Perspektif: Dünyada Arındırma Politikaları ve Devletin FETÖ’den Arındırılması

Dünyada örgütlü bir şekilde suça ve ihlale bulaşan kamu görevlilerinin devletten arındırılmasında kullanılan yöntemler nelerdir? Devletin FETÖ’den arındırılmasında bu yöntemlerden hangisi uygulanmakta ve nasıl bir politika izlenmektedir? Devletin FETÖ’den arındırılmasında bundan sonra atılacak adımlar neler olmalıdır?

Devamı
Perspektif Dünyada Arındırma Politikaları ve Devletin FETÖ den Arındırılması
Türkiye Atağa Kalkıyor

Türkiye Atağa Kalkıyor

Bu zirve Türkiye açısından birçok açıdan verimli geçti. Bu zirve Türkiye'nin ve onun lideri R. Tayyip Erdoğan'ın geçmişten çok daha güçlü biçimde uluslararası alanda varlık gösterdiğinin tescili mahiyetindeydi.

Devamı

Bu süreçte cemaatlere düşen, art niyetlilerin varlığından karamsarlığa ve umutsuzluğa düşmeden yapıcı ve hatta ön açıcı bir tutum geliştirmeleridir.

Suriye'nin kuzeyinde Türk silahlı kuvvetleri başarılı operasyonlar yaptıkça PKK misilleme yapıyor. TSK ve Özgür Suriye Ordusu DAİŞ'e karşı mevzi kazandıkça PKK içeride saldırıya geçiyor.

FETÖ itirafları üzerinden yürüyen mevcut tartışma "benzersiz" bir totaliter- operasyonel yapının cürümlerinin İslami gruplaşmaların hepsini içeren bir sorgulamaya dönüşüyor.

Toplumsal alanda hâlâ güçlü bir birlik duygusu hâkim. Siyasetten, siyasal aktörlerden de bu duyguyu ülke hayrına kullanmasını istiyor.

Ekonomi Yönetiminin Uyum Kriteri

Türkiye, maalesef ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası benzeri özerk kuruluşların, kendi faaliyet alanlarını, ülkenin genel gündeminden soyutlayarak çalıştığı bir anlayışı geçmişte tecrübe etti.

Devamı
Ekonomi Yönetiminin Uyum Kriteri
G-20 Zirvesi nde Cumhurbaşkanı Erdoğan a Ne Diyecekler

G-20 Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ne Diyecekler?

Önemli olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşılarına çıkıp, Türkiye’yi kimsenin yolundan çeviremeyeceğini kararlı bir şekilde onlara hissettirmesidir.

Devamı

Türkiye, Hangzhou Zirvesi'nde de G20'ye zengin katkı sunmaya hazır...

Türkiye'nin sınırlandırılması isteği 15 Temmuz gecesi milli iradenin Türkiye siyaseti açısından artık gerçek bir aktör olma hüviyetine kavuşması ile bir kez daha akamete uğradı.

Birkaç gün öncesine kadar gözümüzün içine baka baka ve alay edercesine “demokrasi düşmanı Türk’ten” bahseden Alman medyasında Türkiye yavaş yavaş darbe atlatmış bir ülke olarak anılmaya başladı.

Kitabın amacı, Türkiye’ye karşı oluşan önyargı ve yanlış anlaşılmanın o gece yaşanan olayları ve sonrasında yaşanan gelişmeleri analiz ederek ortadan kaldırmaktır.

Karşımızdaki şer şebekeleri yeni bir süreç başlattılar. Milletin ezberini bozabilecek, bir kez daha yeni bir kaos senaryosu ile ülkeyi teslim alabilecekleri bir süreç...

Batı ile Doğu arasındaki siyasi-hukuki düzenin değişmesinin tek yolu güç dengesinin değişmesine bağlıdır. Ancak radikal bir güç değişimi ve güç dengelenmesi uluslararası siyasetin zeminini ciddi anlamda değiştirebilir.

Artık ilerleme raporlarının, bir “karne” hüviyetinden ziyade Türkiye’deki sivil iradenin ve demokrasinin üstünlüğünü sağlama adına tavsiye niteliğinde bir metin olması gerekmektedir.

Cerablus müdahalesi, Türkiye’nin üç güvenlik sorunuyla eş zamanlı mücadele ettiği bir dönemde başladı. İçeride ve dışarıda oluşan güvenlik kırılganlığına neden olan bütün aktörleri aynı anda hedef aldı.

Evet, maliyeti çok yüksek ve canımız çok yanıyor. Ama kesinlikle teslim olmayacağız!

Çatışma ve kaos ortamında ne kadar insanın hayatını kaybettiği ve bunların ne kadarının Kürt olduğunun da ne PKK ne de onu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirenler için hiçbir önemi yok.

Operasyonun zamanlaması ve kapsamına bakıldığında DAEŞ tehlikesinin bertaraf edilmesinin yanında iki önemli işlevinden daha bahsetmek mümkün.

Operasyonun startı tahmin edildiği üzere Cerablus’tan verildi, fakat operasyon Cerablus’u ve hatta DAİŞ’i de aşan kapsama sahip.

Türk tanklarının Suriye topraklarına girmesinin arkasında ABD'nin DAİŞ ile mücadele yönteminin yarattığı sorunlara "dur deme" arzusu da bulunuyor.