İlk çeyrekte AB'ye ihracatımız yıllık bazda dolar olarak % 12,3 düştü ancak bu dönemde euro da, dolar karşısında % 18'e yakın değer kaybetti. O halde aynı ihracata euro cinsinden bakalım dediğimizde, %6,5 oranında bir artışa şahit oluyoruz. İşte bu da, AB'de pazar payımızı arttırdığımıza işaret ediyor. Bununla birlikte, dünya ticaretinden neredeyse hiç bir ülkenin arzu ettiği desteği alamadığı bir dönemden geçiyoruz.
Devamı
İstisnalar olsa da yabancı sermaye, finansman ihtiyacı olan ülkelere girmeye eskisi kadar iştahlı değil. Seçimden çıkacak istikrar ve güçlü ekonomi yönetimi mesajıyla, TL'deki ayrışmanın yeniden normalleşmesi bekleniyor.
Devamı
Son verilere göre, dünyanın en zengin %1'lik kesimi, toplam küresel gelirin %48 gibi ciddi bir bölümüne sahip.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının temel politika amaçları neler olmalıdır? Neoliberal merkez bankacılığı ve kalkınmacı merkez bankacılığı arasındaki farklar nedir? Kalkınmacı merkez bankacılığı ne tür reformlar gerektirir?
G20 ülkelerinin Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanlarının katılımıyla gerçekleşen toplantıda ekonomi gündeminin başlıca konuları değerlendirildi.
Yeni Türkiye'de birçok alışkanlık değiştiği gibi, Türkiye'den dünyaya açılan kapılar da değişti. Afrika kıtası da, bu kapıların en önemlilerden biri haline geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İslam dünyasında yaşanan derin krizin çözümü için "ülkelerin çıkarlarını ve mezhep farklılıklarını geri plana bırakma" çağrısı da Müslüman ülkeler arasındaki mevcut güç rekabetinin trajik sonuçlarına işaret etmektedir.
Devamı
2014 yılını felaket yılı olarak tanımlayarak krizin kapıda olduğunu ifade edenler, 2015'de de negatif beklentilerini sunmaya devam ediyorlar.
Devamı
2014 yılında, 2023 ekonomisinin yapı taşları yerleştirilirken, ekonomideki eski ve hâkim paradigma da değişmiştir.
17 Aralık, ülkenin ekonomik ve politik dinamiklerinin belirli grupların etkisiyle değişmeyeceğini göstermesi bakımından bir milattır.
Hatice Karahan, Türkiye'nin G-20 Dönem Başkanlığı ve 3. Çeyrek Büyüme rakamları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
ABD, TPP kapsamında 11 Pasifik ülkesiyle bir çatı altına gelmeyi planlıyor. TTIP ile ise, Atlantik'in öbür yakasındaki AB ile dünyanın en büyük ticari işbirliğine imza atmaya hazırlanıyor.
Kanada'yla ilişkilerin güçlendirilmesi, işbirliği imkanlarının zorlanması ve Türkiye'nin bölgesel sorunlara ilişkin pozisyonunun anlatılması oldukça önemli.
Ülkeler, petrol ihtiyacı gibi bir sorunu sürekli olarak tehlike olarak görmeyi mi, yoksa sektörel çeşitlilik sağlayarak sorunu fırsata çevirmeyi mi tercih edecekler?
Sadık Ünay, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında insani kalkınma odaklı hareket etmesi gerektiğini belirtti.
Avustralya'nın Brisbane şehrinin ev sahipliğinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi, yayınlanan ortak bir bildiriyle sonuçlandı. Her yıl ayrı bir ülkede gerçekleştirilen bu zirvenin, Türkiye için farklı bir anlamı var.
G20 Dönem Başkanlığı, sadece Türkiye'nin geldiği noktayı göstermesi açısından değil, aynı zamanda Türkiye'nin hedeflediği yeri göstermesi bakımından da önemli.
Türkiye'nin siyasi geçmişinde istikrar ve huzurla gelen yükseliş dönemleri, ne yazık ki her daim kesintiye uğratılmaya çalışılmıştır. Ülke ne zaman pozitif bir ivme yakalayarak bölgesinde güçlü bir konuma gelse iç ve dış olaylarla bu süreç sabote edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden, ülkede gerilim oluşturma adına uğraşanların neden bu zamanı seçtiklerinin cevabı da çok açıktır. Bu ülkede ne yazık ki gelişimi ve ilerlemeyi durdurmaya ayarlı bir zamanlama mekanizmasını yönetenler var. Tıpkı 1980'li yıllarda ülkede başlayan ekonomik değişimi engellemek isteyenlerin, bu ülkeye 1990'lı yılların karanlık zamanlarını yaşattığı gibi. Bu şekilde, siyasi ve sosyal çatışmalar kullanılarak, başta ekonomi olmak üzere ülkenin tüm alanlarında istikrarsızlığın ve kaosun gölgesini hâkim kılmışlardır. Öyle ki, 1990'lı yılları herkes karanlık ve kriz yılları olarak hatırlamaktadır.
Lagarde'ın bahsettiği küresel bükülme noktası, G20 vesilesiyle neden Türkiye için de bir dönüm noktası olmasın? Bu anlamda, dünyanın krizini fırsata dönüştürmek bizim elimizde.