Krizlerin Gölgesinde Afrika Boynuzu’nda Güç Mücadelesi

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Afrika Boynuzu bölgesindeki ülkelerle yaşadığı gerginliklerin arkasında birkaç temel neden olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki BAE’nin bu ülkelerin ulusal meşruiyetlerine önem vermemesidir. İkinci neden bu ülkelerin özellikle Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkelerle daha yakın ilişkiler geliştirmeye başlamasıdır.

Devamı
Krizlerin Gölgesinde Afrika Boynuzu nda Güç Mücadelesi
�PKK Suriye den Sonra Irak ta da Güçleniyor

“PKK Suriye’den Sonra Irak’ta da Güçleniyor”

Kuzey Irak Yönetimi tüm tavsiye, ikaz ve tehditlere rağmen 25 Eylül’de gitti referanduma. Olacaklara dair bir öngörü de vardı. Referandumdan sonra yaşananlar o ihtimaller dâhilinde olan şeyler mi, yoksa sürprizler de var mı?

Devamı

İsrail'in Ortadoğu ile ilgili hedefi açıktır: Kendisi için tehdit oluşturamayacak, etnik ve mezhebi açıdan birbiriyle kavgalı küçük devletlere bölünmüş bir İslam dünyası.

Türkiye’den Almanya’ya, ABD’den İran’a kadar IKBY’nin bağımsızlık referandumuna uluslararası destek en azından sözlü olarak hiç yok. Tek istisna ise İsrail.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından 3. mertebede acil kriz vakası olarak ilan edilen Güney Sudan ve Etiyopya'daki duruma bugün kısaca değinmek istiyorum.

İçeriye yatırım çekme isteğimiz mütemadiyen sürerken, sınırların dışına taşma girişimlerimiz de şüphesiz yerinde durmuyor.

İran Dış Politikası ve Ortadoğu’da Güç Mücadelesi

İran’ın son dönemdeki politikalarından ziyadesiyle rahatsız olan bölge siyasetinin önemli iki aktörü Suudi Arabistan ve Türkiye’nin, Tahran’ın bu dış politika aktivizmi karşısındaki işbirliğini sürdürmesi bir zorunluluk.

Devamı
İran Dış Politikası ve Ortadoğu da Güç Mücadelesi
Türkiye nin Sahra-Altı Politikası

Türkiye’nin Sahra-Altı Politikası

Türkiye son 10 yılda izlemiş olduğu istikrarlı politikalar sayesinde Sahra-altı Afrika bölgesinde yumuşak gücünü en hızlı artıran ülke olmayı başarmıştır.

Devamı

Ciddi bir büyüme potansiyeli taşıyan dev bir diyardan bahsediyoruz. Potansiyeli gerçekleştirebilmek ise, çok-faktörlü dev bir kaynak gerektiriyor.

Son yıllarda gerek yerinden edilenlerin gerekse mültecilerin tırmanışındaki ana sebep ise, Suriye'deki savaş. BM raporu, dünyada yerinden olan her 5 mağdurdan 1'inin Suriyeli olduğunu söylüyor.

Çocuklarımız, polislerden en memnun dünya çocuklarından olup, doktorlardan aldıkları hizmetten tatminde de 4. sırada yer almış. Minikler hizmetleri takdir ediyor ancak daha çok oyun alanı istiyor.

Türkiye artık Afrika kıtasında bir siyasi aktör olma isteğini, yani kıtadaki sorunların çözümüne doğrudan katkı yapma iradesinde olduğunu, daha net ortaya koymalı ve bunu açıkça ifade etmelidir.

Sahra Altı Afrika'da özellikle son 10 yılda gözlenen bu olumlu tablonun ana dinamikleri, altyapı yatırımları ile hizmetler ve tarım sektörlerindeki gelişmeler.

Yeni Türkiye'de birçok alışkanlık değiştiği gibi, Türkiye'den dünyaya açılan kapılar da değişti. Afrika kıtası da, bu kapıların en önemlilerden biri haline geldi.

Mehmet Özkan, Türkiye'nin Afrika politikasında, gerçekleşecek ziyaretlerle yeni bir aşamaya geçileceğini belirtti.

Mısır'da 30 Haziran yaklaştıkça gerginlik artıyor. Bunu, Kahire sokaklarında insanların gözlerine baktığınızda da, esnafların dükkânlarına yeni kepenkler taktırdığını gördüğünüzde de anlayabiliyorsunuz. Çok daha reel emareler de yok değil. Turistik kentler Luksor ve İskenderiye'den Tanta'ya kadar düğmeye basılmış gibi kontrollü bir şiddet dalgası 30 Haziran'da finali yapmak üzere yola çıkmış durumda. Mısır'da fülul (eski rejim taraftarları) ve seküler/liberal muhalefet ‘Temarrud' yani ‘İsyan' adını verdikleri bir süreç ile birinci yılının sonunda yani 30 Haziran'da, Mısır halkının seçimle iktidara taşıdığı ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'yi seçim dışı bir yolla devirmek istiyorlar. Tabii bunu da “demokrasi, insan hakları ve özgürlükler” adına yapıyorlar. İronik olsa da, biz Türkiyeliler içinde kanıksanmış bir makyaj. Mısır, Tunus ve Türkiye'de seküler muhalefet seçim sandıkları ile iktidara gelemeyecek olduğunu en iyi kendileri bildiğinden biraz da “dış mihrakların” etkisiyle her yol mübah anlayışı ile hareket ediyorlar.

Kritik bir dönemden geçen Mısır'ın yoğun gündemine önceki haftalarda bir mesele daha eklendi: ‘'Nil nehri suları''. Mısır ve Etiyopya arasında geçmişe dayanan Nil Nehri suları meselesi, iki ülke arasındaki ilişkilerde zaman zaman gerginlik ve aksamalara neden olmuştur. Bu nedenle, Mısır'a hayat veren Nil nehri üzerinde Etiyopya tarafından yapılması planlanan “Nahda Barajı'', Mısır siyasi arenasında geniş bir tartışmaya yol açtı. Barajın Mısır'ın Nil sularından aldığı pay ve su güvenliğine etkileri, inşa edilmesindeki amaçlar, başta Mısır'ın Afrika ile olan ilişkilerine tesiri olmak üzere olayın siyası boyutları ve bölgedeki muhtemel etkileri konuyu detaylı olarak özenle incelemeyi gerektiriyor.

Türkiye'nin Somali politikasının sadece bir insani yardım politikası olmaktan çıktığı ve siyasal boyutlarıyla beraber bölgeyi yeniden yapılandırma yolunda geliştiği söylenebilir.

Refah sınır kapısının açılması, bu gelecek muhayyilesinin bir ürünü ve işareti olabilir. Umulur ki Mısır'ın Filistin'e yolu gerçekten açılmış olsun. 

Irak ve Afganistan örnekleri, ABD müdahalelerinin yarattığı yeni kaosların bedelini yine o halkların ödediğini gösteriyor. 

DÜNYA yeni bir düzenin kurulma sancılarını çekiyor. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından tasfiye edilen klasik imparatorlukların yol açtığı iktidar boşluğu kendini İkinci Dünya Savaşı’nda gösterdi. Bu savaşın ardından ortaya çıkan güç boşlukları ise Soğuk Savaş şeklinde tarif edilen nispi denge ile dolduruldu.