'Dehşet dengesi'

“Dehşet dengesi” kavramı, geçmişte ABD ile SSCB arasındaki silahlanma yarışını ifade etmek için kullanılan bir sözcük. Dehşet dengesi, terimi iki bloklu dünyada taraflardan birinin nükleer silaha başvurması halinde, diğerinin de karşılık vereceği ve dünyanın yok olacağı tezine dayanıyordu. Nükleer rekabet, soğuk savaşı sürdürülemez ve yönetilemez hale getirmişti. Bu tablo paradoksal biçimde bir yandan savaş seçeneğinin güçlenmesine diğer taraftan ise barış çabalarının artmasına yol açıyordu. Türkiye’nin Kürt meselesi karşısındaki tavrı da “dehşet dengesi” kavramındaki duruma benziyor. Meselenin geldiği hassas nokta, bir yandan barış ve çözüm umutlarını güçlendirirken, diğer yandan düşük yoğunluklu savaşın sürmesine yol açıyor. Son günlerde BDP, DTK, Abdullah Öcalan, Murat Karayılan ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle süren yoğun görüşme trafiği çözüm umutlarını yeniden güçlendirdi. Devletin çatışma yerine müzakereyi seçmesi, Ankara’da yaşanan önemli bir değişime işaret ediyor. Bu görüşmelerden neyin çıkıp neyin çıkmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak 1993 inisiyatifinden sonra ilk defa sorun karşısında mutabakat sağlanmış görünüyor. Anlaşıldığı kadarıyla referandum sonuçlarının sağladığı özgüvenle hükümet, devleti de yanına alıp amaçsız taktik manevralardan vazgeçerek doğrudan meselenin üzerine gidiyor. Hükümetin beklentileri doğru biçimde yönetmesi durumunda başarı sağlamaması için herhangi bir neden yok.

Devamı
Dehşet dengesi'
2010 Referandumu Siyasi Partilerin Tutumları

2010 Referandumu: Siyasi Partilerin Tutumları

Referandum süreci Türkiye’deki siyasi yapıyı kökünden sarsacak dinamikleri harekete geçirdi.

Devamı

Başbakan’ın yeni dönemde tarih yapan, öncü bir rol üstlenip toplumu üçüncü değişim projesine ikna etmesi gerekiyor. Türkiye siyasetinin en buhranlı dönemlerinden birinde kurulan ve toplumun değişim talebini siyasi bir projeye dönüştüren Adalet ve Kalkınma Partisi, girdiği dört seçimden birinci çıkarak kalıcı bir parti olup olmayacağı tartışmalarına net bir cevap verdi. Düzenin yeniden yapılandırılması arzusunu doğru okuyan AK Parti, geçen sekiz yılda önce kendi tabanını, sonra ülkeyi önemli ölçüde değiştirdi/dönüştürdü. Adalet ve Kalkınma Partisi ANAP gibi bir dönem partisi olacağı öngörülerini boşa çıkartarak Türkiye’nin ‘kadim partisi’ olma yolunda köklü adımlar attı. Bazı entelektüeller tarafından kuruluş sürecinde ‘bir konjonktür’ partisi olarak tarif edilen Adalet ve Kalkınma Partisi, bu öngörüleri boşa çıkartarak Türkiye’nin ‘büyük partisi’ olma yolunda epey mesafe aldı. Partinin güçlü liderliği, kurumsallaşma yolunda dezavantaj olarak görülse de Erdoğan, bu dezavantajı avantaja dönüştürerek partisinin sahih ve kalıcı bir toplumsal harekete dönüşmesini sağladı ve bu dönemde ciddi bir AK Partililik kimliği inşa etti. Erdoğan ismi üzerine inşa edilen AK Partililik kimliği her seçimde daha da pekişti ve siyasal bir hüviyet kazandı.

AK Parti’nin sözcülüğünü üstlendiği siyasal değerlerin karşıtlığında kendisini üreten yeni bir siyasal kimliklenme süreci yaşanmaktadır.

