Gazze Krizinde Biden’ın Öncelikleri

Hamas’ın İsrail’e saldırıları sonrasında ABD’nin İsrail’i uluslararası arenada koruyan ve destekleyen tavrının devamını görmek şaşırtıcı olmadı. Biden yönetimi İsrail’in kendini savunma hakkına sahip olduğunu ve bu ülkeye tam destek verdiğini açıklamanın yanında, ABD’nin bir savaş gemisini bölgeye gönderdi. Savaş gemisi sevkinin çatışmaların bölgesel bir savaşa dönmesi durumunda ABD’nin müdahale etmekten çekinmeyeceği mesajını verdiği açık. Ancak aynı zamanda bunu bir önleyici adım olarak da görmek mümkün zira Biden başkanlık seçimine bir yıl kala İran’la bölgesel bir çatışmaya gidecek bir yoldan kaçınmak istiyor.

Devamı
Gazze Krizinde Biden ın Öncelikleri
İsrail-Hamas Çatışmasının Afrika ya Olası Yansımaları

İsrail-Hamas Çatışmasının Afrika’ya Olası Yansımaları

İsrail, her ne kadar geleneksel tehditlerin güç ve kapasitesinin azaldığını düşünse de 7 Ekim’de Hamas’ın hava, deniz ve karadan profesyonelce hazırlanan saldırısıyla İsrail açısından bu tehditlerin geçerliliğini koruduğu ortaya çıkmıştır. Söz konusu tehdit unsurlarına bakıldığında yerel düzeyde Hamas’ın ve bölgesel düzeyde İran’ın İsrail için varoluşsal bir tehdit oluşturduğu görülmektedir. Bununla birlikte İsrail açısından terör tehditlerinin varlığı her zaman güvenlik riski oluştursa da Afrika’da son dönemde yaşanan darbe süreçlerinin istikrarsızlıklar oluşturması, El-Kaide ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin güçlenmesi ile fraksiyonlarının varlığı dolaylı olarak İsrail açısından yeni güvenlik tehditlerini ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda İsrail’in Afrika’daki güvenlik politikası özellikle terör tehditleri ve radikalleşmenin etkisini genişletmesine karşı etkili önlemler üzerine odaklanmaktadır.

Devamı

Batı dışı dünyada tepkiler büyürken ABD Başkanı Biden'ın Tel Aviv'e koşulsuz desteği İsrail-Filistin çatışmasını ne yazık ki daha büyük yıkımlara yol açacak yöne götürüyor.

Eski Başkan Trump’ın Ortadoğu politikası son derece İsrail yanlısı bir çizgideydi. Evanjelist tabanını memnun etmek adına Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump, İbrahim Mutabakatları’yla İsrail’in Filistin meselesini çözmeden de bölgede normalleşmeye gidebileceği tezini öne sürmüştü. Filistin için ekonomik yatırımlar da vadeden ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak lanse ettiği plan büyük ölçüde İsrail’in öncelikleri üzerine kurulmuştu.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, A Haber ekranlarında yayınlanan Ajans Gün İçi programında, Hamas’ın Israil’e yönelik düzenlediği operasyonu ve etkilerini değerlendirdi.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, NTV ekranlarında yayınlanan Siyasi İşler programında, Filistin ile İsrail arasında yaşanan çatışmalar ve bu çatışmaların bölgeye etkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Filistin İsrail Çatışmasının İletişim ve Medya Boyutu

SETA Siyaset Araştırmacısı Yenal Göksun, Kanal 24 ekranlarında yayınlanan Akşam Haberleri programında, Filistin ile İsrail arasında yaşanan çatışmalar ile ilgili medyada yer alan dezenformasyon çabalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Filistin İsrail Çatışmasının İletişim ve Medya Boyutu
Ortadoğu yu Şekillendirmek İsrail in Yapabileceği Bir Şey Değil

Ortadoğu’yu Şekillendirmek İsrail’in Yapabileceği Bir Şey Değil

SETA Dış Politika Araştırmacısı Murat Aslan, NTV ekranlarında yayınlanan Bugün Yarın programında, Filistin ile İsrail arasında yaşanan çatışmalar ve bu çatışmaların bölgeye etkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, Haber Global ekranlarında yayınlanan Gündem programında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin İsrail çatışmasına dair sözleri üzerine değerlendirmerlerde bulundu.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Mustafa Caner, Kanal 24 ekranlarında yayınlanan Moderatör programında, Filistin İsrail çatışmasında İsrail’in olası kara operasyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Akademi direktörü Ferhat Pirinççi, NTV ekranlarında yayınlanan Yakın Plan programında, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Mısır ziyaretini ve ziyaretin olası etkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

İsrail - Filistin çatışması sırasında sosyal medya, dezenformasyonun hızla yayıldığı bir platform haline geldi. Öyle ki, ABD Başkanı Biden’ın açıklamaları bile sonrasında teyit edilemedi. Uzmanlar, resmi teyit hizmetleriyle bu haberlerin doğrusunun paylaşıldığını ancak çatışmanın ilk günlerinde yalan haberlere inanmanın kolay olduğunu belirtiyor.

