Kılıçdaroğlu, Taksim mitingini yaptığı sırada, 15 Temmuz gecesi kahramanca bir direniş sergileyen millet, yurdun her tarafında gündüz işine gidiyor, gece ise sabaha kadar meydanlarda “nöbet” tutuyordu.

Savaş ve darbe gibi askeri olgular kontrol edilemez. Kimse kontrollüsünü yapmaya teşebbüs edemez.

CHP eski milletvekili Birgül Ayman Güler'in itirafı orada öyle duruyor. "Partimiz inkâr etse de, 30 Mart yerel seçimlerinde cemaatle ittifak yaptık" demişti Ayman. Partisini zehir zemberek eleştirmişti.

Erdoğan'ın siyasetteki yalnızlığı yeni AK Parti'nin teşekkülü ile bitiyor, bitecek. Peki ya Erdoğan'ın devletteki yalnızlığı ne olacak?

Yüzde otuz dört oy oranı ile iktidara gelmesinin ardından hiçbir seçimde bu oranın altına düşmeyen ve en yakın rakibine her seçimde önemli oranda fark atarak bu istisnailiğini koruyor.

SETA Vakfı tarafından yayınlanan ve Enes Bayraklı ve Ufuk Ulutaş tarafından derlenen FETÖ’nün Anatomisi isimli kapsamlı çalışma örgütün ilmi açıdan anlaşılması ve anlatılması adına önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

İsmail Çağlar, Mehmet Akif Memmi ve Fahrettin Altun’un editörlüğünü yaptığı 15 Temmuz’da Medya kitabında 15 Temmuz darbe girişiminin medya ve iletişim ayağı detaylı olarak irdeleniyor.

Tutuklananın kimliği değil, suçun niteliği üzerinden konuşmalıyız.

"Öcalan, FETÖ, Barzani, Leyla Zana evet diyor!" Yok yanlış duymamışız, CHP'den bir başka yalan daha duymuşuz.

CNR Kitap Fuarı'nın ana teması 15 Temmuz'du. Bugünlerde birbiri ardına 15 Temmuz ve Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili kitaplar çıkıyor. Fuarda birçoğunu görme imkânı buldum.

PKK, FETÖ, HDP, CHP, Almanya... Hepsi yerli yerinde. Bunun burada ne işi var dediğiniz bir isim, kurum aktör var mı bu sayılanlar arasında?

Memleketin geleceğini etkileyecek olan bu kadar hayati bir konuda bir emeklilik maaşı için iradesini satan milletvekilleri var muhalefete göre.

Halk, süreci son derece dikkatli biçimde izliyor ve siyasete katılıyor. Referandum günü bu katılımın ne denli güçlü olduğunu hep beraber göreceğiz.

Türkiye’nin sol cenahında, her terör saldırısının ardından saldırıyı yapan terör örgütünün değil, devletin suçlanması bir alışkanlığa işaret ediyor.

AK Parti bütün saldırılardan daha da güçlenerek, AK Parti’yi destekleyen sessiz çoğunluk ise birbirine daha da kenetlenerek çıktı.

Hukukun kaynağı maalesef göz ardı ediliyor. Evrensel hukuk diye bir kavram var. Nasıl evrenselse? Kim karar verdiyse bunun evrensel olduğuna? Cidden merak ediyorum.

Bölgemiz bölünmüş devletlerle, istikrarsız siyasal yapılarla dolu. Türkiye, son 14 yılda içeride demokratikleşme, dışarıda özerkleşme çabası içinde oldu.