Ortadoğu'da yeni bir dönem başlıyor. Bu yeni dönemde, bugüne kadar olduğu gibi, toprak bütünlüğü temelinde, kapsayıcı, adil, düzenli, sürdürülebilir bir Suriye'nin inşası için mücadele eden Türkiye, hem diplomaside hem de bizzat Suriye'nin yeniden yapılandırılması ve inşasında öncü olacaktır.
Devamı
"Şam düşerse Tahran düşer" mottosuyla Suriye'ye angaje olan Tahran yönetimi, hem sahadaki hem de Astana süreciyle masadaki kazanımlarını son bir haftada büyük oranda yitirdi. Halep'in muhaliflerce alınması, İdlib'de kontrolün tamamen muhaliflere geçmesi, Hama'ya muhaliflerin girmesi ve yavaş yavaş gözlerin Şam'a çevrilmesi İranlılarda büyük bir travma yarattı.
Devamı
4 Aralık Suriye Durum Raporu: Suriye’de Muhaliflerin İlerleyişi ve Gelecek Perspektifleri
Suriye sahasındaki hareketlilik hatta belirsizlik bir süre daha devam edecek. Rejim muhalifleri sahada beklenmedik bir ilerleme sağladı. Sadece askeri olarak değil, ele geçirilen yerlerin yönetimi, Suriye içi farklı yapı ve gruplarla yürütülecek ilişki biçimi, içeriye ve dışarıya yönelik iletişim kampanyasının yürütülmesine kadar farklı konularda muhalefetin bir hazırlığının olduğu anlaşılıyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen "Suriye'de Yeni Dönem: Bundan Sonra Ne Olacak?" panelinde sahadaki mevcut gelişmeler ve Suriye'nin geleceği ele alındı.
Bazı çatışma bölgelerinde ateşkes ilan edilmiş olsa da genel kanı, silahlı grupların, koronavirüs salgınının neden olduğu belirsizlik ve hareketsizliği bir fırsat olarak gördüğü yönünde.
Başka ülkeler için de söz konusu olduğu gibi, Türkiye’nin güvenliği de kendi sınırları ötesinde başlar..
Devamı
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran son günlerde tırmanan İdlib krizi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, İdlib’de rejimin Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına yaptığı saldırıyı ve bu saldırının yansımalarını değerlendirdi.
SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan İdlib’deki hareketlilik ve ABD’nin tutumu üzerinde değerlendirmelerde bulundu.
SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt TRT İdlib’de Suriye rejiminin Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına yaptığı saldırı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Şurası net: Esad rejiminin saldırıları Türk ordusuna daha fazla kayıp verdirme hedefi güdüyor. Türk ordusunun orantılı şekilde misilleme yapmasını da çok umursamıyor. Hatta yüzbinlerce insanı katleden bir rejim olarak, çok sayıda askerini de gözden çıkarabilir. Şam'a daha ağır bir mesajın verilmesi gerekiyor.
İlib'e büyük sevkıyat yapıldı. Artık buradan dönüş olmayacak gibi. Türkiye ile Rusya İdlib'in kaderini sahada belirleyecek. Bu askeri sevkıyatı daha önce Suriye'de yaptığımız üç müdahaleyle karıştırmamak lazım. Bu sefer mücadele muharebeler biçiminde geçmeyebilir. Onun yerine müsademe ve cepheleşmeler şeklinde geçebilir. Yani genel bir gerilim zaman zaman küçük çaplı sıcak çatışmalara evrilip bir tırmandırma mantığı çerçevesinde ilerleyecektir. Çünkü anlaşıldığı kadarıyla her iki taraf da alan markajı yöntemini kullanacak.
Uzlaşma kadar mücadele ve mukavemet de lazım. Tek eksen Türkiye'nin milli çıkarlarıdır.
Türkiye İdlib'deki sivillerin sığınabileceği, muhtemel göç dalgasını Suriye topraklarında karşılayabileceği, sınırına bitişik ve yeterli derinlikte bir güvenli bölge inşa etmek durumunda..
Türkiye’nin sorunu, Suriye’nin kendi toprakları üzerinde kontrol sağlamaya çalışması değil, bunu bütün anlaşmalara aykırı olarak, sivil katliamıyla şehirleri boşaltarak yapmaya çalışması. Çünkü onlar şehirleri yerle bir ettikçe Türkiye sınırına yeni yüz binler dayanıyor.