Bir Yönetim Aygıtı Olarak İslamofobi

Avrupa'nın göçmen politikasının mevcut ekonomik krizle beraber iflas ettiğini belirten Hİlal Barın, politikaların entegrasyon yerine asimilasyona dönüştüğüne ve bir yönetim aygıtı olarak İslamafobi'nin kullanıldığına dikkat çekti.

Devamı
Bir Yönetim Aygıtı Olarak İslamofobi
Kendi Mirasıyla İktidarda Yüzleşmek

Kendi Mirasıyla İktidarda Yüzleşmek

AK Parti'nin zor bir iktidar deneyimi yaşadığını tespit etmeliyiz. Bu parti hem Kemalist düzenin isteyerek ya da istemeyerek ürettiği her türlü vesayeti aşmak hem de kalkınmayı ve demokratikleşmeyi sağlamak mecburiyetinde.

Devamı

Birçok versiyonu üretilen "sivil vesayet" eleştirisinin temel hedefi, 2015 seçimlerinde AK Parti'nin Anayasa'yı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşmasını engellemek.

Ortadoğu'nun ekonomik gelişmeye ulaşması için gerekli olan karakter İslam kültüründe mevcuttur. Önemli olan bölge insanının bilim, sanat ve ekonomiye yatırım yapabilecekleri istikrarlı bir ortama kavuşabilmesidir.

2003'de ABD'nin Irak'ı işgal etmesiyle, Irak topraklarında yaşanan kaos, şimdi de kimsenin beklemediği ve anlayamadığı yeni bir aktörle, yani IŞİD'le başka bir boyuta taşındı. IŞİD'in Irak ve Suriye'de etkinleşmesiyle Ortadoğu'daki şiddet arttı. Sınır komşuluğunun yanısıra, geçmişten gelen tarihsel, ekonomik ve siyasal ilişkilerinden dolayı Türkiye bu bölgede yaşananlara hiçbir zaman kayıtsız kalmamıştır. IŞİD, diğer ülkelerin farklı planlar kurduğu Irak ve Suriye'de tüm dengeleri altüst etmiştir. Çünkü IŞİD örgütünün yapısı, finansman kaynağı, kısa sürede nasıl bu kadar güçlendiği belirsizliğini korurken, tek bilinen gerçek IŞİD örgütünün Irak'ın geleceğini yönlendirmek istemesi ve bunun için enerji noktalarına odaklandığıdır.

IŞİD'i doğrudan veya dolaylı olarak güçlendiren aktörler, IŞİD'den olumsuz olarak en fazla etkilenen ve IŞİD'le en fazla mücadele eden ülkelerden birisi olan Türkiye'ye saldırıyorlar.

Yeni Dönemde Yeni Dış Politika Dinamikleri

Davutoğlu için Başbakanlıktaki en temel sınav kendi oluşturduğu ve büyük emek verdiği etkin dış politikayı nasıl ne şekilde sistemleştirip sürdürülebilir kılacağıdır.

Devamı
Yeni Dönemde Yeni Dış Politika Dinamikleri
Yeni Türkiye İdeali ve Davutoğlu'nun Başbakanlığı

Yeni Türkiye İdeali ve Davutoğlu'nun Başbakanlığı

SETA analisti Taha Özhan, Yeni Türkiye idealinin Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığında nasıl vücut bulacağına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Hükümet ve Parti arasında kurulması kuvvetle muhtemel uyumlu çalışma ortamı da önem arz ediyor. Bu yönüyle AK Parti, gerekten de bir restorasyon, inşa ve ihya imkanıyla karşı karşıya.

Türkiye'yi bölgesel bir güç olmaktan ziyade küresel bir merkez konumuna taşıma isteği, Davutoğlu'nun bu siyaseti Başbakanlığı döneminde de devam ettireceği öngörülmektedir.

Davutoğlu isminde karar kılınması, vizyoner ve kurucu bir akla sahip bir figürle yol alınmak istendiğini gösteren bir durum.

Erdoğan'ın konuşmalarının temel motifi "bizim medeniyetimiz" vurgusudur. Dış politikada bu arayışın entelektüel mimarı ve uygulayıcısı ise Ahmet Davutoğlu'dur. Bu iki aktörün Yeni Türkiye'nin liderliğini kuracak olması Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı yeni siyasal ontoloji hakkında net fikir vermektedir.

Suriye toprakları Mart 2011'de başlayan ilk gösterileri takip eden aylarda bir iç savaşa sahne oldu. Akabinde ortaya çıkan Suriyeli mülteciler sorunu ise, bugün ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde büyük bir endişe kaynağı haline gelmiş durumda.

Muhalefetin elinden, bağımlısı olduğu Erdoğan karşıtlığı sermayesini alacak politikalar ve söylemler üretilmek zorunda. Geldiğimiz noktada galiba iktidar, muhalefetinin kemalinden de sorumludur.

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Erdal Tanas Karagöl, geride kalan bir asrın ardından, Türkiye'nin ilk defa Ortadoğu'da özellikle enerji konusundaki önemli gelişmelerin merkezinde yer aldığını belirtti.

İç ve dış politika arasındaki ayrım silikleştiğinden seçim ortamında AK Parti'nin Suriye ve Irak politikaları siyasi kutuplaşmanın konusu haline geliyor.

Gerçek hesabın seçim sürecinde Cumhurbaşkanı adayları arasında sahici bir rekabet ortamı oluşturmak değil; Erdoğan karşıtı kesimleri sermaye destekli bir medya girişimi marifetiyle mobilize etmek ve "otoriterleşme" söylemi üzerinden negatif propaganda yapmak olduğunu görmek zor değil.

Erdoğan karşıtlığı temelinde öne sürülen uzlaşmacı bir proje olarak İhsanoğlu'nun adaylığı yeni bir döneme işaret ediyor.

Avrupa Parlamentosu'nda “üçüncü büyük siyasi görüşü” oluşturacak olan yabancı düşmanı partilerin oy oranlarını artırmaları, Avrupa'da “öteki” olmayı daha da zorlaştıracak bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye'nin Avrupa ile eleştirel entegrasyonu eski ve yeni batıcıların da zayıf aktör patolojisinden kurtulmalarını gerektiriyor.