyle birbirinden ilgisiz sorunlarla, farklı dengeler ve geleneklerle hesaplaşarak mücadele etme zorunluluğu Türkiye’nin en büyük imtihanı olacak.
Bugün İslam dünyasına ilişkin olumsuz önyargıların sorumlusu Müslüman halklar değil, onları temsil iddiasındaki siyasi yönetimler ve hareketlerdir.
Şiddetin sürdüğü dönemlerde bile Kürtçe savunmaya izin veren hukuk sisteminin bugün KCK davasında aksini söylemesi düşündürücüdür.
Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzeninde pasif aktör olmayı kabullenmeyen Türkiye, dış politikasını kendi inisiyatifiyle belirlemeye başladı.
Son zamanlarda sıkça duyuyoruz 'yeni Türkiye' sözünü. Değişimi anlatmanın yollarından biri bu niteleme.
Referandum süreci Türkiye’deki siyasi yapıyı kökünden sarsacak dinamikleri harekete geçirdi.
Türkiye, son birkaç aydır, yoğun bir şekilde yeni Anayasa değişiklik paketini tartışmaktadır. Siyasi partiler, siyasal kimlikler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve toplumun örgütsüz kesimleri, 12 Eylül 2010 tarihinde oylanacak pakete ilişkin tutum almış ve bu tutumlarını ilan etmiş durumdadırlar. Mevcut tartışmalar, çoğu zaman, paketin içeriğinden öte, paketin siyasal sisteme muhtemel etkileri üzerinden yürütülmektedir. Böyle olunca da, paketin içeriği, insan hakları ve demokrasi açısından anlamı, uluslararası belgeler karşısındaki konumu gibi önemli ve hayati noktalar ihmal edilmektedir. Elinizdeki analiz, böyle bir boşluğu doldurmak amacıyla, yeni Anayasa paketini, insan hakları ve demokratikleşme bağlamında ve uluslararası belgeler ışığında bir incelemeye tabi tutmaktadır.
Irak’ta 7 Mart 2010 tarihinde yapılan genel seçimler, bölge ülkelerinin ve ABD gibi uluslararası güçlerin stratejileri açısından da önem taşıyor.
Hukukun üstünlüğünü esas alan gelişmiş demokrasilerde yargının yeri nedir? Koruduğu değerler nelerdir? Türkiye’de yargı bu açıdan ne durumdadır? SETA PANEL Oturum Başkanı: Yılmaz Ensaroğlu SETA Hukuk ve İnsan Hakları Koordinatörü Konuşmacılar: Ali Bayramoğlu, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Mithat Sancar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Tarih: 9 Nisan 2010 Cuma Saat: 16.00 - 18.00 Yer: SETA, Ankara
Yükseköğretimin yeniden yapılanması gerektiği sıklıkla ifade edilmiştir. Bu tartışmalarda dünyadaki çağdaş uygulamalar örnek gösterilmektedir. Özellikle Bologna sürecinin Türkiye'deki yükseköğretim sorunlarının bir kısmını çözebileceği iddia edilmektedir. Oysa Avrupa'daki üniversitelerin idealleştirilmesi, Avrupa üniversitelerinin yaşadığı güncel dönüşümü ve sorunları görmeyi engelliyor. Avrupa yükseköğretimi Amerika'yı izlemektedir. Paradoksal bir şekilde, Amerikan yükseköğretimi daha fazla farklılaşmakta iken Avrupa yükseköğretimi artık daha fazla standartlaşmakta ve bürokratikleşmektedir.