İsrail Suikastlarına Devam Edecek mi?

SETA Dış Politika Araştırmacısı Bilgehan Öztürk, TV Net ekranlarında yayınlanan Gün Ortası programında, İsrail’in Hamas ve Hizbullah yöneticilerine yönelik yaptığı suikastlar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
İsrail Suikastlarına Devam Edecek mi
Biden ın Seçim Stratejisinde İsrail Açmazı

Biden’ın Seçim Stratejisinde İsrail Açmazı

Başkan Biden’ın Güney Carolina eyaletindeki kilise ziyareti sırasında verdiği mesaj ve bazı göstericilerin tepkisi başkanlık seçimlerine hazırlanırken yaşayacağı açmazın bir özeti gibiydi. 2015 yılında beyaz üstünlüğünü savunan bir saldırganın kiliseye ibadete gelen 9 siyahi vatandaşı öldürmesi, 2016 başkanlık seçimleri arefesinde Trump’ın verdiği mesajın bir sonucu olarak kamuoyunda tartışılmıştı. Biden 2024 kampanyasına bu kiliseye ziyaretle başlayarak siyahi oyların kritik olacağını kabul ettiğini göstermeye çalıştı. Trump’ın göçmenlerin ülkenin kanını ‘zehirlediği’ şeklindeki ifadelerine nazire yaparak asıl ‘zehir’ beyaz üstünlüğü fikridir mesajını verdi. 2016 seçimlerinde Biden’ı adaylığa taşıyan kritik eyalet olan Güney Carolina’daki siyasi seçmene verilen mesajlar, önümüzdeki seçim için de kritik rol oynayacak siyahi seçmenlere ulaşma çabası olarak öne çıkıyor.

Devamı

Ortadoğu yeni yıla suikastlar ve terör saldırıları ile girdi. Salı günü Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı El Aruri Beyrut'ta öldürülürken çarşamba günü İran'ın Kirman şehrinde DEAŞ'ın üstlendiği iki bombalı saldırıda 103 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırılar gözleri İsrail'e çevirirken İran ve Hizbullah "intikam ve ağır bedel ödetme" sözü verdi.

15 Mayıs 1948'de devlet olarak kurulan ve bu tarihten itibaren diğer devletler tarafından "tanınma"; dolayısıyla diplomatik ilişki kurmayı önceleyen İsrail'i zaman içerisinde birçok ülke tanıma kararı almıştı. İsrail'i kurulduğu andan itibaren dönemin büyük güçleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tanımış ve diplomatik ilişkiler tesis edilmişti. Arap ülkeleri ise İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesine karşı çıkmış ve İsrail'i tanımama kararını benimsemişti. Fakat 1978'daki Camp David zirvesi ile Mısır, 1994'te ise Ürdün İsrail'i tanıdı ve Arapların İsrail'e yönelik diplomatik boykotu sona erdi. Bu kararın arkasında büyük oranda 1948, 1967 ve 1973 savaşlarında Arap devletlerinin askeri olarak İsrail'e karşı zafer elde edememeleri büyük rol oynadı. Dolayısıyla askeri olarak savaşları kaybeden ve tarihsel olarak İsrail ile savaşan en önemli aktörler olan Mısır ve Ürdün, İsrail'i tanımak zorunda kaldı. Bu süreç büyük oranda ABD'nin girişimleri ve arabuluculuğunda hayata geçirildi.

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 4 Ocak tarihinde ülkemize bir ziyaret gerçekleştirecekti. Ancak 3 Ocak'ta İran'ın Kirman vilayetinde gerçekleşen iki bombalı saldırı sonucunda 100'e yakın kişinin hayatını kaybetmesi ziyaretin ileri bir tarihe ertelenmesi sonucunu doğurdu. İran tarihinin en kanlı terör saldırısı sonrasında Reisi'nin ülkesinde kalması oldukça anlaşılır bir durum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da saldırıyı ilk kınayan ve başsağlığı dileklerini ileten lider oldu. Türk ve İran makamları arasındaki diyalog sonucunda ziyaretin daha uygun bir zamana ertelenmesi kararı alındı.

Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Mustafa Caner, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Günün İçinden programında, İran’ın Kirman kendinde meydana gelen saldırı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Süper Kupa Krizinden İran’daki Terör Saldırısına...

