Kanada'yla ilişkilerin güçlendirilmesi, işbirliği imkanlarının zorlanması ve Türkiye'nin bölgesel sorunlara ilişkin pozisyonunun anlatılması oldukça önemli.
Devamı
Ülkeler, petrol ihtiyacı gibi bir sorunu sürekli olarak tehlike olarak görmeyi mi, yoksa sektörel çeşitlilik sağlayarak sorunu fırsata çevirmeyi mi tercih edecekler?
Devamı
Sadık Ünay, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında insani kalkınma odaklı hareket etmesi gerektiğini belirtti.
Avustralya'nın Brisbane şehrinin ev sahipliğinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi, yayınlanan ortak bir bildiriyle sonuçlandı. Her yıl ayrı bir ülkede gerçekleştirilen bu zirvenin, Türkiye için farklı bir anlamı var.
G20 Dönem Başkanlığı, sadece Türkiye'nin geldiği noktayı göstermesi açısından değil, aynı zamanda Türkiye'nin hedeflediği yeri göstermesi bakımından da önemli.
Türkiye'nin siyasi geçmişinde istikrar ve huzurla gelen yükseliş dönemleri, ne yazık ki her daim kesintiye uğratılmaya çalışılmıştır. Ülke ne zaman pozitif bir ivme yakalayarak bölgesinde güçlü bir konuma gelse iç ve dış olaylarla bu süreç sabote edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden, ülkede gerilim oluşturma adına uğraşanların neden bu zamanı seçtiklerinin cevabı da çok açıktır. Bu ülkede ne yazık ki gelişimi ve ilerlemeyi durdurmaya ayarlı bir zamanlama mekanizmasını yönetenler var. Tıpkı 1980'li yıllarda ülkede başlayan ekonomik değişimi engellemek isteyenlerin, bu ülkeye 1990'lı yılların karanlık zamanlarını yaşattığı gibi. Bu şekilde, siyasi ve sosyal çatışmalar kullanılarak, başta ekonomi olmak üzere ülkenin tüm alanlarında istikrarsızlığın ve kaosun gölgesini hâkim kılmışlardır. Öyle ki, 1990'lı yılları herkes karanlık ve kriz yılları olarak hatırlamaktadır.
Lagarde'ın bahsettiği küresel bükülme noktası, G20 vesilesiyle neden Türkiye için de bir dönüm noktası olmasın? Bu anlamda, dünyanın krizini fırsata dönüştürmek bizim elimizde.
Devamı
2015 yılında dönem başkanlığını yürütecek olan Türkiye ise, G-20 ülkeleri arasında hem sahip olduğu siyasal vizyon hem de büyüyen ekonomisiyle stratejik bir yerde duruyor.
Devamı
2009 yılının son çeyreğinden itibaren 19 çeyrek boyunca, ülkede yaşanan birçok olaya rağmen, Türkiye büyüme trendine devam etmiştir.
Başbakan Davutoğlu'nun AK Parti 1.Olağanüstü Kongresi'nde 'ikinci sıçramanın eşiğindeyiz' ifadesi açıkçası ekonomide yapısal reformları gerçekleştirmenin ve yeni bir başarı hikayesi yazmanın tam zamanı olduğunu göstermektedir.
Davutoğlu için Başbakanlıktaki en temel sınav kendi oluşturduğu ve büyük emek verdiği etkin dış politikayı nasıl ne şekilde sistemleştirip sürdürülebilir kılacağıdır.
MIKTA nedir? MIKTA'nın öncelikli alanları ne olmalıdır? MIKTA'nın ülke ekonomilerine katkıları nasıl olacaktır?
Gerçek hesabın seçim sürecinde Cumhurbaşkanı adayları arasında sahici bir rekabet ortamı oluşturmak değil; Erdoğan karşıtı kesimleri sermaye destekli bir medya girişimi marifetiyle mobilize etmek ve "otoriterleşme" söylemi üzerinden negatif propaganda yapmak olduğunu görmek zor değil.
SETA Ankara Genel Koordinatörü Taha Özhan, küresel aktörler ve verdikleri kararlar arasında hem siyasi hem ekonomik küresel denge dediğimiz bir denge olduğuna vurguda bulunarak, bu durumu küresel dengesizlikler dengesi olarak yorumladı.
Yüksek faiz- düşük kur filmi daha önce bu ülkede izlenmiş ve bu politikanın en önemli sonucu olan yüksek cari açık, düşük ekonomik büyüme ile telafi edilmiştir. Bu da GSYH'nın düşük seviyelerde gerçekleşmesine neden olmuştur.
19. yüzyıl Avrupa ve 20. yüzyıl Amerikan çağı olsa da, 21. yüzyılın Asya'nın öncülüğünde daha global bir çağa dönüşeceği öngörülmektedir.
Türkiye'nin 1947 yılından bu yana süregelen ve özellikle de 2001 ekonomik krizinin ardından toplumun hemen hemen her kesiminin aşina olduğu IMF ile ilişkiler 13 Mayıs 2013'te kalan son borcun da ödenmesiyle yeni bir evreye girdi. Bundan sonraki dönemde Türkiye'nin IMF ile ilişkileri bütün üye ülkelerin tâbî olduğu dördüncü madde kapsamında rutin olarak devam edecek. IMF Türkiye Temsilciliği'ndeki görevli sayısı 19. stand-by anlaşmasının sona erdiği 2008 yılında hali hazırda yarı yarıya azaltılmıştı. Böylece IMF Türkiye Temsilciği altı ayda bir değerlendirmeler yapan irtibat bürosuna dönüştü, ilişkilerin seviyesi düşürüldü.
Türkiye, 1961 yılında IMF ile gerçekleştirdiği ilk stand-by anlaşması ile 2008'de sona eren son stand-by anlaşmasına toplamda 19 stand-by yapmıştır. Türkiye, 30 yılı aşan stand-by ile yaşama döneminde, IMF'den 50 milyar doların üstünde kaynak sağlayan ülkelerden biri olmuştur.
Fransa'nın Mali'ye müdahalesiyle birlikte, uzun vadede kaybeden yalnızca Afrika değil, aynı zamanda uluslararası camia veya Batı da oldu.
Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesi ile olası sermaye girişleri TL'nin değerlenmesine neden olabilir.