Avrupa’nın Yükselen Cephesi

Avrupa'nın öne çıkan yükselen ekonomilerinin kalkınma serüvenlerinde AB fonları kayda değer bir rol oynuyor.

Devamı
Avrupa nın Yükselen Cephesi
Dertli Afrika

Dertli Afrika

G.Afrika'da gözler, enflasyondan ayrılamıyor. Hafif mi hafif bir 2016 büyüme ortamında %6,3 enflasyon yapan tüketici fiyatları, bu yıl da öyle belirgin bir zayıflama vaat etmiyor.

Devamı

Yeni dönemde ekonomi kurumları yapılandırılırken, başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomi kurumların kullandığı araçlarda da değişiklik şart gözüküyor.

Son dönemde tempoda bir miktar yavaşlama kaydetmekle birlikte, Malezya %4,2'lik 2016 büyümesiyle kendi sınıfının makbulleri arasında yer alıyor. Büyümenin kaynağı ise, iç talep ve hassaten özel tüketim.

Ekonomiyi faiz-kur-enflasyon üçlü çıkmazından kurtarmak, yeni dönemde ekonomide hedeflerin başında geliyor.

Cuma günü Çin'de bıraktığımız turumuzu Rusya ve Brezilya sürdürelim.

Ekonomi Kurumlarının Yeniden Mimarisinde Daha Güçlü Merkez Bankası

Merkez Bankasını güçlendiren ve makro ihtiyati politikalar dediğimiz politikaların karar alıcısı durumuna gelmesi, Merkez bankalarının kredibilitesini daha yüksek bir kurum haline getirecek.

Devamı
Ekonomi Kurumlarının Yeniden Mimarisinde Daha Güçlü Merkez Bankası
Düşük Büyüme Tuzağı

Düşük Büyüme Tuzağı

Ekonomik hız da, moraller de, itimat da şöyle bir ağız tadıyla toparlanamıyor. OECD'nin vurgusuyla, dünya bir tuzağa düştü ve çıkamıyor.

Devamı

Bizdeki haline aldanmayın. Gıda fiyatları son yıllarda, küresel ölçekte pek de parlak günler geçirmedi. 2014 ve 2015 yıllarında genel itibariyle düşüşler kaydeden gıda grubu, 2016 yılında ise bir parça stabilize olmayı başarmış görünüyor.

Tıpkı toplumun her minik aktörünün trade-off mantığıyla yönlenen kararları gibi, makro düzeyde baktığımız ülke ekonomisinde de bu tür seçimlik çelişkiler yaşanabiliyor.

Yeni anayasayı, yalnızca bir sistem değişikliği olarak değil, ülke ekonomisinde yeni bir hikâye başlatacak itici güç olarak da değerlendirmeliyiz.

Meksika'nın huzuru, süregelen yolsuzluk ve uyuşturucu gibi acı dertlerin yanı sıra, komşudan da gelen saldırının etkileriyle katmerlenen bir ekonomik bozulmayla enikonu kaçmış durumda.

Aralık ayında “aylık” enflasyon, beklentilerin üzerinde bir gerçekleşmeyle %1,64 oranında geldi. Hal böyle olunca da, “yıllık” enflasyonun %8,53 oranına tırmandığını gördük.

Bugün karşımızda aslında önceki yıla göre daha mütevazılaşmış ancak yine de az buz olmayan aksiyon düşünceleri sergileyen bir FED var.

İktisadi aktivitede gözlenen düşüş bir yandan 15 Temmuz darbe girişiminin yansımalarını içinde barındırırken, aynı zamanda bir kısım takvimsel etkiler de içeriyor.

Bu üçlemenin ekonomik göstergeler üzerindeki olumsuz yansıması, ekonomik güven sayesinde derin olmayacaktır.

Bu analizin amacı Türkiye’nin 2000’li yıllarda uyguladığı para politikasını eleştirel bir bakış açısıyla irdelemektir.

Hükümet-Merkez ilişkilerinin, kriz sonrası dönemde belki ülkeden ülkeye de fark gösteren bir doğada değişmiş olabilmesi mümkünken, bundan sonraki dönemde de hassas bir dengede olacağı inkâr edilemez.

Türkiye de tıpkı Rusya ve Brezilya gibi özellikle Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinden bu yana ABD ve Avrupa’daki yaygın dezenformasyon ve dış politika tercihlerindeki stratejik ayrışma sonucu derecelendirme kuruluşlarının hedefe koydukları ülkelerden biri haline gelmiş durumda.

Göreve geldikten sonraki ilk söyleşisini Kriter’e veren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, merkez bankacılığı tartışmaları, TCMB’nin para politikası, 15 Temmuz ve ekonomi yönetimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çetinkaya, Kriter Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Altun’un sorularını yanıtladı.

Küresel Finans Krizi’nden bu yana iktisat politikaları ile ilgili hararetli tartışmalar yaşanıyor. Krizden önce birçoklarının adeta iman ettiği neoliberal tandanslı politikalar günümüzde ciddi bir şekilde sorgulanıyor.