5 Soru: Belçika Koronavirüs ile Nasıl Mücadele Ediyor?

Belçika’nın Koronavirüs bilançosu nedir? Belçika’nın Koronavirüs ile mücadelede aldığı önlemler nelerdir? Belçika hükümetinin Koronavirüs ile mücadelede aldığı önlemler yeterli mi? Belçika’nın sağlık altyapısı Koronavirüsü kaldırabilir mi? Koronavirüsün Belçika ekonomisine etkileri nelerdir?

Devamı
5 Soru Belçika Koronavirüs ile Nasıl Mücadele Ediyor
Ekonomide İpin Ucu Asla Bırakılmamalı

Ekonomide İpin Ucu Asla Bırakılmamalı

Virüs önlemleri bir süredir konuşulan küresel resesyon için adeta bahane oldu. Koronanın dünyada ekonomik durgunluğa neden olacağını düşünenlerin oranı artıyor. Tedbiri elden bırakmamalıyız

Devamı

Bu durumda önemli olan, yaşanması beklenen krizlere mümkün olduğu kadar hazırlıklı olmaktır.

ABD bu defa küresel liderlik rolünü oynamaktan çok uzakta. AB ülkeleri kendi aralarında sağlık malzemelerini bile paylaşamıyor. Çin, PR görünümlü yardımlardan öteye geçemiyor. G20 bekleneni vermese de acil sağlık malzemelerinin paylaşımı, aşının bulunması ve küresel resesyonun çok yönlü tesirleriyle mücadele için küresel bir iş birliğine ihtiyaç ortada. Bu ihtiyaç giderek de azalmayacak aksine artacak.

Bu krizin şüphesiz en büyük itibar kaybına uğrattığı aktörler ise uluslararası kurumlar, bölgesel örgütler ve çok uluslu şirketlerdir.

Kovid-19 krizi küresel ekonomik yapıyı farklı kanallardan etkileyebilir. Bu şok dalgasının ülkeler üzerindeki etkisi farklı derecelerde hissedilecek.

Koronavirüsün Yayılma Eğrisini Düzleştirmeden Ekonomiyi Pozitife Döndüremeyiz

Virüsün yayılma eğrisini düzleştirmeden sosyal hayat ve ekonomide normale dönmemizin çok zor. O yüzden belli ekonomik maliyetleri olsa da vatandaşlarımızın kısıtlayıcı kurallara ve tavsiye niteliğindeki önlemlere bilinçli bir şekilde riayet etmeleri oldukça hayati.

Devamı
Koronavirüsün Yayılma Eğrisini Düzleştirmeden Ekonomiyi Pozitife Döndüremeyiz
Şimdi Değil De Ne Zaman

Şimdi Değil De Ne Zaman?

Son iki yılda kamu bankalarının toplam kredilerdeki ağırlığı ciddi oranda arttı. Bazı özel bankaların ise sorumluluktan kaçtıkları görülüyor. Şirketler, iyi günde üzerlerinden tatlı kâr yapan bankaları değil kötü günde yanında olanları hatırlar

Devamı

Türkiye krizlerle yaşadığı on yıllardan dersler çıkardı, tedbirler geliştirdi, kriz yönetmeyi öğrendi. Avrupa ülkeleri ise uzun bir krizsizlik döneminden sonra en sert şekilde yaşadığı bu krizden nasıl bir ders çıkaracak göreceğiz. Diğer Avrupa ülkeleri Almanya'nın vagonu olmaya devam mı edecek; otonom, korumacı ve izolasyonist politikalarla yeni Brexit'ler mi ortaya çıkacak; bu soruların cevabını görmek için evvela Avrupa salgın krizinden ne zaman çıkacak ve krizden geriye Avrupa'dan ne kalacak, bekleyip bunu görmeliyiz.

