Biden’ın Kararının İkili İlişkilere Zararı

Net olan şu ki, Ankara ve Washington arasındaki ilişkiler müttefiklik düzleminin dışına çıkıyor. Hasımlık, rekabet ve iş birliğini aynı anda götüren yeni bir denkleme oturuyor.

Devamı
Biden ın Kararının İkili İlişkilere Zararı
Bu Açıklama ABD ile İlişkilere Kalıcı Bir Sıkıntı Olarak Eklendi

Bu Açıklama ABD ile İlişkilere Kalıcı Bir Sıkıntı Olarak Eklendi

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Joe Biden'ın Beyaz Saray resmi sitesinde 1915 olayları ile ilgili yaptığı açıklamayı değerlendirdi.

Devamı

SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan, Joe Biden'ın Beyaz Saray resmi sitesinde 1915 olayları ile ilgili yaptığı açıklamayı değerlendirdi.

SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt, Joe Biden'ın Beyaz Saray resmi sitesinde 1915 olayları ile ilgili yaptığı açıklamayı değerlendirdi.

Önümüzdeki haftanın dış politika gündeminin iki kritik konusu Başkan Erdoğan'ın Azerbaycan seyahati ve AB liderler zirvesi.

Macron'un sağ seçmene oynaması Almanya örneğinde olduğu gibi ancak sağ partileri güçlendirir ve oylarının artmasına yardımcı olur. Öyle görünüyor ki bu gidişle 2022 yılında Fransa bir aşırı sağ siyasetçi tarafından yönetilecektir.

Kriter’in Kasım Sayısı Çıktı: Macron Uçuruma Sürüklüyor

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 51. sayısı çıktı.

Devamı
Kriter in Kasım Sayısı Çıktı Macron Uçuruma Sürüklüyor
Batı Medyasında Azerbaycan Karşıtlığı

Batı Medyasında Azerbaycan Karşıtlığı

Uluslararası ölçekte yayın yapan büyük medya kuruluşlarının Ermenistan'ın Gence saldırısı ve genelde sivil katliamlar karşısındaki yaklaşım biçimi başlangıcından bu yana problemli.

Devamı

Paşinyan'ın 'Yeni Suriye' tehdidinin öncelikle Rusya, İran ve Avrupa'nın endişelerini yükseltmek için yaptığı açık. Dağlık Karabağ çatışmasını topyekûn Ermenistan-Azerbaycan savaşına çeviremediği için bu sefer 'yıllarca sürecek bir savaş' tehdidinde bulunuyor.

Dağlık Karabağ sorununun arka planı nedir? Yakın zamanda Tovuz’da neler yaşanmıştır? Son iki gündür devam eden çatışmaların nasıl değerlendirilmesi gerekmektedir? Bölgesel ve küresel aktörlerin çatışmaya yönelik tutumları nasıl olmuştur? Türkiye’nin bölge politikasını nasıl değerlendirmeliyiz?

Kovid- 19 sonrası dünyamız giderek Birinci Dünya Savaşı sonrası belirsizliğine ve güç mücadelesine sürükleniyor. ABD'nin kısmi çekilmesi ve AB'nin dış politika oluşturmaktaki acziyeti Rusya'nın yeni güç boşluklarını doldurma hamlelerini kolaylaştırıyor.

Dağlık Karabağ yaklaşık otuz yıldır Ermeni işgali altında. Uluslararası hukuka tüm yönleriyle aykırı bu işgal konusunda maalesef kimse bunca zamandır kılını bile kıpırdatmadı. Sovyetler Birliği dağılırken bir oldubittiye getirilmişti ve o zamandan bu zamana buzdolabında duruyordu. Batılı ülkeler eski Sovyet coğrafyasında birçok alanda Rusya'yı sıkıştırmasına rağmen bu konuda doğru düzgün bir adım atılmadı.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Yeşiltaş, 'Sıcak çatışma ciddi bir savaşı beraberinde getirebilir, hatta Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesini yeniden kendi kontrolüne alması gibi bir sonucu doğurabilir.' dedi.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal edilmiş olan Dağlık Karabağ sorununun çözümü için kurulan Minsk grubu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye Cumhuriyeti'nin mücadele ettiği diasporaların arasına içerden teslim alınması amacıyla projelendirilen ve 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri başarısız kalınca yurtdışına kaçan FETÖ diasporası da eklendi

Türkiye’nin yıllardır çözemediği Ermeni Sorunu, hükümetin Ermenistan’la diyalog girişimleri ve ABD Başkanı Barack Obama’nın 24 Nisan’daki konuşmasıyla yeniden gündeme geldi. Türkiye bir yandan Ermenistan ile diyalog zemini oluşturmaya çalışırken diğer yandan Azerbaycan’ı da memnun etmeye çalışıyor. Bunları yaparken Ermeni diasporası ve büyük devletlerinin onlara verdiği destekle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Ermeni meselesinin çözümü için Türkiye’nin daha fazla enerji harcaması gerekiyor.

Türkiye ile Ermenistan arasında 31 Ağustos 2009 tarihinde parafe edilen ilişkilerde normalleşmeyi öngören protokoller 10 Ekim 2009 tarihinde iki ülke dışişleri bakanları tarafından imzalandı. Bundan sonraki süreçte protokoller her iki ülke parlamentolarında onaya sunulacak.

AĞUSTOS 2008’de meydana gelen Rus-Gürcü çatışması ile uluslararası politikanın gündemi Kafkasya’ya kilitlendi. Kafkasya’daki çatışmalar, ABD ve Rusya gibi büyük güçleri karşı karşıya getirerek yeni bir soğuk savaş retoriğine neden oldu.

RUSYA-Gürcistan savaşı, Kafkaslardaki stratejik dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Kafkaslardaki kriz bir başka hususu daha teyid etti: Bugünkü küresel güç savaşları dünyanın en küçük ülkeleri, en küçük toprak parçaları ve aktörleri üzerinden yürüyor.

Fransa Meclisinin onayladığı sözde Ermeni soykırım yasası, gündemimizi uzun bir süre meşgul edecek. Fakat yasa Türkiye’den çok Avrupa ve AB için bir imtihan. Çünkü Avrupa’nın düşünce ve ifade özgürlüğü ilkesine sadık kalıp kalmayacağını, bu yasaya ilişkin tavrı belirleyecek.Öncelikle şunu belirtelim: Fransa’nın bu kararı siyasi bir provokasyon niteliği taşıyor. Batının kışkırtıcı hatalarına İslam dünyasından gelen her ölçüsüz tepki, Avrupa’daki muhafazakar ve ideolojik siyasi çevrelerin elini güçlendiriyor.