İsrail 1 Nisan 2024'te Şam'daki İran Büyükelçiliğinin yanında ve büyükelçilik kompleksine dahil olan bir binayı hava saldırısıyla vurdu. Saldırı İran’ın diplomatik misyonunu ve İran Devrim muhafızlarının Suriye’deki üst düzey komutanlarını hedef alması bağlamında önemli. Saldırı sonucunda Muhammed Rıza Zahidi, Hüseyin Emirullah ve Hac Rahimi isimli tuğgeneraller dahil toplam 7 İranlı hayatını kaybetti. İranlı generallerin İran yanlısı milis liderlerle toplantıda olduğuna dair duyumlar var. Ayrıca İsrail’in saldırıda F-35’leri kullandığına dair haberler yayımlandı.
Devamı
Uluslararası barış ve güvenliğin korunması için İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, 24 Ekim 1945'de kurulan Birleşmiş Milletler'in (BM) küresel barış ve güvenliğin korunmasından birinci derecede sorumlu ve yetkili organı Güvenlik Konseyidir. Ancak Konsey, kuruluşundan bu yana olduğu gibi İsrail'in 7 Ekim 2023'de başlayan Gazze saldırılarına dair de hemen hemen hiçbir karar alamamış, İsrail'e karşı yine özellikle ABD'nin kullandığı vetolar nedeni ile yetersiz kalmıştır.
Devamı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan (BMGK) ABD’nin çekimser kalması sayesinde çıkan ‘derhal ateşkes kararı’ Biden yönetiminin İsrail Başbakanı Netanyahu’ya siyasi baskısının devam ettiğini gösteriyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, SETA Vakfı İstanbul Ofisi'nde 'Medya ve Toplum' başlığında üç oturumda gerçekleştirilen Gazze Sempozyumu'na katılarak konuşma yaptı.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA), İstanbul'da "Gazze Sempozyumu-Medya ve Toplum" başlıklı sempozyum düzenlendi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Gazze Sempozyumu'nda, Gazze'de 1,1 milyon insanın açlık sorunuyla yüz yüze kaldığını, bunun İsrail'in yarattığı bir felaket olduğunu söyledi.
Yaklaşık altı aydır Filistin topraklarında masum Filistinli insanlara yönelik tarihin ender görebileceği bir vahşetle ve bütün dünyanın gözü önünde korkunç bir soykırım uygulanmaktadır. Zalim Siyonistler ve Batılı destekçileri, masum çocuklar, kadınlar ve hastalar dahil herkesin hedef alındığı saldırıları hem devlet hem de yerleşimci terörü üzerinden gerçekleştirmekte ve desteklemektedirler.
Devamı
2015 yılında Netanyahu Obama’nın İran’la anlaşmasını dinamitlemek için Washington’a gelip Kongre’de bir konuşma yapmıştı. Obama İran’la nükleer anlaşma yapmak üzere olduğu için Kongre’nin yeni yaptırım uygulamasını erteletmek için çalışıyordu. Netanyahu ise Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçilerin davetini kabul edip ziyareti Obama’nın Beyaz Saray’ıyla koordine etmemişti. Kongre’nin iki kanadının da hazır bulunduğu oturumda konuşan Netanyahu’nun konuşması defalarca ayakta alkışlanmıştı. Obama’nın İran’la nükleer görüşmelerini Kongre’deki Cumhuriyetçiler ve bazı Demokratların İran’a yaptırım uygulamasını sağlayarak sona erdirmek için çalışan Netanyahu başarısız olmuştu. Netanyahu’nun Kongre konuşmasında hemen arkasında oturan o dönemin Başkan Yardımcısı Biden, bugünlerde benzer bir Netanyahu problemiyle karşı karşıya kalmış görünüyor.
