Türkiye kamuoyu batıdan esen bu “yalan rüzgârı”na her seferinde “yeni” muamelesi yapmayı sevse de, arşivler problemin neredeyse gazeteciliğin tarihiyle yaşıt olduğuna işaret ediyor.

Suriye sorununa çözüm konusunda 2016 sonundan beri çaba içerisinde olan Türkiye, Rusya ve İran Cumhurbaşkanları bir araya geliyorlar..

Amerikan Başkanı Trump, Suriye'den bir an önce çekilmek istediğini dile getirdi. Aslında bu ilk defa değil.

Rapor Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekatı’yla başlayıp Zeytin Dalı Harekatı ve İdlib harekat alanındaki faaliyetleriyle devam eden askeri güç kullanımının gerekçeleri ve serüvenini anlatmakta, bundan sonraki istikamet ve hedeflerini de işaret ederek siyasi-askeri gayret birliğinin ortaya koyduğu sonuçları paylaşmaktadır.

Fransa'nın Münbiç'e asker göndermesi de, ABD'nin Suriye'den çekilmesi de Türkiye'nin stratejik düzeyde bir değişime gitmesini gerektirecek gelişmeler değil.

Afrin kontrol altına alındıktan sonra Türkiye'nin yeni hedefinin neresi olacağına dair bir tartışma başladı ve hala devam ediyor. Öncelikle ifade edelim ki bu tartışma bile başlı başına Türkiye'nin izlediği stratejinin sonuç alıcı tarafını ve inandırıcılığını teyit etmekte.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun Tel Rıfat’ın jeostratejik önemi hakkında değerlendirmede bulundu.

Türkiye'nin ulusal güvenlik stratejisinde en temel hedefi güney sınırlarını terörden temizlemek.

Güvenlik uzmanı, akademisyen ve yorumcular, operasyonun en az altı ay süreceğini öngörüyorlardı. Hatta birçoğu Zeytin Dalı'nı Fırat Kalkanı ile mukayese ederek, daha zor ve daha uzun süreceği yorumlarını yapıyordu.

Bölgede boşluk ve belirsizlik Türkiye'ye ciddi sıkıntılar yarattı. Fakat aynı zamanda fırsatlar da sunuyor. Bence burası tam da durmamız gereken çok haklı bir nokta.

PKK'nın çekilmesi değil atılması ve Türkiye'nin o bölgelerde üs kurması lazım.

PKK Türkiye sınırları içinde hiçbir zaman alan tutup kendince bir düzen kuramadı. Bundan dolayı başlıca asimetrik savaş yöntemleri olarak kırsalda gerilla savaşı, şehirlerde terörizme sarılageldi.

Türkiye’nin askeri aktivizmi, diplomatik angajmanlarını güçlendiren bir unsur olarak artık her zamankinden daha fazla işe yarıyor. Afrin operasyonu, askeri gücün kullanımının, Türkiye’nin diplomatik çabalarını bölgesel ve uluslararası düzeyde nasıl birleştirdiğini anlamak için iyi bir örnek.

İki aydan kısa bir süre içinde Afrin'de PKK karşısında elde edilen zafer Suriye sahasında kristalize olan bölgesel mücadelenin yeni bir zemine oturmasına neden oldu.

Ağustos 2016’da başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı ile birlikte Türkiye’nin terörle mücadelesinde yeni bir aşamaya geçtiği biliniyor. Bu yeni dönemin temel özelliği, terörün yurt dışındaki tüm kaynaklarının kurutulması için gerekli olan bütün risklerin alınmasına dayanıyor.

Aktörler arasındaki çelişkileri kullanabilmek için sahaya inme cesareti Ankara'nın elini güçlendirmekte.

Zeytin Dalı Harekâtı sürerken zihnimizin bir yerlerinde hep şu soru vardı: Afrin'den sonra ne olacak, Türkiye nereye yönelecek?