Ülkeler virüsün sonbaharda olası bir ikinci dalga yapabileceğini hesaba katarak planlamalarını yapacaklar. İlk dalgadan çıkarılacak derslerle birlikte ‘yeni normal’de ülkeler, bir taraftan halk sağlığını korumaya bir taraftan da ekonomik aktiviteyi canlı tutmaya çalışacaklar

Kriz zamanlarına dair altı çizilmesi gereken bir başka nokta da, uluslararası finans şirketlerinin ve spekülatörlerin bu tür zamanları finansal saldırılar için bir fırsat olarak değerlendirmeleridir. Bu saldırıların hedefi genellikle daha zayıf ekonomik kapasiteye sahip şirketler olurken bazı durumlarda devletlerin de bu tür saldırılara maruz kaldıkları görülür.

Dolar kurunun bu hafta 7 TL'nin üzerine çıkması epey konuşuldu. Bunda 7 TL'nin psikolojik bir eşik olması etkili oldu. Yine, Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmeye devam ediyor oluşu da önemli bir faktördü. Bununla birlikte, Türkiye'de kur tartışmalarının sağlam bir zemin üzerinde yükseldiğini söyleyebilmek gerçekten çok zor.

Finans kurumlarının ellerinde varlık olmadan yaptıkları açığa işlemler, küresel finans sistemini kumarhaneye çeviriyor. Bu kumarı Türkiye, Meksika, Brezilya vb. ülkeler üzerinde oynamaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye’deki ekonomi yönetimi ‘olağan şüphelilerin’ oyun alanlarını daraltıyor

Eğer uluslararası finans spekülatörleri Türk lirasına saldırıyorsa, yabancı medyanın Türkiye uzantıları “Türkiye’de salgın yüzünden 300 bin kişi ölecek” diyerek onların bu saldırıları için uygun zemini hazırlama gayreti içindeyse muhalefetin yapması gereken bellidir: Ülkesine sahip çıkmak.

Uzunca bir süredir negatif faiz politikası uyguluyan AB ve Japonya’nın ardından ABD de bu politikayı gündemine aldı. Ancak koronavirüs krizinin çözümü negatif faizde değil. Aksine bu sistem, kredi dengelerini bozup büyümeyi olumsuz etkiliyor

SETA Dış Politika Uzmanı Mehmet Çağatay Güler de son günlerde Rusya’da hızla artan kovid-19 vakalarının, ülke siyasetini ve ekonomisini derinden etkilediğini, tıbbi ve mali koşulların Moskova yönetimini baskı altına aldığını söyledi.

Küreselleşme büyük bir değişim içerisinde. 1980-2008 döneminde bütün dünyayı hızla liberalleştiren, birçok duvarı yıkan o ele avuca sığmaz küreselleşme artık yok. Korumacı duvarlar yeniden yükseliyor. Ülkeler yerli üretime öncelik veriyor. Bu değişimi 2008'deki küresel finans krizi başlattı. Koronavirüs, bu süreci hızlandıracağa benziyor. Küreselleşme yok olmuyor, sadece şekil değiştiriyor. Devletin kumanda merkezinde daha aktif olduğu, kontrollü bir küreselleşme dönemi bu.

Putin iktidarı döneminde Sovyet döneminin eski iddialı günlerini arayan Rusya’nın Orta Doğu’da etkinliğini artırma çabası herkesin malumu.

Yeni partilerin özgün bir siyasi çizgiyi bulması hesaplaşmadan geçer. Bu hesaplaşma çok yönlü ve seçmene yeni ümitler verecek kıvamda yapılmak durumunda. GP ve DEVA'nın zorlandığı şey, ayrıldıkları AK Parti'yi ve lideri Erdoğan'ı eleştirebilme ya da parti kurabilme cesareti gösterme konuları değil. Bu noktayı çoktan geçtiler, asıl sıkıntıları başka bir yerde.

Türkiye, ilk çeyrek büyüme oranıyla G20 ülkelerini solladı. Koronavirüs olmasaydı büyüme yüzde 6-7’ye yaklaşabilirdi. İkinci çeyrekte daralma olsa da normalleşme adımlarıyla birlikte üçüncü çeyrek rakamları daha iyi gelecek

Liberal iktisadın en büyük temsilcileri bile kendilerini belli ölçülerde yeni döneme adapte ederken, bizdeki bir kesim, bu değişimi görmezden gelme noktasında büyük bir direnç gösteriyor. İktisada giriş kitaplarındaki teorilerden öteye geçemiyorlar