Türk ve Yunan Perspektiflerinden Avrupa'nın Krizi

SETA’da Insight Turkey dergisince düzenlenen “Avrupa Krizi: Türk ve Yunan Perspektifleri” başlıklı özel bir panel gerçekleştirildi.

Devamı
Türk ve Yunan Perspektiflerinden Avrupa'nın Krizi

Ekonomide 2011 Yılı Perspektifi

Türkiye, 2001 krizinden sonra gerçekleştirdiği reformlar sayesinde, küresel krizden en hızlı çıkan ülkelerden biri olmuştur.

Devamı

Türkiye ekonomisi, 2002 yılından bu yana sürdürülen reformlarla desteklenen tutarlı iktisat politikaları ile istikrarlı bir görünüm arz etmektedir.

Siyasi partilerin ekonomi konusunda uygulayacakları politikalar değerlendirildiğinde ilginç tespitler ortaya çıkmaktadır.

Devrim sonrası Tahrir meydanında temsil edilen meşruiyet seçimlerle birlikte parlamentoya geçecek, iktidarın sivilleşme süreci ivme kazanacaktır.

2012 için öngörülen tüm olumsuz senaryolara rağmen ekonomik büyümede çok keskin bir düşüş yaşanmadan büyüme dinamiğinin devam edeceğini söylemek mümkün.

Kredi Derecelendirme Kuruluşları raporu SETA'da tanıtıldı

SETA'nın düzenlediği, “Kredi Derecelendirme Kuruluşları: Alternatif Arayışlar” adlı raporun tanıtımı yapıldı. Toplantıda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de konuyla ilgili bir sunum yaptı.

Devamı
Kredi Derecelendirme Kuruluşları raporu SETA'da tanıtıldı
Analiz 2012'de Ekonomi

Analiz: 2012'de Ekonomi

Analizde, cari açık sorunu, azalan makro-finansal riskler, sürdürülebilir ekonomik büyüme, enflasyondaki azalış ve krizlere karşı direncin artması gibi ekonomide 2012'nin önemli başlıkları ele alınıyor.

Devamı

Ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması ve "Orta Gelir Tuzağı"ndan çıkışın hızlandırılması için ekonomide makas değişikliğine ihtiyaç vardır.

Bugüne kadar yapılan reformlara rağmen sorunların hala sürmesinin en önemli nedeni, sorunları gerçekten çözmek yerine, palyatif yöntemlerle günü kurtarmaya çalışmak olmuştur.

Büyümek (dengeli) isteyen bir ekonomiye de fırsat verilmeli ve görünmeyen çıpalar ile ekonomi boğulmamalıdır.

1980'li yılların başından beri ülkenin en can yakıcı meselesi olan Kürt meselesi ekonomik anlamda yalnızca Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'ni değil tüm ülkeyi olumsuz etkilemiştir. Son 30 yılda, başta eğitim, sağlık ve bayındırlık yatırımları olmak üzere gerekli alanlara ayrılması gereken kaynakların askeri harcamalara aktarılması ülkeye çok büyük yük getirmiştir. Bu nedenle, özellikle de 1990'lı yıllarda gerçekleşen yüksek enflasyon, dış borç, yüksek bütçe açığı ve cari açık nedeniyle iç ve dış şoklara karşı dirençsiz hale gelen ekonomi kırılgan bir yapıya bürünmüştür.

Türkiye'nin 1947 yılından bu yana süregelen ve özellikle de 2001 ekonomik krizinin ardından toplumun hemen hemen her kesiminin aşina olduğu IMF ile ilişkiler 13 Mayıs 2013'te kalan son borcun da ödenmesiyle yeni bir evreye girdi. Bundan sonraki dönemde Türkiye'nin IMF ile ilişkileri bütün üye ülkelerin tâbî olduğu dördüncü madde kapsamında rutin olarak devam edecek. IMF Türkiye Temsilciliği'ndeki görevli sayısı 19. stand-by anlaşmasının sona erdiği 2008 yılında hali hazırda yarı yarıya azaltılmıştı. Böylece IMF Türkiye Temsilciği altı ayda bir değerlendirmeler yapan irtibat bürosuna dönüştü, ilişkilerin seviyesi düşürüldü.

Türkiye ekonomisinde son 11 yılda gerçekleştirilen iyileştirmeler ekonomideki dengesizliklerden rant sağlayan bazı kesimlerin çıkarlarına ters düşmüştür.

Tunus'ta olası bir askeri darbe, içinde marjinalliği barındıran bir seçenek olmakla birlikte Tunus ordusunun siyasi ve ekonomik denklemdeki yerinin ehemmiyetsizliği açısından çok uzak bir ihtimaldir.

OECD ülkeleriyle kıyaslandığında, Türkiye, okullar arası başarı eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Bunun birinci nedeni liselere sınavla öğrenci alınmasıdır.

"Türkiye'de Ortaöğretimin Geleceği" analizi, 2014 ve sonrasında ortaöğretime geçişte nasıl bir sistemin uygulanması gerektiğine ilişkin tartışmalara önemli bir katkı sunuyor.

Sermaye giriş ve çıkışlarının istikrarsızlık unsuru olmaması için ülkeye yatırım fonlarının girişi teşvik edilmeli çıkışlar için tedbir alınmalıdır. İFM projesi yabancı sermaye giriş çıkışlarının istikrarsızlık unsuru olmasını engelleyecektir.

ABD Merkez Bankası'nın (FED) parasal genişlemeye devam kararını değerlendiren SETA Ekonomi Direktörü Prof. Dr. Erdal Karagöl, bu kararın gelişmekte olan ülkelere zaman kazandırdığını belirtti.

Obama'nın Ortadoğu'da her türlü ciddi maliyetten kaçınması ve ne İran'a ne de Suriye'ye askeri bir müdahale yapmak istememesi, Ruhani'nin son diyalog çağrılarının karşılık bulabileceğine işaret ediyor.

Yabancı serbest gazetecilerin Türkiye'yi bir cenah üzerinden anlamaya çalışmaları Türkiye hakkındaki cehaletle birleşince, karşımıza gazetecilik ve aktivizm arasına sıkışmış siyasi bildiriler çıkıyor.