Yeni yıla çok yoğun bir gündemle girdik. Suudi Arabistan'da oynanacak Süper Kupa maçının ertelenmesi, 1 Ocak sabahı yapılan "Şehitlerimize rahmet, Filistin'e destek, İsrail'e lanet" yürüyüşü ve bu yürüyüşte tevhid bayrağı taşıyan bir katılımcıya yumruklu saldırı, Anıtkabir'deki provokasyon, AYM-Yargıtay yetki tartışması, MİT'in 34 İsrail casusunu yakalaması, Hamas liderlerinden Aruri'nin Beyrut'ta İsrail tarafından öldürülmesi Kızıldeniz'de Husilerin seyrüseferi engellemesi, Suriye'de Devrim Muhafızı lider kadrosundan birisinin öldürülmesi ve Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin dördüncü yıldönümünde İran'da 95 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan iki bombalı terör saldırısı. Bu olaylar içeride yerel seçimlere giderken geride bıraktığımızı sandığımız rejim tartışmasını laiklik, hilafet, Cumhuriyet değerleri ve Arap düşmanlığı üzerinden yeniden alevlendiriyor. Dışarıda ise bölgesel düzlemde İsrail-Filistin çatışmasının yayılması riskini yükselten gerilimler olarak öne çıkıyor. İlki seçim ortamının gerginliği ve kampanyaları ile ilgili. İkincisi uluslararası sistemdeki belirsizliklerin ve güç rekabetlerinin Ortadoğu'ya tehlikeli yansımaları ile alakalı.

Devamı
Süper Kupa Krizinden İran daki Terör Saldırısına
İsrail ve Amerika Yeni Bir Stratejide Anlaştı mı

İsrail ve Amerika Yeni Bir Stratejide Anlaştı mı?

İsrail’in Gazze’nin kuzeyinden bir kısım askerini çekmesi sonrasında Hamas liderlerinden Salih el-Aruri’ye Beyrut’ta suikast düzenlemesi, savaşta yeni bir aşamaya geçtiğinin işareti olarak görülebilir. İsrail Başbakanı Netanyahu, bir süredir Washington’ın Gazze’deki operasyonlarını ‘toparlaması’ yönündeki taleplerine meydan okuyan bir dil kullanıyordu. Buna karşın Gazze operasyonlarında bir sonraki aşamaya geçmesi gerektiğinin farkındaydı. Amerikan Savunma Bakanı’nın İsrail ziyareti sonrasındaki gelişmeler, kamuoyu önündeki sert söylemine rağmen İsrail’in Amerikan telkinlerini dikkate aldığını gösteriyor.

Devamı

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Ülkemizin koordinasyonunda hayata geçirilen ve etkinliğiyle tahıl krizinin aşılmasına büyük katkı sağlayan Karadeniz Tahıl Anlaşması'nın, yeniden aktif hale gelmesi için girişimlerimizi sürdürüyoruz." dedi.

Eski Başkan Trump’ın aday adaylığının engellenmesi çabaları, Maine Eyalet Sekreteri Shenna Bellows’un aldığı kararla yeni bir boyut kazandı.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 86. sayısı raflarda yerini aldı.

Insight Turkey’in Türk Dünyası’na odaklanan son sayısı yayımlandı. Bu sayımızda Türk dünyasının çeşitli yönlerini ele alan dört aydınlatıcı yorum ve dört derinlemesine araştırma makalesi yer almaktadır. Ayrıca, 7 Ekim operasyonu bağlamında Filistin sorununun ele alındığı ve Türkiye-Rusya enerji ilişkilerinin incelendiği diğer konularda da dört makale yer almaktadır.

Irak ve Suriye'de terörle daha etkin ve ileri mücadele, savunma sanayisi ve enerji alanlarındaki yeni atılımlar, çevre bölgelerde yeni işbirliği/entegrasyon arayışları ve arabuluculuk faaliyetleri 2024'te Türk diplomasisinin gündemini oluşturacak.

Filistin halkının en etkili direniş hareketi olan Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirdiği el-Aksa Tufanı operasyonu, hem Filistin-İsrail meselesinde hem de Ortadoğu bölgesinde önemli bir kırılma oluşturdu. Hamas'ın direnişi karşısında çok zor durumda kalan İsrail, hıncını masum insanlardan almayı tercih etti. Bugüne kadar toplamda, çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu 20 binden fazla masum insan İsrail işgal güçleri tarafından şehit edildi. ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin büyük çoğunluğu tarafından da desteklenen İsrail, uluslararası hukukun temel ilkelerini ve normlarını ve uluslararası kuruluşların konuyla ilgili kararlarını ihlal eden Gazze'de savaş suçu, insanlığa karşı suç ve soykırım suçunu işlemekten kaçınmadı.

