"Yumuşama" veya "normalleşme" diye adlandırılan mevcut siyasi süreç aslında bir geçiş dönemi. Mayıs 2023 ve 31 Mart 2024 seçimlerinde seçmen siyasi partilere bir mesaj verdi. Seçmen, kaosu ve riskleri artan yeni uluslararası ortamda hem mevcut sorunları çözmesi hem de Cumhuriyetimizi yeni yüzyıla taşımaları için partilerin yeni siyasalar geliştirmesini bekliyor. Bu kritik mesaj muhataplarına ulaşmış görünüyor. Parti liderlerinin diyaloğu, görüşmesi ve fikir alışverişi başlı başına değerli ancak yumuşama/normalleşme arayışının yeni bir siyasi iklime dönüşmesi, yani içinin siyasetle doldurulması gerekiyor.
Devamı
Siyasette yumuşama tabiri Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait. Dün cuma namazı çıkışında CHP Genel Başkanı Özel ile görüşmesine dair değerlendirmede bulunan Erdoğan, kendisinin CHP'yi ziyaret edeceğini belirterek şu cümleleri kullandı: "Türkiye'nin, Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. Ve ilk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek, Türkiye'de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum. Bu adımı da atacağız." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'ye olası ziyareti Özel'in AK Parti ziyaretinden daha sembolik anlamlar taşıyor. Bu da "yumuşama dönemi" konusundaki kararlılığa işaret ediyor. 2 Mayıs'ta AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşmenin olumlu geçtiğini ve yeni bir döneme işaret ettiğini CHP tarafı da teyit ediyor. Özel gündemdeki her şeyin konuşulduğunu belirterek görüşmeyi Türk siyasetinin kilometre taşı olarak niteledi: "Türkiye'de ana muhalefet ve iktidarın tartışabilen bir çizgide kalmasını önemli buluyoruz."
Devamı
Ekrem İmamoğlu ve CHP, Başak Demirtaş'ın adaylık çıkışı sonrası büyük bir paniğe kapıldı. Zira "Demirtaş" soyadı, İstanbul'daki DEM Partili seçmenleri kendine çekebilecek bir albeniye sahipti. Dolayısıyla CHP'nin kurumsal olarak kurmayı başaramadığı ittifakı İstanbul'da ve "taban"da oluşturacağını söyleyen İmamoğlu'nun iddiası boşa düşecek, diğer bir ifadeyle seçimleri kazanma şansına büyük bir darbe olacaktı. Bu riski fark eden İmamoğlu ve ekibi, CHP'nin artık klasikleşmiş mekanizmasını hemen işletti. Tıpkı 2023 seçimlerinde olduğu gibi tehdit unsuru olarak görülen kurum ve/veya isimler kamuoyu nezdinde hedef haline getirildi. CHP'nin sahip olduğu tüm kurumsal kapasite ve medya gücü kullanılarak DEM Parti ve Demirtaşlara yönelik doğrudan ve dolaylı saldırıları ve bir tür itibarsızlaştırma hareketi başladı.
İYİ Parti'den sonra YRP ve DEM Parti'nin kendi adayları ile seçime girme kararı siyasi partilerin konumlanmasını değiştiren bir trende işaret ediyor. Üçüncü yol tartışmasının canlanacağı bir yeni siyasi topoğrafya oluşuyor. Cumhur İttifakı cenahında YRP haricinde ittifak olgusu kendisini korurken muhalefette yepyeni bir müstakil siyaset arayışı öne çıkıyor. Partiler kendi özgül ağırlıklarını gösterme niyetindeler. Bu ağırlığın 2028 seçimlerindeki olası ittifak ve işbirliği pazarlıklarında etkili olacağını düşünüyorlar. "Ötekinin kaybetmesi için bunu destekleyelim" havası büyük oranda kayboldu. Önce muhalefetteki panorama ile başlayalım.
