Erdoğan'ın Rusya Ziyareti ve Türkiye-Rusya İlişkileri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya ziyareti kritik bir dönemde gerçekleşti. SETA'dan Kemal İnat ve Sadık Ünay hem bu ziyareti hem de Türkiye-Rusya ilişkilerinin siyasi ve ekonomik yönünü yorumladı.

Devamı
Erdoğan'ın Rusya Ziyareti ve Türkiye-Rusya İlişkileri
Paralel Yapı'nın Acı Tablosu Yurtdışına Kaçan Sözde Yerliler

Paralel Yapı'nın Acı Tablosu: Yurtdışına Kaçan Sözde Yerliler

Fahrettin Altun: “Siyasete “ayar vermeye” çalışan, yerli olduğunu söyleyen Paralel Yapı'nın medya yüzleri şu anda yurtdışında kaçak pozisyonunda. Bu çok acı bir tablo.”

Devamı

Bölgenin oluşmakta olan yeni yapısı dikkate alındığında, Türkiye'nin Haziran seçimlerinden sonra dış politikada karşı karşıya olacağı birçok meydan okumadan bahsetmek mümkün.

Medaim Yanık, Ermeni meselesine ilişkin Türkiye kamuoyunda oluşan 3 farklı yaklaşımı değerlendirdi.

Murat Yeşiltaş, 1915 olayları ve günümüz Türkiye- Ermenistan ilişkilerine dair açıklamalarda bulundu.

Rusya'nın Avrasya Köprüsü kurma çalışmaları, yeni yılın ilk gününde AEB ile bir adım daha ilerlemiş oldu. Öte yandan Putin'i, hem birliği güçlendirmek hem de yeni arkadaş Çin'e kardeşleri ve hegemonyayı kaptırmamak adına, zorlu bir süreç bekliyor.

'Komşularla Sıfır Sorunu' Nasıl Okumamalıyız?

İsrail'in Gazze'deki veya Esed rejiminin Suriye'deki katliamları, sıfır sorun hedefini eleştirmekten ekmek yediğini düşünenlere patolojik bir siyasi haz verdi.

Devamı
Komşularla Sıfır Sorunu' Nasıl Okumamalıyız
Biz Mersin'e Giderken Dünya Tersine Gider mi

Biz Mersin'e Giderken Dünya Tersine Gider mi?

Dünya Nükleer Örgütü (WNA) Ekim 2014 verilerine göre, şu an dünyada 31 ülke elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla nükleerden faydalanıyor. Bu totalde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sayısı neredeyse denk.

Devamı

Türkiye'den SETA'nın da aralarında yer aldığı 63, Ermenistan'dan ise 25 farklı Ev Sahibi Kuruluş, komşu ülkeden gelecek profesyonellere ev sahipliği yapacak.

Eğer bugün otoriterlik üzerinden bir siyasal rejim tartışması yapacaksak önce son 10 yılda gerçekleştirilen demokratik kazanımları masaya koyarak, bu tartışmaya başlamamız gerekir.

Üst Düzey İşbirliği Konseyi,Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri hep söylenen çok boyutlu ortaklık seviyesine yükseltmek için çok faydalı bir platform görevi görüyor.

SETA bünyesinde yayımlanan Arapça akademik dergi Ru'ye Turkiyye'nin 5. sayısı okurlarla buluştu.

Modern Türkiye siyasetinin dış politikaya dair en hareketli dönemi, AK Parti'nin ilk on yılına sığmayı başarmıştır.

Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzeninde pasif aktör olmayı kabullenmeyen Türkiye, dış politikasını kendi inisiyatifiyle belirlemeye başladı.

Türkiye’deki stratejik araştırma merkezlerinin  dış politİka ve güvenlik kültürünün belirlenmesindeki rolleri

İsrail'in Gazze'ye yönelik insani yardım taşıyan gemilere yönelik sert askeri müdahalesinin yarattığı tartışmalar dinmeden, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) İran'a yönelik yaptırımların oylanması gündeme geldi. İsrail'in uyardım gemilerine sert müdahalesi karşısında sert bir cevap veren Türkiye, BMGK'de yapılan oylamada Brezilya ile birlikte yaptırımlara "hayır" oyu verdi. Başka türlüsünü beklemek de imkansızdı. Nitekim iki ülke 17 Mayıs'ta İran'ı ikna ederek "uranyum takas anlaşması" imzalamıştı. Bütün bu gelişmeler bir kez daha şu soruyu gündeme getirdi; "Türkiye eksen mi değiştiriyor, yüzünü Doğu'ya mı dönüyor?" Tüm bu soruları, Türkiye'nın dış politikasını yakından izleyen SETA Vakfı'nın Genel Koordinatörü Taha Özhan'a sorduk. Özhan yaşananları, "Türkiye 'Ankara merkez'li politikanın meyvelerini topluyor" diye özetledi.

ERMENİSTAN’LA futbol diplomasisi ile gündeme gelen açılım süreci, diplomatik ilişkilerin kurulmasını ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesini öngören normalleşme protokolü üzerinde uzlaşmaya varılması ile devam ediyor. Her iki ülke kamuoyunda tartışmalara ve eleştirilere neden olan protokoller, Ekim ayı ortası itibarıyla iki ülkenin parlamentolarında onaylanmak için gündeme alınacak. İki ülke ilişkileri bugüne kadar korku, nefret, mağduriyet ve ihanet söylemlerinin ağır bastığı negatif bir duygusallıkla şekillendi. Birbirine taban tabana zıt ve karşılıklı suçlamalara dayanan bu duygusal söylemler, ortak bir iletişim dilinin oluşmasını engelliyordu. Ortak tarih komisyonu kurulması, sınırların tanınması ve açılması ve diplomatik ilişkilerin tesisi gibi daha somut konuların müzakere edilmeye başlanması, taraflar arasında ortak bir dilin oluşabilmesine kapı araladı.