G20 Zirvesi öncesinde genellikle G20 Zirvesi’nin gündemi ve protestolar konuşulurdu. Ancak bu sefer, küresel siyasetin dinamiklerinin de etkisiyle siyasi meseleler öne çıkıyor.
Devamı
Bu kuruluşların, Türkiye’de mevcut riskleri bir kenara bırakalım, olası bir risk ihtimali karşısında bile not indirmek için pusuda bekledikleri bilinen bir gerçek. Bunu hep yaptılar.
Devamı
Dünyanın birçok ülkesine ihracat yapılması ve ihracat pazarlarının çeşitlenmesi, hedeflenen yüksek ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmayı da kolaylaştıracak.
Türkiye'nin bulunduğu bölgedeki konumu gereği, Türkiye'nin büyümesi ve gücünün görünür olması için dışarıya açılması gerekiyor. Dışarıya açılmanın tek yolu da AB ülkelerinden geçmiyor.
Ekonomi açısından mevcut sistemin zaafları nelerdir? Cumhurbaşkanlığı sistemi ekonomi için ne vaat ediyor? Türkiye’nin küresel ekonomideki rolü nedir?
2016 yılı, çok zor bir yıl olmasına rağmen, ülke ekonomisi güçlü halk desteğiyle alnının akıyla çıktı.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin WTO üyesi olması, GATT hikâyesini de işin içine katarsak 15 seneyi aşan bir süre aldı. Onca çaba sonrasında ise Çin, mutlu yıllar yaşadı.
Devamı
ABD'nin içe dönük ve korumacılığı ön plana çıkarması karşısında küresel ekonomi ve dünya ticareti nasıl etkilenir?
Devamı
Türkiye de tıpkı Rusya ve Brezilya gibi özellikle Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinden bu yana ABD ve Avrupa’daki yaygın dezenformasyon ve dış politika tercihlerindeki stratejik ayrışma sonucu derecelendirme kuruluşlarının hedefe koydukları ülkelerden biri haline gelmiş durumda.
Kur savaşı ile ticaret rekabetinde kendilerine daha avantajlı bir pozisyon sağlamayı hedefleyen ülkeler, bu yolla ulusal paralarının değerini düşürerek ihracatlarını artırmaya çalışıyor. Bu politika “rekabetçi devalüasyon” olarak adlandırılıyor.
2008 küresel ekonomik krizinden başarıyla çıkan, tüm kaos ve darbe girişimlerine güçlü duran ülke ekonomisini görmezden gelen kredi derecelendirme kuruluşlarının birden Türkiye'ye karşı ilgileri arttı.
ABD Türkiye’nin kendi kontrolünde Suriye’ye girmesini ve kendi hedefleri için savaşmasını istiyordu. Oysaki Türkiye bugün ABD’ye rağmen hareket ederek kendi hedeflerini önceleyeceğini göstermiş oldu.
Fırat Kalkanı'nın askeri boyutu tahminlerin ötesinde hızlı ve başarılı biçimde ilerliyor. Asıl zorluk ABD, Rusya ve AB'yi güvenli bölgeye ikna etmek için yapılacak diplomaside.
Türkiye - Suudi Arabistan ilişkilerinin stratejik düzeye taşınması bölgesel denge açısından ellerinin rahat olmasını ve güvenlik meselelerinin daha koordineli olarak idare edilmesini sağlayacaktır.
Hangcou Zirvesi küresel siyasi ve ekonomik meselelerin tartışılması adına önemli bir süreç oldu. Alınan kararların uygulanabilirliği ise bağlayıcılığı olmaması sebebiyle zamanla ortaya çıkacaktır.
G20 bir “talkfest” olmanın ötesine geçmeli ve hakiki işbirlikleri ile icraatlara odaklanmalı.
"Güvenli bölgenin oluşturulabilmesi için güneye doğru inilerek bir derinlik oluşturulması gerekiyor. Bunun için de El Bab ve Münbic kentleri önem arz ediyor."
Bu zirve Türkiye açısından birçok açıdan verimli geçti. Bu zirve Türkiye'nin ve onun lideri R. Tayyip Erdoğan'ın geçmişten çok daha güçlü biçimde uluslararası alanda varlık gösterdiğinin tescili mahiyetindeydi.
Fırat Kalkanı Suriye denklemini yeniden hareketlendiren ve kanaatimce siyasi süreci de hızlandıran bir etkide bulundu.
Gerçek şu ki YPG Fırat’ın doğusuna çekilmedi ve ABD “yardımı kesme” tehdidini ete kemiğe büründürmeden çekilmeyecek de…
Yakın geçmişte gelişmiş ülkelerin gündemine girmeyen fakir ve gelişmekte olan ülkelerin, ortaya çıkan gelirden gelişmekte olan ülkelerin nasıl yararlanacağı öne çıkmaya başladı.