Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 14 Şubat'ta Kahire'yi ziyaret etmesiyle Türkiye Mısır arasında yeni bir sayfa açılırken, geriye dönüp baktığımızda Mısır'da yaşanan askeri darbe ile ilişkiler kopma notasında gelmiş her iki ülke birçok mesele de karşı karşıya gelmiş adeta bir kaybet-kaybet sarmalının içine düşmüşlerdi. Ancak gerek ülkelerin kendi özel durumları gerekse bölgesel meydan okumalar ve tehditler, bir noktada tarafların yeniden işbirliği yapmasını beraberinde getiren yeni bir süreci başlattı.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun ve ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Dr. Bilgay Duman, son dönemde tartışılan ABD'nin Irak’tan çıkıp çıkmayacağı konusunu kaleme aldı.
Devamı
Türkiye’nin doğal gaz üretimi ve tüketimi ne durumdadır? Dünyada kaya gazı üretimi ne durumda ve bu üretimin sağladığı faydalar nelerdir? Türkiye’nin kaya gazı potansiyeli ve bu alandaki faaliyetleri nelerdir?
97. yıl dönümünü kutlayan Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT), Türkiye'nin yükselen bölgesel güç profili ve derinleşen uluslararası jeopolitik portföyünün en fazla öne çıkan kurumlarından biri oldu. Özellikle 2010 yılından itibaren Türkiye'nin istihbarat doktrini ve pratiklerinde fark edilebilir bir değişim ve dönüşüm gerçekleşti. Arap Baharı'nın patlak vermesiyle birlikte Türkiye'nin güvenlik ve stratejik ortamında yaşanan kapsamlı dönüşüm ve yeni oluşan tehdit ortamı, Türkiye'nin bütüncül bir stratejik dönüşüm geçirmesini zorunlu kılmıştı. Özellikle Suriye iç savaşının neden olduğu meydan okumalar, Türkiye'nin kritik alanlarda devlet kabiliyetlerini geliştirmesini bir zorunluluk haline getirmişti. Asimetrik tehditlerin çoğalması ve çeşitlenmesi, terörün Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden öncelikli tehditlerin başında gelmesi ve bölgenin adeta istihbarat savaşlarının merkezine dönüşmesi, Türkiye'yi askeri ve istihbarat alanında yeni bir politika benimseye sevk etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dış politika, güvenlik ve savunma sanayi alanlarındaki devrimsel adımları istihbarat alanında da atıldı ve Türkiye stratejik önceliklerini belirleyerek buna uygun istihbarat kabiliyet ve kapasitesini geliştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle dün Budapeşte'deydik. Bu ziyaret Erdoğan'ın 2023'te Macaristan'a ikinci ziyareti. Önceki ziyaret 20 Ağustos'ta Macaristan'ın kuruluş günü kutlamalarına katılım için yapılmıştı. Yine, Macar Cumhurbaşkanı Novak ve Başbakan Orban da bu yıl Türkiye'yi ziyaret etmişlerdi. Dünkü ziyaret 18 Aralık 1923'te Türkiye ile Macaristan arasında imzalanan Dostluk Anlaşması'nın yüzüncü yılına denk geldi. Ziyarette Erdoğan'ın Novak ve Orban ile ikili görüşmelerinin yanı sıra 8 bakanın katılımı ile 6. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey toplantısı gerçekleştirildi. 2024 Türk-Macar Kültür Yılı'nın açılışı yapıldı. Macar tarafı at, Türk tarafı Togg hediyesi sundu. 2013'teki ilk YSDK Toplantısı'ndan itibaren Ankara ile Budapeşte arasında birçok konuda güçlü bir işbirliği perspektifi öne çıktı. İkili ilişkiler "geliştirilmiş stratejik ortaklık" aşamasına vardı.