7 Ekim günü ve sonrasında yaşananlar, yıllardır süregelen İsrail-Filistin çatışmasını dünyaya tekrar hatırlattı. Zira Hamas’ın yaptığı saldırı sonrası İsrail’in Gazze’de başlattığı yıkım, büyük bir insani krize sebep oldu ve bu kriz halen de devam ediyor. Ancak dünyanın önemli bir çoğunluğu –özellikle de Batılı devletler– bu krize yönelik çifte standartlı, uluslararası insani değerlerden uzak ve tamamıyla ideolojik bir yaklaşım gösteriyor. Dolayısıyla Filistin halkı, yıllardır İsrail işgaline karşı sürdürdüğü yalnız direnişine bugün de yalnız devam etmek mecburiyetinde.

İsrail dün BM'den 1.1 milyon Filistinlinin 24 saat içinde Gazze'nin güneyine tahliye edilmesini istedi. BM, "böyle bir tahliyenin imkânsız olduğunu ve çok yıkıcı insani sorunlara yol açacağını" söylese de bir haftalık ağır bombardımanın ardından İsrail ordusu, kara harekâtına hazırlanıyor.

Ortaya çıkan manzara İsrail'i yeni bir güvenlik doktrinine ve Filistin meselesinde geçmişe kıyasla daha radikal bir duruşa itecek gibi görünüyor. Kaçınılmaz olarak, Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah'ın bu çatışmaya dahil olması yakın görünmekte ve ABD için endişe yaratmaktadır. ABD'nin İsrail'e verdiği sınırsız destek durumu daha da kötüleştirmekte ve süregelen bölgesel dinamiklerin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir. Sonuç olarak, bölgesel normalleşme bağlamında çerçevesi çizilen "yeni Ortadoğu"nun şekillenmesi giderek zorlaşıyor.

İsrail, 1948-1949 Birinci Arap-İsrail savaşından bu yana savunma ve güvenlik politikasını belirli ilkeler çerçevesinde yürütmeye çalışıyordu.

İsrail'in diğer Arap devletleri ile değil, devlet dışı aktörler ile muhatap olduğu ve olmaya devam edeceği aşikâr. Diğer bir ifadeyle, Hizbullah ve İslami Cihad gibi oluşumlar Hamas ile birlikte hareket edebileceğini açıklıyor. Henüz gerçekleşmemiş olan bu ihtimal son dönemin vekil savaşları kavramından ABD ve İsrail'in de muaf olamayacağını hatırlatıyor.

İsrail'in Gazze bombardımanı on birinci gününde. Kara harekâtına hazırlanan İsrail ordusu her gün yüzlerce Filistinli sivili öldürüyor. İnsani yardıma izin vermeyen ağır abluka Gazze'deki hastaneleri de çalışamaz noktaya getirdi. Yardımlar Mısır'da yığıldı ve Gazze'in trajedisi derinleşiyor.

Başkan Biden’ın bugün gerçekleşecek İsrail ziyaretinde bir yandan ‘koşulsuz’ desteğini yinelemesi bir yandan da Gazze operasyonuna üstü örtülü koşullar getirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Dışişleri Bakanı Blinken’ın bölgede devam ettirdiği mekik diplomasisinde öne çıkan açıklamalar bölge ülkelerinin İsrail’in saldırılarından ne kadar rahatsız olduğunu gösterdi. Biden’ın da Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Filistin lideri Abbas’la görüşecek olması sadece İsrail’le gerçekten kayıtsız şartsız destek vermekten kaçındığını ve bölgesel dengeleri gözettiğini gösteriyor. Biden’ın başlangıçtaki İsrail’e koşulsuz destek açıklamasına rağmen bölgesel çatışmaya dönüşmemesi koşulunu öne sürdüğü söylenebilir.

Gazze'de hastane saldırısına "atılan roketin" neden olduğu iddiasının gerçekçi olmadığı belirtilirken, böyle geniş çaplı hasara neden olabilecek roketin atılması durumunda Demir Kubbe savunma sisteminin devreye girmesi gerektiğine işaret ediliyor.

Türkiye’nin doğru ve adil olanı seslendirmesi nedeniyle, kendi çıkarlarını önceleyen ABD ve Avrupa zihniyeti Türkiye’nin girişimlerine tedirgin yaklaşıyor.