31 Mart yerel seçimlerine 56 gün kala siyasi rüzgâr Cumhur İttifakı lehine esiyor. Cumhur İttifakı bu seçimde de ittifak yapısını korurken (bu satırlar yazılırken YRP'nin kararı henüz belli değildi) muhalefet işbirliği yapamadan sandığa gidiyor. 2019 ve 2023 seçimlerinde ittifak kurabilen CHP'nin önünde bu seçimde sadece DEM Parti ile bazı şehirlerde işbirliği yapma fırsatı kaldı. İstanbul özelinde CHP-DEM Parti işbirliği gerçekleşirse bunun İmamoğlu etkisi ile olacağı açık. Bu da İmamoğlu'nun sadece Cumhur İttifakı tarafından değil İyi Parti tarafından da "demlenmekle" ilgili eleştirilere muhatap olacağını düşündürüyor. Kaldı ki DEM Parti'den gelen sinyaller (Başak Demirtaş'ın adaylığı ihtimali) İstanbul da bile CHP'nin yalnız başına kalabileceğini gösteriyor. Böylece CHP için geriye "partilerle olmayan işbirliğini seçmen tabanında yapma" seçeneği kalıyor. Ancak bu seçenek için bile süreç yönetimi çok dağınık ve aleyhte gidiyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 87. sayısı raflarda yerini aldı.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, NTV ekranlarında yayınlanan Siyasi İşler programında, DEM Parti’nin yerel seçimler stratejisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Yerel seçimlere yaklaşık 70 gün kala kampanyaların dili sertleşiyor. AK Parti ve İYİ Parti'nin seçim söylemlerinin CHP'yi zorlayacak bir noktaya doğru gittiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Ocak günkü aday tanıtım toplantısı konuşmasında CHP eleştirilerini ileri düzeye taşıdı. Erdoğan yeni CHP yönetimi ile ilgili olarak "emperyalistlerin koç başlığına soyunmak", "bölücü terör örgütünün güdümünden çıkamamak", "Kandil uzantılarının ayakları altına kırmızı halılar sermek", "Özgür Efendi'nin iradesini ve ipini terör örgütlerinin temsilcilerine teslim etmek" ve "Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu partinin tabutuna son çiviyi çakmak" cümlelerini kullandı.
Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz pazar günü partisinin İstanbul dahil 26 ilin belediye başkan adaylarını açıkladı. İBB adayı olarak Murat Kurum'un seçilmesi AK Parti'nin İstanbul'da konut, kentsel dönüşüm, depreme hazırlık ve proje/ eser siyasetini öne çıkaracağını düşündürdü. Erdoğan'ın aday tanıtım toplantısındaki konuşmasında "şehre hizmet," "gerçek belediyecilik," "Türkiye Yüzyılı hedefine ulaşmak için yerel seçimlerin kazanılması," "muhalefetin ideolojik dayatmaları ve korku siyaseti" vurguları dikkat çekti. Bu vurgular AK Parti kampanyasının pozitif olanı göstererek CHP belediyelerinin başarısızlığını anlatma yaklaşımına işaret ediyordu. Nitekim Erdoğan konuşmasında CHP Genel Başkanı Özel'i doğrudan hedef alırken İmamoğlu'nu hiç anmadı. Bunu da CHP'deki "eş başkanlık" durumunu eleştiri odağına koyarak yaptı: "Elde edeceğimiz zaferle aynı zamanda Özgür efendiyi de özgürleştireceğiz", "Boynunda diyet borcuyla siyaset yapılmaz" ve "Özgür efendi siyasi ehliyetini almak istiyorsa bizimle uğraşmak yerine önce vasilerinden, efendilerinden kurtulsun." Erdoğan, Özel'in DEM Parti'yi işbirliğine ikna etmek için gösterdiği çabaları da gündem yapmayı ihmal etmedi: "Bölücülere her fırsatta boncuk dağıtarak CHP genel başkanlık koltuğuna hangi şartlarda oturtulduğunu ve hangi prangalarla tutulduğunun unutturabileceğini sanıyor."
