Enflasyonda Manşet-Çekirdek Tartışması

Başkan Kavcıoğlu’nun Merkez Bankası’nın odağına çekirdek enflasyonu koyduğunu açıklaması çok da şaşırtıcı değil. Ancak manşet ile çekirdek arasındaki makas çok açılırsa, TCMB’nin buna nasıl reaksiyon göstereceğine dair ipuçları verilmeli

Devamı
Enflasyonda Manşet-Çekirdek Tartışması
Para Politikasında Zorlu Denklem

Para Politikasında Zorlu Denklem

Kur artışı ve kredi büyümesinden kaynaklanan enflasyon tehdidi azaldı. Bakır ve diğer birçok emtianın fiyatı da artış trendinde. Şirketlerin üretim maliyeti artarken bir yandan da bu alana destek politikalarının geliştirilmesi gerekiyor

Devamı

Koruma kalkanı vazifesi görmek için TCMB’nin faizleri önden artırmayı tercih ettiği anlaşılıyor. İlerleyen aylarda TCMB’nin piyasalardan gelebilecek faiz baskısına daha güçlü direnç göstermesini bekleyebiliriz

Merkez Bankası, yeni başkan Ağbal yönetimindeki ilk Para Politikası Kurulu’nda tam anlamıyla bir sadeleşme adımı attı. En az sadeleşme kadar önemli olan bir başka politika adımı sözlü yönlendirme cephesinden geldi

Merkez bankaları reel ekonomi ve vatandaşın dertlerinden kopuk bir para politikası anlayışı ile artık ilerlenemeyeceğini gördü. Sadece finans piyasalarının çıkarlarını gözeten neoliberal anlayış güç kaybediyor

İtalya’da 2018 genel seçimi nasıl sonuçlanmıştı? Hükümet krizi nasıl başladı ve nedenleri nelerdir? Salvini hükümetinin kurulması hangi sonuçları doğurur? İtalya’da erken seçim kaçınılmaz mı? Krizin sonuçları ne olacak?

Büyüme Verisi ve Faiz kararı Üzerine

Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek ve ekonomik gerekçeler ile izah edilmesi zor seviyelere çıkan döviz kurlarını makul seviyelere getirmek için para politikasının tek başına etkili olmayacağının altının çizilmesi gerekiyor.

Devamı
Büyüme Verisi ve Faiz kararı Üzerine
Ani Spekülatif Atakta Faiz Artışı Kaçınılmaz

Ani Spekülatif Atakta Faiz Artışı Kaçınılmaz

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Nurullah Gür Merkez Bankası’nın faiz artırma kararı hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı

Latin Amerika birbirinden epeyce farklı hikâyelerle zor da olsa yükselmeye çalışıyor.

Hiçbir risk almadan yıllarca paradan para kazanma alışkanlığı olan bu kesimin ballı faiz gelirlerini kaybetmeleri, faiz bankerlerinin canını sıkıyor.

Her ne kadar yüksek faize Merkez Bankalarının katkısı varsa da, faizlerin artışına en büyük ivmeyi veren kurumlar bankalar.

Yeni anayasayı, yalnızca bir sistem değişikliği olarak değil, ülke ekonomisinde yeni bir hikâye başlatacak itici güç olarak da değerlendirmeliyiz.

Tıpkı toplumun her minik aktörünün trade-off mantığıyla yönlenen kararları gibi, makro düzeyde baktığımız ülke ekonomisinde de bu tür seçimlik çelişkiler yaşanabiliyor.

Bugün karşımızda aslında önceki yıla göre daha mütevazılaşmış ancak yine de az buz olmayan aksiyon düşünceleri sergileyen bir FED var.

Türkiye ekonomisini şu an yaşadığımız tarzda dış şoklara karşı daha güçlü hale getirmek için yabancı sermayeye olan bağımlılığımızı azaltmamız lazım.

Bu üçlemenin ekonomik göstergeler üzerindeki olumsuz yansıması, ekonomik güven sayesinde derin olmayacaktır.

“Dolar yükselmeye devam edecek mi?” endişesinin yerine, ülke ekonomisinin makroekonomik göstergelerini güçlendirecek adımlara ihtiyaç var.

Bu kadar süre faiz indirimine dair hiçbir şey yapmadan bekleyerek, bankalar önemli bir kâr ettiler. Ancak bireysel veya kurumsal kazanımın orta ve uzun vadede ülke ekonomisine de katkı yapması gerekir.

Enerji arz güvenliğinin sağlanması ve dolayısıyla fiyat dalgalanmaların azalması, başta da enflasyon oranının düşmesine katkı yapacaktır.Geçmiş dönemlerde enerji fiyatlarında sürekli hale gelen artışlar hem enflasyonun artışına hem de enflasyonun yüksek kalmasına neden oldu.

Yükselişin arka planındaki gelişmelere, World Gold Council'in (Dünya Altın Konseyi) geçen hafta yayımladığı Gold Demand Trends (Altın Talebi Eğilimleri) Raporu ışık tutuyor.

Yüksek faizin de sebep olduğu düşük büyüme oranı, düşük yatırım ve üretim maliyeti ve rekabet gücünün azalması ekonomi için olumsuz göstergelerin oluşmasına neden olmaktadır.