Ankara’nın 2000’li yıllarda artık “eşit göz hizasında” yani karşılıklı egemenliğe saygı ve içişlerine karışmama temelinde bir ilişki kurmak istediğini bir türlü anlamadılar.
Devamı
Kıymetleri kendilerinden menkul Türkiye uzmanlarının 2000 sonrası Türkiye’sine dair bilgileri pozisyonlarından ibaret.
Devamı
Çavuşoğlu’nun dün Ankara’da Alman meslektaşıyla yaptığı basın toplantısında söylediği “AB ülkelerinin Türkiye’yi aşağılayıcı tavırlarından bıktık” şeklindeki sözler, Avrupalılara her şeyi anlatıyor.
15 yıl içinde üç büyük şok ve travma yaşamış Amerikan toplumunun siyasal olarak bu travmalardan etkilenmesi ölçeğini, geleneksel parti fay hatlarında görmek en büyük yanılgıydı.
Türkiye’nin huzurunu hükümet mi kaçırıyor yoksa PKK, YPG, PYD gibi ne kadar terörist oluşum varsa hepsini ve onların destekçisi ABD’yi arkasına alıp çözüm masasına tekmeyi vuran HDP mi?
Britanya'dan Macaristan'a kadar Avrupa'da yükselen "popülizmin" ABD'deki temsilcisi olarak görülen Trump, Amerikan halkının korkularına, içe kapanma hissiyatına hitap etti.
Batı başkentlerinden FETÖ ve PKK (HDP) ile mücadelede Türkiye’nin attığı her adımla alakalı pasif-agresif “kaygılıyız” açıklamaları yapmasından kaygılıyız.
Devamı
"Uluslararası sistem"in, ABD'nin, kaldıysa biraz AB'nin iktidarına güvenip "buralar hep bizim" edasıyla hareket ediyorlar. Şimdi sokakları hareketlendirmenin derdindeler.
Devamı
Cumhuriyet Gazetesinin terörle ilişkilerini temin ettiğinden şüphelenilen yöneticileri gözaltına alındı. Ve tabii ki basın özgürlüğü korosu zaman geçirmeden sahneye çıktı.
Farkında mısınız, hem FETÖ hem de başkanlık meselesinde siyasetin geri kalanının Erdoğan’ın pozisyonunu kavrayabilmesi için yıllar geçmesi gerekti.
CHP’nin önemli bir kırılma yaşadığı doğrudur. Bu kırılma, ‘Yeni CHP’ projesinin çökmesi ve ‘geleneksel CHP’nin hortlamasına işaret etmektedir.
Esed rejiminin ve müttefiklerinin her katliamı yanlarına kar kaldıkça, maalesef başta Halep olmak üzere Suriye’den acı fotoğraflar gelmeye devam edecek.
“Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ, PKK, PYD, DAEŞ ve diğerlerine karşı bir hat savunması değil satıh savunması yapıldığını dile getiriyor.
Partiler arası uzlaşmanın yargı ile başlamasını değerli buluyorum. Zira devlet kurumlarına çöreklenen FETÖ'nün Türkiye demokrasisine birçok zararı oldu. En tehlikelisi adalete ilişkin verdiği zarar.
Bugün Mark Sykesin öngördüğü etnik ve kabile-aşiret temelli yaklaşımların çok daha ötesinde yeni faktörlerin hesapta olduğu unutulmamalıdır. Her ne kadar iyi planlanmış olsa da nüfus mühendisliğiyle bir coğrafyayı şekillendirmeye çalışmasının kaderinin mutlak başarısızlık olacağını akılda tutmak gerekiyor.
Tam da Gezi olaylarının başladığı mayısta Paris'te işçi sendikaları Fransız Cumhurbaşkanı Hollande'ın "idari tasarrufuna" karşı meydanlardalar. Ve Batı medyası da siyasetçiler de polis şiddetinden "endişeli" değil.
Birincil eleştiri CHP'nin oylamadaki tercihinden önce tutarsızlığı ve samimiyetsizliğidir. Bu tutarsızlığa dair işaretler, parti liderinin "evet" diyeceklerini açıkladığı günden bu yana ortadadır.
Bütün muhalif entelektüel eleştiriler derlenip toplanıp "İslamcı otoriterleşme" mottosu altında formüle ediliyor artık. Son "laiklik" tartışması da bu formülü pekiştirmek için kullanıldı.
Obamanın Suriye planları ile daha fazla vakit kaybetmeden sınırımızı DAİŞten temizlemek ve PKKyı yaklaştırmamak gerekiyor.
Batı başkentlerinde gittikçe netleşen ortak bir Türkiye yaklaşımı var. Somut menfaatler (terörle mücadele ve mülteciler krizi gibi) gündeme geldiğinde ittifak ilişkileri çerçevesinde "yapıcı" müzakerelerde bulunmak. Ancak aynı zamanda "basın özgürlüğü" konusu etrafında "otoriterleşme" tezini bir sopa olarak elinde bulundurmak.