Yeni Ekonomi Yönetiminin Yol Haritasında Neler Var?

Genel seçimler sonrası ekonomi yönetiminde değişim meydana geldi. Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz beylerin Türk ekonomisinin başına getirilmesi rasyonel ekonomi politikalarına dönüşü hızlandırdı. Merkez Bankası ve diğer ekonomi kurumlarında yapılan atama ve değişikliklerle yeni ekonomi yönetimi direksiyonun başına geçti. Temmuz ve Ağustos aylarında atılan adımların senenin sonuna kadar devam etmesi, 2024'ün ortalarından itibaren rasyonel ekonomi politikalarının çıktılarını daha görünür hale getirecektir. Enflasyonla mücadele için atılan adımların başında faiz artışları, kredi daralması ve taksitlendirme imkanlarının kısıtlanması gelirken kamunun gelir kaynakları çeşitlendirilmeye çalışılıyor. Yeni ekonomi yönetiminin yol haritasında ise yeni reform süreci bulunuyor.

Devamı
Yeni Ekonomi Yönetiminin Yol Haritasında Neler Var
Vergi Artışları Ne Anlama Geliyor

Vergi Artışları Ne Anlama Geliyor?

Türkiye'nin salgın sonrası maruz kaldığı enflasyonist baskı gelir dağılımını olumsuz etkiledi. Bu durum alt ve orta gelir gruplarında daha fazla hissedildi. Bunun bir çıktısı olarak para ve maliye politikası tekrar gözden geçirildi. Vergi artışları kamunun gelirleri üzerinde olumlu etki yaparken enflasyonun orta vadede dizginlenmesine yardımcı olacaktır.

Devamı

Mehmet Şimşek ve ekibinin göreve getirilmesiyle Türkiye'yi yeni bir ekonomik dönüşüm bekliyor. Bu dönüşüm artan refah, yükselen alım gücü ve düşük enflasyon merkezli üretimi önceliyor. Ayrıca teknolojik altyapının güçlendirilmesi ve öngörülebilirliğin artırılması temel hedefler arasında yer alıyor.

Yüzde 86 gibi yüksek bir katılım oranıyla gerçekleşen 14/28 Mayıs seçimlerini geride bıraktık. Cumhurbaşkanı Erdoğan üst üste 16. seçimden de zaferle ayrıldı. Bu serbest ve dürüst seçimlere dayanan demokratik rejimlerde eşine rastlanması pek mümkün olmayan bir başarı.

Türkiye Yüzyılı'nın başladığı dönemin A Takımı olarak görülen kabine seçkin siyasetçi, bürokrat, teknokrat ve iş insanlarından oluşuyor.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin Türkiye’de yaşanan deprem felaketinin ardından Türkiye’yi ziyaret etmesi, buna müteakip olarak 18 Mart’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Mısır ziyareti ile birlikte ilişkilerin seyri yükselmeye başladı. Nitekim 13 Nisan’da Samih Şukri’nin Türkiye’yi yeniden ziyaret etmesi de söz konusu durumu destekler niteliktedir. Bu doğrultuda “Uzmanlar Cevaplıyor” konseptine uygun olarak Türkiye-Mısır normalleşmesini şu dört soru başlığı altında uzmanlardan değerlendirmelerini istedik.

Normalleşme Sürecinin Son Cephesi: Türkiye-Mısır İlişkilerinin Gelişmesi

Bölge devletlerin Türkiye’ye bakışları değişti, Ankara’ya saygı duymaya başladılar. Akabinde bunun gereği olarak bölge devletleri Türkiye’ye bakışlarını olumlu anlamda değiştirdiler. Öte yandan, Türkiye de görece istikrara kavuşan Ortadoğu bölgesine yönelik yeni gerçeklikler ışığında dış politikasını yeniden yapılandırdı. Bu karşılıklı siyaset değişikliği doğrultusunda, küresel bazı gelişmelerin de etkisiyle, Ortadoğu bölgesinde kapsamlı bir normalleşme süreci başladı.

Devamı
Normalleşme Sürecinin Son Cephesi Türkiye-Mısır İlişkilerinin Gelişmesi
İnsan Hakları Eylem Planı ve Uygulama Takvimine İlişkin Değerlendirme

İnsan Hakları Eylem Planı ve Uygulama Takvimine İlişkin Değerlendirme

Evrensel hukuk ilkelerini dikkate alan Eylem Planı aynı zamanda uygulayıcılara yönelik bir yol haritası sunmaktadır. Nitekim hak ve özgürlükler noktasında mevzuat değişiklikleri ne kadar güçlü olursa olsun, reformların başarısının belirleyiciliği 'iyi ve doğru' uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.

Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hafta İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıklamasının ardından gözler gelecek hafta kamuoyuyla paylaşılacak ekonomi paketine çevrildi.

Mart-haziran döneminde öncelik ekonomiyi ayakta tutmaktı. İlk şok atlatıldığına göre politika tercihlerini gözden geçirmenin vakti gelmişti. YEP’teki rakamlar ve son haftalarda ortaya konan politikalar yeni bir dengelenme sürecinin başladığını gösteriyor

Yeni Ekonomi Programı (YEP) bu Salı günü Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı. Programın öne çıkan başlıkları "yeni dengelenme", "yeni normal" ve "yeni ekonomi". İlk kavramdaki "yeni" vurgusunun arka planında 2018'de yaşanan finansal şok akabinde ekonominin "dengelenme" sürecinin bu yıl yaşadığımız pandemi ile birlikte kesintiye uğraması bulunuyor. Son iki kavram ise bir taraftan pandemi ile birlikte ekonomide yaşanan/yaşanacak kalıcı değişimlere atıf yaparken diğer taraftan Türkiye'nin ekonomik potansiyelinde yaşanması beklenen nicel ve nitel iyileşmelere işaret ediyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 49. sayısı çıktı.

Türkiye, gelinen nokta itibarıyla derin deniz faaliyetleri bakımından önemli hamleler gerçekleştirerek bağımsız ve milli bir irade ortaya koymaktadır. Bu tutum Türkiye'ye son derece önemli kazanımlar sağlamıştır. Mülkiyetleri bize ait olan yerli ve milli enerji ekipmanları kullanılarak gerçekleştirilecek keşifler, Türkiye'yi enerji bağımlılığından kurtararak ülkenin bölgesel ve küresel gücünü pekiştirecektir.

Berat Albayrak’a yönelik geçmişte yapılan linç kampanyalarının sebebi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Ekonomi üzerinden bugünlerde devam eden saldırıların arka planını da birkaç sene sonra çok daha iyi anlayacağız...

Keşfedilen doğalgaz rezervinin Türkiye'nin enerji politikasında doğrudan ve uluslararası konumunda dolaylı etkilerinin olacağı açık. Coğrafi konumu sebebiyle enerji nakil hatlarının merkezinde olan bir ülke olmaktan enerji üreten ve ileride ihraç etmeyi hedefleyen bir noktaya geçiyor.

Gerçek başarılar risk almayı, kuvvetli irade sergilemeyi ve hepsinden önce dertli olmayı gerektirir. Bu ülkenin ihtiyacını bilirsiniz ama ülke adına dertli değilseniz saldırıları göze almazsanız başaramazsınız.

Türkiye bu konudaki adımlarını kuşkusuz sadece sondaj gemileri bağlamında atmıyor. Pek çok alanda toplumsal hafıza için güçlü anlam dünyasına sahip olan kavramlar ve semboller kullanılıyor.

İki gündür hepimizin zihni bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vereceği müjdede. "Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağına inanıyorum" cümlesi Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'ın "Türkiye için eksen değişikliği" sözüyle bir araya gelmesi merakı artırdı.

Cumhuriyet gazetesi adı uzun zamandan bu yana yalan haber ile yan yan gündeme geliyor. Hatta bu konuda belki Türk basın tarihi içerisinde bir rekora da imza atıldı ve gazetenin birinci sayfasının neredeyse tamamı düzeltme ibareleriyle çıktı. Yani önceden yaptığı ve yalan olduğu kanıtlanan haberler konusunda tarafların hukuki yollara başvurması sonucunda gazete yönetimi zorunlu olarak birinci sayfasından düzeltme açıklamalarına yer verdi.

Muhalefetin 'sosyal medyama dokunma' veya 'özgürlükler kısıtlanıyor' tavrı sorunu çözmediği gibi tüm dünyanın gündemindeki bir meseleyi de ötelemek demek. Evet, tam da "bizim ailemizin başına gelenler 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başına gelebilir" bilinciyle sosyal medya mecralarıyla ilgili yasal düzenleme yapılmalı. Bu platformlarının Türkiye'de ofis açma zorunluluğu getirilerek vergi vermeleri sağlanmalı. Sahte hesapların önüne geçilmeli. Bu şirketler, suç içeren paylaşımlar hakkında Türk yargısına hızlıca bilgi vermeli. Bunlara uymayan şirketler de tıpkı Fransa, Almaya ve İtalya'da olduğu gibi cezalandırılmalı. Regülasyon bu mecraları kapatma anlamına gelmiyor.

Twitter hala Türkiye ile işbirliği yapmıyor. ABD, Fransa, Çin, İngiltere, Almanya ve diğer bazı devletler bu Twitter'dan hesap sorabiliyor ama iş bize gelince nedense özgürlük meselesi haline dönüşüyor.