Erdoğan-Trump Görüşmesinden Çıkan Sonuç

Bu görüşmenin sonucuna ilişkin esas odaklanılması gereken nokta, ABD’deki FETÖ yapılanması ve elebaşı Gülen’in durumu. Sonraki süreçte, Washington yönetimi bir adım atarsa bu görüşme başarılı geçmiş demektir.

Devamı
Erdoğan-Trump Görüşmesinden Çıkan Sonuç
Erdoğan-Trump Görüşmesi ve Sonrası

Erdoğan-Trump Görüşmesi ve Sonrası

Washington yönetimi her ne kadar, Türkiye’nin “güvenlik kaygıları”nı gidereceğini söylese de, bu söylemin sahada çalışmadığını Türkiye birçok kez tecrübe etti.

Devamı

Hindistan rüzgar türbini üretiminde önemli küresel markalara sahip. Bu alanda Hintli şirketleri Türkiye'ye yatırım yapmaya yönlendirmek Almanya'ya olan yüksek bağımlılığımızın azalmasını sağlayabilir.

Hatırda tutulması gereken nokta, PKK’nın sadece ABD’nin omuzundan değil aynı zamanda Afrin ve Menbiç’te Rusya’nın da omuzundan ateş ettiğidir. Her iki ülke de PKK’yı bir cepte tutmak istiyor.

Son dönemde tempoda bir miktar yavaşlama kaydetmekle birlikte, Malezya %4,2'lik 2016 büyümesiyle kendi sınıfının makbulleri arasında yer alıyor. Büyümenin kaynağı ise, iç talep ve hassaten özel tüketim.

AK Parti’nin, seçimleri kazanmada, reformları yapmada ve krizleri aşmada, milletle birlikte yol yürümesi ve halka sürekli temas etmesi, “AK Parti tarzı siyaseti”nin önemli bir unsurudur.

Siyasette 2019 Vadesi

Tabu yıkıldı ve artık -sanki öncekiler partisizmiş gibi- partili bir cumhurbaşkanımız var. Saçma bir kuraldan, tarih dışı bir zihniyetten kaynaklanan ayrılık son buldu.

Devamı
Siyasette 2019 Vadesi
Hindistan dan Rusya ya Pekin den Washington ve Brüksel e

Hindistan’dan Rusya’ya, Pekin’den Washington ve Brüksel’e: Erdoğan Eski Ritmine Geri Dönüyor

Referandumun ardından artık iç siyasetteki taşların yerine oturduğu ve iki yıl içerisinde yeni bir seçim beklenmediği düşünülürse, Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte dış politikaya odaklanacağı görülüyor.

Devamı

Türkiye de Hindistan da küresel sistemin önüne koyduğu dayatmaları aşmaya, kendi önüne konan ödevleri yapmak yerine, kendisine özgün bir gelecek tasavvuru inşa etmeye çalışıyor.

Amerika ve NATO ziyaretleri öncesinde dünyanın yükselmekte olan güçleriyle görüşmeler yapmanın her halükarda sembolik bir değeri vardır.

Türkiye'nin bulunduğu bölgedeki konumu gereği, Türkiye'nin büyümesi ve gücünün görünür olması için dışarıya açılması gerekiyor. Dışarıya açılmanın tek yolu da AB ülkelerinden geçmiyor.

II. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeninin kurumlarının mevcut krizlerimize çözüm üretmekte başarısız olduğu ortada.

Gelinen noktada Avrupa medyasında bitmek bilmeyen "diktatörlük" suçlamaları AB'nin Türkiye üzerinde dönüştürücü bir gücü kalmadığını yeniden ve yeniden göreceği bir düzlemde gidiyor.

Amerika atacağı her adımda Rusya'nın Suriye içerisindeki askeri varlığını dikkate almak zorunda. Bu da Trump'ın ağır hareket etmesine neden oluyor.

Türkiye, bütün yapay siyasal mühendislik çabalarına rağmen 16 Nisan'da büyük bir eşik atladı ve yoluna çok daha güçlü şekilde devam ediyor.

2016 yılı, çok zor bir yıl olmasına rağmen, ülke ekonomisi güçlü halk desteğiyle alnının akıyla çıktı.

Türkiye ve Rusya’nın ihracatının halen düşük seviyelerde olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu konudaki taleplerin Rus tarafı ile yeniden paylaşıldığını belirtti.

Bugün Suriye özelinde veya bölgesel politikalar söz konusu olduğunda Türk ordusu öyle ya da böyle hesaba katılmak zorunda. Çünkü bazı koşullar farkların sıfırlanmasına neden oluyor.

Ekonomik hız da, moraller de, itimat da şöyle bir ağız tadıyla toparlanamıyor. OECD'nin vurgusuyla, dünya bir tuzağa düştü ve çıkamıyor.

Ekonomik açıdan bakıldığında Rusya ile hızla ilerlemesi beklenen yakınlaşma sürecinde ‒2016 yılının ilk altı ayında 8,5 milyar dolar seviyesine düşen‒ ticaret hacminin geçtiğimiz yıllarda oturduğu yıllık 30 milyar dolar seviyesi üzerine çıkarılması ve uzun vadede 100 milyar dolar hedefinin kovalanması gündemde.

Amerika’daki kurumları aynen getirip Amerikan modelini getirdim deseniz de o Amerikan modeli olmaz. Türkiye modeli olur. Çünkü her toplumun sosyokültürel ekonomik yapısı, tarihsel özellikleri ve uluslararası ilişkilerde konumlanması farklı olduğu için o sistemin işleyişi de kendine özgü olacaktır.