“Söz”ün değeri sahibine göre ölçülür; yani sözün kendisi kadar onu “kimin” söylediği ve “nasıl” söylediği de önemli. Dolayısıyla doğru bir sözü doğru bir şekilde ortaya koyabilmek sahici bir meziyet. Bunun aksine yanlış bir sözü doğruymuş gibi aktarmak ya da doğru bir sözü yanlış bir biçimde iletmek ise vahim sonuçlar doğuruyor. Türk medyasının en temel sorunlarından biriyle tam da bu noktada yüzleşiyoruz: Medyamızda sözün özüne, yani “ne” söylendiğine, tarafsız bir biçimde bakmadan ve de sözün doğruluğunu yeterince araştırmadan haberler üretilebiliyor.

Referandum sonrasında bugün MHP, Orta Anadolu'daki seçmeni tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.

Kılıçdaroğlu Döneminde Aleviler ve CHP

İktidar partisinin Alevi Açılımı adımına kendini yakın hissetmeyen Aleviler, siyasi merkezle ilişkilerini Kılıçdaroğlu dönemindeki CHP üzerinden revize edebilirler.

Devamı
Kılıçdaroğlu Döneminde Aleviler ve CHP

Sekiz Soruda Wikileaks Olayı

Wikileaks adlı internet sitesi,  yayımladığı belgelerle Amerikan Dişişleri'nin  (tabiri uygunsa) yatak odasını açmış oldu.

Devamı

Türkiye ve İsrail’in ilişkilerinin gerçek manada düzelmesi için İsrail’in Mavi Marmara katliamının diyetini vermesi sadece bir başlangıç olacaktır.

CHP, AK Parti'nin demokratikleşme hamlelerinin, kendi tabanının kaygılarını da hesaba katan bir düzlemde ilerlemesi için değişim rotasına girme zorunluluğunu hissediyor.

Hürriyet gazetesinin 1966’dan beri mensubu, 1974’ten beri de başyazarı olan Oktay Ekşi, 28 Ekim 2010 tarihli köşe yazısından dolayı istifa etti.

9 Ocak'ta başlayan ve bir hafta sürecek olan Güney Sudan’daki referandum, Sudan’ın 1956'da bağımsızlığını kazanması kadar tarihi bir gelişmedir.

SETA Araştırmacılarının 2010 yılındaki gelişmeleri değerlendirdikleri "2010'da Türkiye" analizi yayınlandı.

Güney Sudan'daki referandum bölgede yaşayanlar için birçok açıdan belirsizlik ve istikrarsızlığa gebe.

Referandumdan önce yeni düzenin imkânsız kılınması üzerine verilen uğraş, referandumdan sonra yerini yeni düzenin sınırları üzerindeki müzakereye bırakacak.

AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana dönem dönem bazı enstrümanların bağlamından koparılmasıyla oluşturulan bu kampanyalar ve öne sürülen iddialar, toplumsal bir endişeden öte siyasal hesaplara dayanıyor.

1990'larda yapması gereken yeniden yapılandırmayı başaramayan Türkiye'nin, Erdoğan seçeneğini iyi kullanmadığı takdirde daha büyük faturalar ödemesi mukadderdir.

Tunus'ta başlayıp Ortadoğu'yu hızla kuşatan siyasal dalga, değişimin kaçınılmaz ve sonuçlarının birçok aktör için muğlâk olduğunu gösterdi.

12 Haziran 2011'de yapılacak genel seçim, 2000'lerin başından itibaren statüko lehine mevzi kazanan değişim iradesinin en kritik duraklarından biri olacak.

Seçimler, bütün siyasal partiler açısından refarandum sonuçlarını tamir veya tahkim etme çabasına sahne olacak.

Sırp Cumhuriyeti ile Bosna siyasi aktörleri anlaşamadığı için 3 Ekim seçimlerinden beri Bosna'da hükümet kurulamıyor.