15 Temmuz Darbe Girişimi Sonrası Yargının Geleceği

FETÖ yapılanması kırk yılı aşkın bir süredir tüm devlet kurumlarına sızarak, bu kurumlarda mevcut kamu hiyerarşisi dışında ve örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetler yürüttü. FETÖ’nün varlığı ve hukuk dışı faaliyetleri devlet organlarının kurumsal kültürleri ve geleneklerini zedelediği gibi temel yapısı ve işleyişini de bozdu. Bunun sonucunda toplumda birçok devlet kurumuna yönelik güvensizlikler doğdu.

Devamı
15 Temmuz Darbe Girişimi Sonrası Yargının Geleceği

FETÖ’nün Yargı Ayağı ve Hukuk

Ergenekon ve Balyoz gibi davalardaki rolü FETÖ'nün yargıdaki gücünü göstermiş, özellikle 2010 Anayasa referandumu sonrasında HSYK üzerinden neredeyse yargının tümünü kontrol eder hale gelmişlerdi. Etkin oldukları bu dönemde yargıyı kendi örgütsel amaçları doğrultusunda Anayasa ve kanuna tamamen aykırı şekilde bir silah olarak kullanmışlar,

Devamı

15 Temmuz başarısız darbe girişimi FETÖ’nün kendi vesayetini kurmak için hiçbir hukuki ve ahlaki sınırlamayı kabul etmeyen cuntacı bir terör örgütü olduğunu apaçık ortaya koydu. FETÖ’nün paralel devlet yapılanmasına girişen bir terör örgütü olduğu 17-25 Aralık yargı darbe girişiminden itibaren özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti tarafından ısrarla dillendirilmekteydi.

Cuma akşamı bir program çekimi için Ankara’daki TRT Haber rejisindeydim. Programın bitmesinin ardından saat 22:00 sularında, darbeci askerlerin kanalı basmasından sadece 5-10 dakika kadar önce, kanaldan ayrılıp eve doğru giderken üzerimizden alçak irtifada uçaklar uçmaya başladı. Aslında ilk dakikalarda ben de Türkiye’nin geri kalanı gibi bunun bir tatbikat ya da terör alarmına yönelik hareketlenme olduğunu düşündüm. Ancak tüm emareler bir darbe girişiminin yaşandığını gösteriyordu.

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de insan, aklını kullanmaya yani toplumun köhneleşmiş değerlerini körü körüne takip etmemeye davet edilmektedir. Aydınlanmanın temel sloganı ise “sapere aude” idi. Bu slogan da insanı akletmeye, dogmalardan bağımsız bir şekilde düşünmeye ve eylemeye çağırıyordu. Yine içerikten bağımsız olarak her düşünce geleneği, insanı insan yapan şeyin otonom hareket edebilmesi olduğunun altını çizer.

15 Temmuz süreci, AK Parti ve Erdoğan’ı tasfiye etme girişiminde sıklıkla başvurulan demokratik siyasetin kurallarının dışına çıkma eğiliminin zirve yaptığı bir dönem oldu. Süreç, darbe için aylar öncesine giden bir zemin hazırlanmasını, darbeye gerekli pratik ve söylemsel desteğin verilmesini ve darbe girişiminin başarısız olmasından sonra da sulandırılarak örtbas edilmesini kapsıyor

Analiz: 2016’da Siyaset

Bu bölümde Siyasi partilerin 2016’daki genel Türkiye siyasetine yönelik tutumlarının yanı sıra bazı özel gelişmeler de ilgili siyasi partiler özelinde ele alındı.

Devamı
Analiz 2016 da Siyaset
Kılıçdaroğlu Kendini Hala Hesap Uzmanı Zannediyor

Kılıçdaroğlu Kendini Hala Hesap Uzmanı Zannediyor

Başkalarının maliye dosyalarını, dekontlarını, hesap özetlerini, kredi kartı ekstrelerini inceleyince kazanmıyorsunuz. Siz siyaset yapınca kazanıyorsunuz…

Devamı

FETÖ'nün CHP'deki varlığının sadece "iliştirilmiş bir başdanışman"dan ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun göreve geliş sürecine bakmak bile yeterli bunun için.

Gün geçmiyor ki yapılan operasyonlarda FETÖ'cüler meydana çıkartılıyor olmasın! Son raddede ise yeni bir slogan var ağızlarında "tutuklamalar ne zaman bitecek!"

Esed’in devlet terörünü, PKK’nın ırkçı terörünü meşrulaştırmak için insanlıklarından çıktılar. Halep’in içindeki sivillerle birlikte yıkılmasını sevinç naralarıyla karşılayanlar utanmadan insanlıktan bahsediyorlar.

Devletin içine kırk yıldan fazla bir sürede her türlü yöntemle ve sapkın bir anlayışla yerleşen bu terör örgütünden devletin arındırılması kolay değildir.

CHP'nin mükemmel bir konforu var. Diğer siyasi partileri bağlayan birçok mesele CHP için iş bile değil.

Türkiye ekonomisinde yapılamayan, bu kez toplumsal yaşamda güvenlik korkusu oluşturularak Türkiye resmini, umutsuz ve karamsar bir şekilde gösterme çabası devrede.

Türkiye bir yandan terör örgütleri ile mücadelesinde başarı kazanırken aynı zamanda, siyasi ve ekonomik krizlerle mücadele ediyor.

DEAŞ'ın açıktan düşman ilan ettiği Türkiye'yi ve onun Cumhurbaşkanını DEAŞ'a destek vermekle itham ediyorlar. FETÖ, PKK ve İran medyası aynı söylemi dolaşıma sokuyorlar. PKK katliam yapıyor, masum vatandaşlarımızı öldürüyor. PKK'ya silah vermeye devam ediyorlar.

Baştan beri bir proje olduğu için, meşruiyetini seçmenden değil terör örgütünden aldığı için, siyaset yerine PKK'nın halkla ilişkilerini yürüttüğü için, Demirtaş bir siyasetçi olarak unutuldu.

Çok şükür, devletimiz ve milletimiz her şeyin farkında. Saldırılar bizi daha fazla birbirimize kenetliyor. Devleti daha akıllıca ve etkin hamleler yapmaya sevk ediyor.

Gezi kalkışmasından 15 Temmuz’a kadar defaatle denenen fakat milletin irfanına takılan operasyonlar, şu an kümülatif olarak kaosu yaymayı hedefliyor.

Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelesi başladığında; ABD piyasada yoktu, rejim DEAŞ fırsatını kullanmakla meşguldü, Rusya özellikle Kadirov’un adamları aracılığıyla DEAŞ’a Kuzey Kafkasya’dan takviye yapıyordu.

Rus Büyükelçisi’nin suikastı sonrası ABD’nin Rusya’dan FETÖ’nün terör örgütü olduğuna dair hukuki belge isteyip istemeyeceği belirsiz. Ancak ABD halihazırda bu terör örgütünün elebaşına ev sahipliği yapmaya devam etmektedir.