Önce Kerkük ve petrollerini kaybetti. Kerkük'ün kaybı basit bir alan kaybı olmaktan öte bir anlama sahip. "Kürtlerin Kudüs"ü dedikleri bu şehir aynı zamanda bir petrol hazinesi. Yıllık 8 milyar dolar civarında bir gelirin kaynağı olarak adım adım ilerleyen bağımsızlık sürecinin son halkasıydı denebilir. Dolayısıyla Kerkük'ün kaybı merkezi hükümete bağımlılık demek. Kısacası önemli bir stratejik kayıp.
Devamı
Kerkük konusunda İran'ı değil, Barzani'yi tercih ettiklerini açık açık dile getirenler, Barzani'nin ısrar ettiği bağımsızlık hülyasını Türkiye'ye rağmen gerçekleştirmek istediğini çabuk unuttular.
Devamı
PKK’nın mobilizasyon kabiliyetini sınırlayacak işbirliğine odaklanmak Türkiye'nin güvenlik alanındaki önemli bir önceliğidir.
Aşırı sağın Avusturya'da normalleşmesi bir tehlike olmaktan çıkarak bir realiteye dönüşmüş durumdadır.
Herkesin derdi bu memleketin halinin ahvalinin önünde. Yaşadığımız yerden habersiziz gibi!
ABD'nin içindeki güç kavgasını görüyor ve anlıyoruz. Koca ABD'yi CIA'in bir tarafa Pentagon'un bir tarafa Dışişlerinin bir başka tarafa çektiğini de.
Ortada Amerikan devleti içerisindeki Türkiye karşıtı kliği 15 Temmuz darbe girişimi ile irtibatlandıran büyük bir skandal vardır.
Devamı
Türkiye'nin İdlib hamlesi Suriye'de bağımsız bir yapıya kavuşmak isteyen YPG tehdidinin bertaraf edilmesi açısından önem taşımaktadır.
Devamı
Suudi Arabistan, Türkiye'nin Rusya ile imzaladığı anlaşmaya benzer bir mutabakat gerçekleştirdi. İran'ın üç yıl önce S 300'leri alması ve Türkiye'nin S 400 anlaşması ile birlikte düşünüldüğünde bu mutabakat tipik silahlanma yarışını gösteriyor.
Batı siyasetini bekleyen esas tehlikenin aşırı sağın yükselişini durdurmak isteyen ana akım siyasetçilerin aşırı sağın gündemine teslim olarak aşırı sağcılaşmaları olduğu açıktır.
Suriye için Türkiye, İran ve Rusya'nın oluşturduğu Astana mekanizmasına benzer bir işbirliğinin Türkiye, Irak ve İran arasında oluşması da zorunlu müzakere ve işbirliğinin bir ürünü.
Bireysel ve dini özgürlüklerin sonuna kadar genişletilmesi taraftarı olan bazı Avrupa ülkeleri iş Müslümanlara gelince savunduklarını iddia ettikleri değerleri çekinmeden çiğnemektedirler.
Bütün resim bize, Almanya'da aşırı sağcı bir partinin meclise girmesinin, bazılarının inanmak istediği gibi bir yol kazası olmaktan ziyade batı siyasetinde ortaya çıkan yeni bir trend ile alakalı olduğunu göstermektedir.
Rusya’nın, Türkiye ve İran'ın üst düzeyde muhatap olduğu IKBY’nin referandum hamlesi konusuna uzun bir süre ilgisiz kalması güç olacaktır.
Türkiye, İran ve Irak'tan gelen açıklamalara ve oluşan konsensüse karşın Barzani tansiyonu düşürme stratejisi izliyor.
İsrail'in Ortadoğu ile ilgili hedefi açıktır: Kendisi için tehdit oluşturamayacak, etnik ve mezhebi açıdan birbiriyle kavgalı küçük devletlere bölünmüş bir İslam dünyası.
Barzani farklı mesajlar veriyor. Bir yandan kararlı bir duruş görüntüsü çiziyor. Diğer yandan 'bağımsızlığın yerini hiç bir şeyin tutamayacağı' pozisyonundan iyi bir alternatif beklentisine evrildi
Yakın bir geleceği bırakalım, uzun vadede bile kıta Avrupası’nda dindar bir Müslümanın ulusal parlamentolarda kendine yer bulması neredeyse imkânsız gözükmektedir.
Bir hafta Ortadoğu'da siyasi konjonktürün değişmesi için uzun bir süre. Barzani’nin hala geri adım atma ihtimali mevcut, atmadığı takdirde bölgesel kaosa yeni bir parametre katmış olacak.
Hem IKBY bölgesindeki aktörlerden hem de uluslararası güçlerden gelen tepkilere bakıldığında Barzani'nin referandumda ısrar etmesi önemli riskleri göze aldığına işaret.
Eleştiri postunu temellük etmiş ve fakat nedense hiç bir eleştiriyi kaldırmayan çevreler süreci bir fırsata çevirmenin peşine düşmüş. Siyasi mızmızlık halinde dolaşan bu homurtu bir kaç argümanla karşımıza çıkmaya başladı.