Güvenlik Radarını ortaya çıkarırken öncelikle Türkiye'nin stratejik yönelimi, jeopolitik ortamı, güvenliği ve dış politikası açısından en önemli ve öncelikli gördüğümüz konuları tespit ediyoruz. Bu konu başlıkları altında, bitirmekte olduğumuz yıl içerisinde gerçekleşen önemli gelişmeleri özetledikten sonra konunun temel dinamiklerini tespit ve tahlil ediyor, en son da bir sonraki yılda bu temel dinamiklerin nasıl dönüşeceğine dair öngörülerde bulunuyoruz.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, 2023'te dünyada yaşanan gelişmelerin etkilerine ilişkin değerlendirmelerini ve 2024'ten beklentilerini AA muhabirine anlattı.

Bu yılı maalesef 7 Ekim'de yeniden başlayan İsrail-Filistin çatışmasında ateşkese ulaşamadan ve Kuzey Irak'ta verdiğimiz 12 şehidin acı hatıraları ile uğurluyoruz. 2023'te ABD ve diğer Batılı ülkelerin İsrail katliamlarına verdiği desteğin "BM, uluslararası düzen, değer ve norm" gibi kavramları altüst eden ve uluslararası toplumun vicdanında derin yaralar açan olaylara tanıklık ettik. İki yıl önce koronavirüs salgınının gündemimize taşıdığı büyük güç rekabeti geçen yıl Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile hızlanmıştı. İsrail'in Gazze işgali uluslararası hukukun tabutuna bir çivi daha çakarken bize dünyamızın yeni çatışmalara kolaylıkla sürüklenebileceğini gösterdi. Yemen krizi ABD ve İsrail'in İran ve vekilleri ile bölgesel bir çatışmaya gitme riskini hatırlatıyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun savaşı Lübnan ve Suriye’ye doğru genişleterek siyasi kariyerini koruma arayışında olduğu ancak Biden’ın da seçim senesinde ABD’nin doğrudan müdahil olmak zorunda kalacağı bölgesel bir çatışma istemediği açık. Savaşın Lübnan’a sıçraması ihtimali Washington açısından kesinlikle kaçınılması gereken bir senaryo zira İran’ın Hizbullah’ı korumak için harekete geçeceği biliniyor. İsrail’in Hizbullah’a saldırması durumunda ve Netanyahu’nun Beyrut’u Gazze’ye çevirme tehdidinin gerçekleştiği bir senaryo Amerika’yı savaşın içine çekecektir. Yemen’deki Husiler örneğinde olduğu gibi bölgedeki İran yanlısı grupların İsrail ve Amerika’nın çıkarlarına ne kadar zarar verebileceğini gördük. Biden yönetimi İran’la savaşa girmek istemese de İsrail’e koşulsuz desteğine devam ederse çatışmanın içine çekilebilir.

Biden yönetiminin performansı ideolojik bakışa ve stratejik körlüğe yenik düştüğünü gösterdi.

Avrupa'nın birçok ülkesinde olduğu gibi Almanya'da da yıllardan beri İslam düşmanlığı, kurumsal ayrımcılık, nefret söylemleri, camilerin kundaklanması, Müslümanlara yönelik hakaret, şiddet ve cinayetlerin artması siyasi ve sosyal bir sorundu. 7 Ekim'in ardından ise Almanya'da bu sebeplerden dolayı hâlihazırda tedirgin bir ruh haliyle hayatlarını idame ettiren Müslümanlarda korku cumhuriyetinde yaşadıkları hissiyatı gün geçtikçe güçlenmeye başladı. Filistin'deki savaşın alevlenmesiyle Almanya'da Müslümanlara ve İslami cemaatlere yönelik siyasi baskılar giderek artmaya başladı. Dolayısıyla Müslümanlar açısından 7 Ekim zorlu bir milat anlamı kazandı.

Siyaset bilimci Norman G. Finkelstein, birçok yakın akrabası Naziler tarafından katledilmiş; anne ve babası ise toplama kamplarına gönderilmiş olan Yahudi kökenli bir akademisyen. "Holokost Endüstrisi" de Finkelstein'in, Yahudilerin yaşadığı acı ve mağduriyetlerin Holokost aracılığıyla maddi ve manevi açıdan istismarını tanımlamak için ürettiği bir kavram. Yine kendisi, 2000 yılında yayımlanan aynı isimli kitabıyla dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Bu eserinde Finkelstein, Yahudi soykırımının acılarını yakinen yaşamış biri olarak, Yahudilerin Holokost aracılığıyla istismar edilmesine açıkça itiraz etmekte.