Devamı
Amerikan istihbarat kurumlarının ortak hazırladığı yıllık tehdit değerlendirme raporu hem ulusal hem de küresel tehditlerle ilgili uyarılara yer veriyor. Raporda Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi devlet aktörlerinin yarattığı tehditler ayrı ayrı tartışılıyor. Bunlarla birlikte Gazze savaşının ‘bölgesel bir krizin nasıl geniş sıçrayan etkilerinin olabileceğini ve diğer alanlardaki uluslararası iş birliğini zorlaştırabileceğini’ gösterdiği belirtiliyor. Bu krizin ‘yüksek kabiliyetli bir devlet altı aktör’ olan Hamas tarafından tetiklendiği, bölgesel hedefleri olan İran tarafından alevlendirildiği, Çin ve Rusya’nın söylemleriyle Amerika’nın küresel pozisyonunun altını oymak için kullandığı değerlendirmesi yapılıyor. Küresel sistemin büyük güçler arasındaki mücadele, bölgesel krizler ve uluslar üstü tehditler yüzünden çok daha kırılgan hale geldiğini ifade eden rapor hem uluslararası sistemin kurallarına hem de Amerika’nın hâkim pozisyonuna Çin, Rusya, İran ve bölgesel aktörler tarafından meydan okunduğuna dikkat çekiyor. Amerikan istihbarat bürokrasisinin dünyayı nasıl gördüğüne dair önemli ipuçları içeren rapor, ülkenin siyaset kurumlarının alacağı kararlar için de önemli bir referans kaynağı oluşturuyor.
Bugün ramazan ayının beşinci günü. Gazze'de hâlâ ateşkes yok ve İsrail gıda yardımı bekleyen Filistinlileri öldürmeye devam ediyor.
Duran, İslam karşıtlığının önemli bir tehdit olduğunu ve bununla mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, "Tabii bunun sadece Batı'da olmadığını da görmemiz lazım. Doğu'da da aynı şekilde bir yaygınlaşma var. Hindistan'daki gidişat Müslümanlara karşı Hindu milliyetçiliği olarak ortaya çıkan İslamofobik davranış çok ciddi alarmlar veriyor."
Başkan Biden hafta sonu yaptığı ‘kırmızı çizgi’ açıklamasıyla Netanyahu’yla aralarındaki Gazze konusundaki görüş ayrılığını açığa vurdu. Biden, Netan-yahu’nun planladığı Refah’a askeri operasyonun kırmızı çizgisi olduğunu ifade etti. Uzun zamandır ateşkes çağrısı yapmadığı için kendi tabanından ağır eleştiriye maruz kalan Biden, nihayet ateşkesten bahsetmeye de başladı. Öte yandan İsrail’i asla terk etmeyeceğini söyleyerek kırmızı çizgisinin o kadar da koyu bir kırmızı olmadığını gösteren Biden, Netanyahu’nun politikalarının İsrail’e zarar verdiğini söyledi. Bir yandan İsrail’in korunmasını sağlayan Demir Kubbe gibi savunma sistemlerini finanse etmeye devam edeceğini ifade eden Biden, bir yandan da 30 bin daha Filistinlinin ölümüne tahammül edemeyeceklerini ve Netanyahu’nun masum sivillerin ölümü konusunda dikkatli olması gerektiğini söyledi. Biden’ın başkanlık kampanyasına başladığı aşamada bu tür çıkışları yapması rastlantı değil elbette zira ön seçim sonuçlarında Demokrat seçmenin Filistin’de ateşkes mesajı netti.
Bu yıl ramazan ayı ne yazık ki Gazze'de ateşkes olmadan başladı. Tüm insanlık yeni bir sınav ile karşı karşıya. Ramazanda ateşkes ve insani yardım mı yoksa yeni katliamlar mı yaşanacak Gazze'de? ABD Başkanı Biden hâlâ 6 haftalık acil ateşkes için çalıştıklarını ve Refah'a saldırının kırmızı çizgi olduğunu söylerken İsrail Başbakanı Netanyahu, Refah'ta operasyon yapma kararlılığını tekrarlıyor.