Yeni yıla çok yoğun bir gündemle girdik. Suudi Arabistan'da oynanacak Süper Kupa maçının ertelenmesi, 1 Ocak sabahı yapılan "Şehitlerimize rahmet, Filistin'e destek, İsrail'e lanet" yürüyüşü ve bu yürüyüşte tevhid bayrağı taşıyan bir katılımcıya yumruklu saldırı, Anıtkabir'deki provokasyon, AYM-Yargıtay yetki tartışması, MİT'in 34 İsrail casusunu yakalaması, Hamas liderlerinden Aruri'nin Beyrut'ta İsrail tarafından öldürülmesi Kızıldeniz'de Husilerin seyrüseferi engellemesi, Suriye'de Devrim Muhafızı lider kadrosundan birisinin öldürülmesi ve Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin dördüncü yıldönümünde İran'da 95 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan iki bombalı terör saldırısı. Bu olaylar içeride yerel seçimlere giderken geride bıraktığımızı sandığımız rejim tartışmasını laiklik, hilafet, Cumhuriyet değerleri ve Arap düşmanlığı üzerinden yeniden alevlendiriyor. Dışarıda ise bölgesel düzlemde İsrail-Filistin çatışmasının yayılması riskini yükselten gerilimler olarak öne çıkıyor. İlki seçim ortamının gerginliği ve kampanyaları ile ilgili. İkincisi uluslararası sistemdeki belirsizliklerin ve güç rekabetlerinin Ortadoğu'ya tehlikeli yansımaları ile alakalı.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 86. sayısı raflarda yerini aldı.
Yeni yıla girerken muhalefetin üç aktörü, CHP, İYİ Parti ve DEM Parti'nin yerel seçim stratejileri de somutlaşmaya başladı. Özellikle partilerden gelen açıklamalar ve kamuoyuna yansıyan haberler, üç partinin hem son yerel seçimler hem de 2023 seçimlerinde uyguladıkları stratejileri değiştirme arayışında olduğunu gösteriyor.
CHP yönetimi İstanbul ve Ankara'da kazanmak için bütün imkânları seferber ederken küskünler ise olası bir yenilgiye hazırlanacaklar. CHP teşkilatlarının seçimlere ne kadar asılacağı henüz bilinmiyor.
Mart 2024 yerel seçimlerine 3 ay, 10 gün kala muhalefetin krizi "operasyon" polemikleriyle derinleşiyor...
İYİ Parti'deki fırtına, istifalar ve ihraçlarla devam ediyor. Bu fırtınanın temel sebebi yerel seçimlere hür ve müstakil girme kararlılığı. İstanbul ve Ankara'da CHP'nin adaylarına destek vermeye zorlanan İyi Parti'nin bunu reddetmesi, söz konusu belediyeler tarafından beslenen teşkilat, meclis üyesi ve diğer düzeydeki ittifak yanlılarını harekete geçirdi. Diğer bir deyişle, "2019 ittifakının belediye başkanları" olarak görülen İmamoğlu ve Yavaş'ın İyi Parti içerisindeki etki ve nüfuz alanlarını bu şekilde hareketlendirmesi, Akşener ve partisine fatura edilen "ittifakın maliyeti" olarak yorumlanabilir. Bu "ittifak yapma" faturası kaçınılmazdı. Er ya da geç ödenecekti. CHP ile ittifakta olmak İyi Parti'ye zaten kaybettirmişti. Şimdi ise İyi Parti'nin kısa vadede kayıp ile yüzleşme, orta ve uzun vadede toparlanma ve yükseliş denemesi yapma fırsatı olacak.
