Türkiye-ABD İlişkilerindeki Kriz ve Ötesi

Türkiye-ABD ilişkileri 2014'ten bu yana kriz odaklı bir şekilde son derece iniş çıkışlı ilerliyor.

Devamı
Türkiye-ABD İlişkilerindeki Kriz ve Ötesi
ABD ile İlişkilerde Stratejik Fırtına Dönemi mi

ABD ile İlişkilerde “Stratejik Fırtına” Dönemi mi?

2013'ten beri Washington-Ankara hattında 'stratejik sabrın' büyüğünü Türkiye gösteriyor. .

Devamı

Seçimlerin son iki haftasına Münbiç uzlaşması ve Kandil operasyonu ile giriyoruz.

BM ve ABD’nin İran’a yönelik ekonomik yaptırımlarının hukuki meşruiyeti ve bu konuda Türkiye’nin tavrı nedir? ABD’nin tek taraflı çıkardığı kanun ve kararnameler ile ceza hukuku anlamında başka ülke vatandaşlarını yargılama yetkisi var mıdır? Hakan Atilla davasındaki suçlamalar ve bunların dayanakları nelerdir?

Somut politikalara bakıldığında ortada müttefikliğe dair bir emare de yok. Can düşmanlarımızı himaye edip kollayan bir ABD var karşımızda.

Davaya büyük “umut” bağlayan Erdoğan / Türkiye karşıtı çevrelerin beklentileri davanın seyrinin değişmesiyle suya düşmüş görünüyor.

Ambargo Davası Kumpası Neden Çöktü?

Aslı astarı olmayan suçlamalar üzerinden Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak isteyenler açığa düştü.

Devamı
Ambargo Davası Kumpası Neden Çöktü
Zarrab-Atilla Davası Nasıl Sonuçlanır

Zarrab-Atilla Davası Nasıl Sonuçlanır?

Davanın nasıl sonuçlanacağı konusunda yorum yapabilmek için Amerikan yönetiminin bu süreçten beklentilerinin neler olduğunu ortaya koymak gerekir:

Devamı

Son birkaç haftadır yaşananlardan, Erdoğan karşıtı dizayn siyasetine soyunan çevrelerin, 2019 seçimleri için Kılıçdaroğlu’nu liderlik için değil, operasyonlar için kullanacağı sonucu çıkıyor.

Türkiye düşmanları hep birlikte sahne almış durumdalar. Türkiye'de bir yönetim değişikliği meydana getirmek için uğraşıyorlar.

2013'ten bu yana Türkiye'nin çıkarlarını ihlal etmeyi müttefiklik hukuku içinde görmeyen ABD, konuyu sadece bir "ambargo delme" davası olarak sunmayı tercih ediyor. Önümüzdeki hafta çapraz sorgular ve Atilla'nın savunma avukatının söyledikleri ile davanın gidişatı daha da netleşecek.

Türkiye bugün bir istiklal mücadelesi veriyor. Türkiye'ye ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Yani ekonomik krizle tehdit ederek, bağımsız politikaları terk etmeye ve Kuzey Suriye`de bir PKK devletine razı etmeye çalışıyorlar.

Bu davanın Türkiye'ye karşı kurgulanmış, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için üretilmiş bir dava olduğu kuşku götürmez bir gerçek. Gelgelelim, Türkiye düşmanları bu dava üzerinden bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışıyorlar.

Ankara, Moskova ve Tahran ile güç dengelerini etkileyecek somut işbirlikleri yapması. Dikkat çeken yönü ise Batı başkentleri ile gerilim yaşayan Türkiye'ye NATO ittifakının "ortak savunma ve siyasi-ekonomik faydalarının" hatırlatılması. Tillerson'un "uyarısının" beş hususu göz ardı ettiği kanaatindeyim:

Kılıçdaroğlu’nın siyaset tarzı hâline gelen ve FETÖ tarafından servis edilen iddiaları sahiplenici tutumu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da devam etti.

Evet doların ateşini düşürmekte zorlanıyoruz. Ancak bu ekonomik bir krizden değil Sarraf davası benzeri argümanlar kullanılarak yapılan uluslararası siyasi müdahalelerden kaynaklanıyor.

ABD’de devam eden Zarrab Davası hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, 17-25 Aralık yargı darbesinin ABD’ye taşınmış şeklidir. Her iki davanın taşeronu FETÖ’dür. Zarrab Davası’nın geldiği sürece bakıldığında, 17-25 Aralık öncesinde ve sürecinde Türkiye’de medya üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan hususların tümü aynen ABD’de tekrarlanmaktadır.

Daha çok uluslararası medya kullanılarak yürütülecek olan bu algı operasyonuna Türkiye’deki bazı yazılı, görsel ve sosyal medya organlarından destek bulmakta zorlanmayacakları anlaşılıyor.

ABD’deki Türkiye düşmanı lobinin Türkiye’yi sıkıştırma ve Erdoğan iktidarını devirme hedefine ulaşmak için çok sayıda araçları olduğu görülüyor. Bunları sayalım:

Kriter, yeni sayısında Kuzey Irak’taki gayrimeşru referandum, AK Parti’de yeni dönem, Almanya seçimleri ve Avrupa’nın geleceği konularını masaya yatırdı.