Sınır Ötesi Harekat ve Millî Güvenlik Sorunu

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Ä°brahım Kalın     SETA KonuÅŸmacılar:     Doç .Dr. Sedat Laçiner     USAK BaÅŸkanı     Ä°smail Küçükkaya     AkÅŸam Gazetesi Ankara Temsilcisi     Tarih: 18 Haziran 2007 Pazartesi Saat: 16.00   Yer: SETA, Ankara

Devamı

Komutanların çarpıcı itirafları isimlerin ötesinde ülkenin 'güvenlik' siyasetinin toptan deÄŸiÅŸtirilmesini zorunlu kılıyor. Bu isimlerin yaptıkları açıklamalar büyük bir yap-bozun parçaları gibi yan yana getirildiÄŸinde ortaya vahim bir Türkiye manzarası çıkıyor. Emekli komutanların itirafları geçmiÅŸin karanlıklarında kalan dosyaların yeniden açılmasını ve devletin toplumla yüzleÅŸmesini zorunlu kılıyor. Sahnenin ardındaki 'kuklacıların' ifÅŸa edilmeleri gerekiyor. Devleti, tarih ve toplum önünde ayıplı hale getiren hadiseler için devlet, milletten özür dilemeli ve toplumla yüzleÅŸmelidir. Temel mesele ülkenin güvenlik paradigmasını ve milli güvenlik siyaset belgesini köklü biçimde deÄŸiÅŸtirerek derin yapılanmaları topyekûn tasfiye etmektir.

ABD'deki seçimler yaklaÅŸtıkça iki ülkenin iç ve dış politikaları daha bir iç içe geçecek ve bu durum belki de 2013'teki Ä°ran baÅŸkanlık seçimlerine kadar daha girift bir hal alacak.

ABD seçimleri öncesi beklenmedik bir ÅŸekilde dış politika ve ulusal güvenlik meseleleri kampanyaların en önemli baÅŸlıklarından biri haline gelmeye baÅŸladı.

Uluslararası Vatandaşlık, Güvenlik ve Demokrasi Konferansı, Türkiye gündeminin de merkezinde yer alan üç kavrama ilişkin canlı bir akademik tartışma ortamı sağladı.

Yılmaz Ensaroğlu: "Yargıyı bir güvenlik aracı olarak kurgulamaktan vazgeçmeliyiz"

Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasını Mostar dergisine değerlendiren SETA Vakfı Hukuk ve İnsan Hakları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu, “Yargıyı bir güvenlik aracı olarak kurgulamaktan vazgeçmeliyiz” dedi.

Devamı
Yılmaz Ensaroğlu quot Yargıyı bir güvenlik aracı olarak kurgulamaktan vazgeçmeliyiz
Balkon Konuşmasından Zeytin Dalı Uzanmayacak

Balkon Konuşmasından Zeytin Dalı Uzanmayacak

SETA Ankara Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, Başbakan Erdoğan'ın ‘balkon konuşması'nda uzatılacak zeytin dalını alacak bir el görünmediğini belirtti.

Devamı

Yeni bir Türkiye'nin kurulması hepimizi heyecanlandırıyor. Gittikçe insana daha fazla değer verildiğini görüyoruz, daha fazlasını görmek istiyoruz. Ama eksiklerimiz de hâlâ çok. İnsanların can ve beden güvenliğini ilgilendiren konularda daha fazla hassasiyet gerekiyor.

Başbakan Davutoğlu'nun AK Parti grup toplantısında çerçevesini açıkladığı "İç Güvenlik Paketi"nde önemli değişiklikler bulunuyor. Bu değişikliklerin içinde, gösterilere silahla ya da molotof kokteyliyle katılanlara yönelik yeni yaptırımlar, gözaltı sürelerinin yeniden düzenlenmesi ve Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının atama ve sicil yetkilerinin doğrudan İçişleri Bakanlığı'na bağlanması konuları tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu tartışmaların içeriği, daha çok güvenlik sektörünün geçmiş dönemlerde sivil siyasal aktörlerinin denetimine tabi olmadığı dönemler hatırlatılarak oluşturulmakta.

Yeni yargı paketine duyulan ihtiyaca ilişkin değerlendirmelerde bulunan Burhanettin Duran, güvenlik ve özgürlük arasındaki dengenin gözetilmesi gerektiğini belirtti.

Burhanettin Duran, güvenlik meselesinin dünyadaki dönüşümüne paralel olarak hükümetin kendisini yenilemeye çalıştığının altını çizdi.

Artık askeriyeyi model alan değil, daha çok topluma açık/barışık ve üniversite mezunları arasından seçeceği bir kitle üzerinden kendisini kuran bir emniyet kurumumuz olacak.

Yusuf Özkır, ‘Kamu düzeni' kavramına atıfla güvenliğin olmadığı yerde özgürlüğün de olamayacağının altını çizdi.

Devletin "tehdit algısı"nın statik oluşu devlet seçkinleri açısından yadsınamayacak bir konforu da beraberinde getirir. Yakın dönem siyasi tarihimizde bunun onlarca örneğini bulabiliriz.

Murat Yeşiltaş, Avrupa içerisindeki krizlerin daha etkili bir şekilde çözülebilmesi için ortaya atılan Avrupa Birliği Ordusu fikrini yorumladı.

Türkiye'nin sınır güvenliği konusu ulusal ve uluslararası gündemin son zamanlarda öncelikli konuları arasında yer alıyor.

Suruç'ta yaşanan saldırıyla, “Suriye'deki savaşın siyasi maliyetinin askeri bir maliyet olarak da Türkiye'ye yansımaya başladığını” ifade eden Murat Yeşiltaş, “Türkiye'nin güvenlik mimarisinde ciddi bir deprem yaşanmaktadır.” dedi.

Muhittin Ataman: “Suriye'de meydana gelen gelişmeler Türkiye'nin güvenlik boyutunu çok daha öncelikli bir sorun olarak karşımıza çıkardı. Dolayısıyla demokrasi-güvenlik dengesinde ibre biraz daha güvenliğe kaydı.”

Murat Yeşiltaş, Arap Baharı sonrası bölgede oluşan sınır güvenliği tedbirlerine ve Türkiye'nin güvenlik politikası üzerine değerlendirmelerde bulundu.