Muhalefette yerel seçimlere "müstakil girme" tercihi öne çıkıyor. İyi Parti'den sonra DEVA Genel Başkanı Babacan da bir soru üzerine CHP ile işbirliği kapısını kapattı. Son günlerde CHP Genel Başkanı Özel'in 6'lı Masa'nın küçük sağ partilerine işbirliği teklifi yapıp yapmayacağı konuşuluyordu. Babacan CHP'deki değişimcilerin 6'lı Masa ittifakını ve DEVA'yı eleştirdiklerini hatırlatarak Özel'in kendileri ile görüşmesinin "çelişki" olacağını söyledi. Bu yaklaşım bir sürpriz değil. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu'nun DEVA, GP, SP ve DP'ye verdiği milletvekili parti içinde çok eleştirilmişti. Hatta Millet İttifakı'nın küçük sağ partilerine CHP medyasında asalak muamelesi yapılmıştı. Mart 2024 yerel seçimlerinde sağ partiler CHP ile işbirliğine yanaşmazsa ilgili medyada "sağcıların intikamı ya da ihaneti" başlıkları atılabilir. Yani, Cumhur İttifakı'nın ittifak olarak seçime girme eğilimi karşısında muhalefetin bu dağınıklığının ve olası ağır yenilgisinin faturası yeniden sağ partilere kesilebilir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener arasındaki görüşme, geride bıraktığımız haftanın en dikkat çekici gelişmelerinden biriydi. Görüşmenin ana gündem maddesi önümüzdeki yerel seçimlerdi. Bu doğrultuda Özel'in Akşener'e İYİ Parti ile seçim iş birliği yapmak istediklerini ilettiği belirtildi. Dolayısıyla Özel tarafından Akşener'e İYİ Parti'nin "seçimlere hür ve müstakil" şekilde girme kararını en azından bazı yerlerde, özellikle de kritik büyükşehirlerde esnetilip esnetilemeyeceğinin sorulduğu kamuoyuna yansıdı. Akşener'in ise bu konuyu pazartesi günü yapılacak İYİ Parti Genel İdare Kurulu toplantısında gündeme getireceği açıklandı.
Yerel seçim koşusu "ittifak-işbirliği" gündemiyle başladı. Cumhur İttifakı cenahının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin görüşmesi ile 2019 ve 2023 seçimlerine benzer şeki-l de 31 Mart 2024 seçimlerine gideceği anlaşılıyor.
İYİ Parti bugünlerde istifaların yanı sıra genel başkanın ailesinin hesaplarının araştırılması, kasada olmayan para ve taciz iddiaları ile uğraşıyor. Akşener, Mayıs 2023 seçimlerinden yenilgiyle çıkan 6'lı Masa'dan en kapsamlı seçim muhasebesi yapan lider. Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun kazanamayacağı halde kendi adaylığını dayatmasını eleştiren Akşener, ittifak siyasetini reddederek Mart 2024 yerel seçimlerine 81 ilde müstakil girme kararı almıştı. Bu karardan sonra İyi Parti'deki çekişme ve Akşener üzerindeki kamuoyu baskısı arttı.
CHP Genel Başkanı Özel "değişim" iddiasının içini doldurmaya çalışıyor. Mayıs 2023 seçimlerinin mağlubu Kılıçdaroğlu'ndan genel başkanlığı aldıysa da Özel, parti içi iktidar ilişkilerini yönetmek zorunda. CHP'ye yakın yorumcuların bir kısmı bile Özel'i genel başkan, İBB Başkanı İmamoğlu'nu lider olarak tanımladığına göre CHP için bu ikili yapı yeni bir olgu olarak ortada. İster emanetçi ister eşbaşkan formunda olsun bu yeni durum CHP için yıpratıcı olacak. Siyaseti bırakmayan Kılıçdaroğlu'nu da yanında tutmaya çalışan Özel'in gerçekten genel başkan olup olmayacağı İmamoğlu'nun yerel seçim performansına bağlı. İmamoğlu-Özel ilişkisinin kardeş ilişkisi mi vesayet-danışma ilişkisi mi olduğu asıl o dönemde belli olur.