Ortadoğu'daki çatışma ve krizler sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel siyasetin dinamiklerini de etkilemektedir. Bu anlamda İsrail'in yalnızca Filistin ölçeğinde bir güvenlik problemi olmadığı, aynı zamanda küresel siyasetin istikrarına ve evrensel barışa da doğrudan tehdit olduğu ifade edilebilir. Nitekim İsrail uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararları gibi üzerinde uzlaşıya varılmış, uluslararası barışın tesisini hedefleyen her türlü sürece karşı çıkıp aykırı bir aktör olmaya devam ediyor. Bu kapsamda Gazze'deki sivilleri, özellikle kadın ve çocukları kasten hedef alan İsrail, apaçık bir soykırım işliyor.
Hafta sonunda Dışişleri Bakanlığı’nın düzenlediği Antalya Diplomasi Forumu’nu takip etme fırsatı buldum. Türkiye’nin dış politika önceliklerini içeren birçok meselenin ele alındığı forumda, bölgesel istikrarsızlık ve küresel meydan okumalar çağında uluslararası sistemin yeniden inşası sorunu benim için öne çıkan tema oldu. ABD’nin 2. Dünya Savaşı sonrası kurduğu ‘kurala dayalı’ uluslararası sistemin ne sorunları çözebildiği ne de istikrarı sağlayabildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu temel soruna ilişkin farkındalığın öne çıktığı forumda, diplomasinin imkân ve sınırlarının gerçekçi bir şekilde tartışılması Türkiye’nin ayakları yere basan bir liderlik arayışında olduğunun göstergesiydi. Önceden belirlenmiş genel bir paradigmanın katılımcılara sunulması şeklinde gerçekleşen birçok uluslararası toplantının aksine, kavramsal çerçevenin bizzat katılımcıların katkılarıyla oluşturulmaya çalışıldığını gördük. Bu yaklaşım, Türkiye’nin güçlü liderliğinin aynı zamanda ne kadar mütevazı olduğuna ve meselelerin paydaşlarının katılımıyla çözümüne odaklandığına işaret ediyor.
SETA Akademi Direktörü Ferhat Pirinççi, TV Net ekranlarında yayınlanan 19. Saat programında, Kahire’de Hamas ile İsrail arasında gerçekleştirilen ve sonuçsuz kalan ateşkes görüşmeleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
ADF, Türkiye'nin bölgede istikrar kurma, güvenliği sağlama ve işbirliğini arttırma hedefinin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan'ın 2023 beyannamesinde ortaya koyduğu ve Türkiye Yüzyılı olarak da söylediği çabaların çok önemli bir göstergesi olarak, bir aktivitesi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 88. sayısı raflarda yerini aldı.
Antalya Diplomasi Forumu için dün Antalya'daydım. 147 ülkeden gelen siyasetçilerin, diplomatların, akademisyenlerin, gazetecilerin ve düşünce kuruluşu temsilcilerinin katıldığı forum dünyanın önde gelen forumları arasında saygın bir yere yerleşti. Forum, Rusya-Ukrayna savaşının üçüncü yılına girdiği ve İsrail'in Gazze'de katliamlarına devam ettiği günlerde "krizler döneminde diplomasiyi öne çıkarmak" teması ile toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, forumdaki konuşmasında "21. yüzyılın buhranlar çağına dönüşmesinden" duyduğu üzüntüyü anlattı: "Herkesin diline pelesenk ettiği 'kural temelli uluslararası düzen' anlamını ve ağırlığını kaybetmekte, bir slogandan öteye geçememektedir."
İsrail, Uluslararası Adalet Divanı (Divan) önüne ilk kez 2003 yılında, BM Genel Kurulu'nun bir danışma görüşü talebi bağlamında çıkmıştır. BM Genel Kurulu 8 Aralık 2003 tarihinde aldığı karar ile "İşgal altındaki Filistin topraklarında İsrail'in duvar inşasının hukuki sonuçlarının ne olduğuna dair" Divan'dan hukuki görüş talep etmiştir.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Haber Ajandası programında, batılı ülkelerin Ukrayna Savaşı ile Gazze Savaşı karşısındaki ikiyüzlü tavırlarına dikkat çekti.