Son dönem çatışmalarında devletlerin, terörist yapılar ve diğer devlet dışı aktörlerin, hibrit ve vekil unsurların bir arada ve aklı zorlayan yöntemleri tercih ettiği görülüyor. Dost ile düşman veya müttefik ile tehdit artık iç içe girmiş halde. Çevre kirliliği, iklim değişikliği, toplumsal sorunlar gibi ortaya çıkan yeni kaygı alanları da bahse konu "muammaların" derinliğini artırıyor. Böyle bir resim, doğal olarak, devletleri diken üstünde tutup karmaşık karşı tedbirler geliştirmeye itiyor.
Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi, son 20 yılda yüzde 60’tan fazla artış kaydederek Türkiye’nin enerji arz güvenliğini artırmanın yanı sıra enerji kaynaklı ithalat giderlerinin azalmasında da etkili oluyor.
Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türk delegasyonu BM Genel Kurulu görüşmeleri için New York’a geldi. Heyetin ana gündemi Türkiye’nin dış politika öncelikleri doğrultusunda uluslararası barış ve istikrarın sağlanması olarak öne çıkıyor. Uluslararası sistemin ilke ve kurallarını belirleyen ve küresel barış ve güvenliği sağlayan bir kurum olarak tasarlanan Birleşmiş Milletler’in ana görevini yerine getirmekte ne kadar zorlandığı malum. Türkiye’nin böyle bir dönemde inisiyatif alarak uluslararası sistemin temel ilkelerini güçlendirmesi küresel barışa katkı sağlayacaktır.
Devamı
Ekonomiden jeopolitiğe pek çok konunun ön planda olacağı ve yıl boyunca bakanlar, üst düzey yetkililer ve sivil toplum kuruluşları arasında gerçekleştirilen tüm G20 süreçlerinin ve toplantılarının bir sonucu ve doruk noktası olan bu yılki zirve, aynı zamanda büyük küresel zorlukların yaşandığı bir döneme de denk geliyor.
Geçen hafta yayımlanan Almanya’nın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, bu ülkenin gerek tarihteki güç mücadelelerinde oynadığı rol gerekse günümüz dünya ekonomisinde sahip olduğu ağırlık açısından yakından incelenmeyi hak ediyor. Belgeyi 3 konuda ele almak mümkündür. İlk olarak, kamuoyuna duyurulan söz konusu strateji belgesinin Almanya’nın dünya politikasında oynadığı geleneksel ve tarihsel rol açısından ne anlama geldiği ele alınabilir. İkinci olarak, 1949’da kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nin dış politika çizgisi açısından bu belgenin nasıl yorumlanması gerektiği üzerinde durulabilir. Son olarak, bu belge Almanya’daki mevcut üçlü koalisyon hükümetinin dış politika yaklaşımı açısından da incelenebilir.
Türkiye'nin 14- (28) Mayıs 2023 Genel Seçimleri birçok dış politika analisti tarafından 2023'ün en önemli seçimi olarak tanımlanmıştı. Başta Batı'dan olmak üzere dünyanın birçok köşesinden uzmanlar, basın mensupları, siyasetçiler ve kamuoyları Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı ve AK Parti'nin zaferi ile sonuçlanan seçimleri yakından takip ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesi Avrupa'da ve birçok Batı ülkesinde beklenmedik bir gelişme olarak yorumlandı. Bu durum Türkiye'de olduğu gibi Batı'da da karar alıcı ve kamuoylarının "uzman" ve "anketçiler" tarafından yanlı bilgilendirilmiş/yönlendirilmiş olmalarının bir sonucudur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu sürpriz olarak algılayan yerli ve yabancı çevreler Erdoğan'ın ikinci turda kazanacağına kanaat getirdiler. Sonuç olarak Erdoğan'ın seçimi kazandığının anlaşıldığı saatlerden itibaren hızlı bir tebrik dalgasına şahit olduk. Dünya liderleri hızlı bir şekilde Erdoğan'ın zaferini kabul ettiler ve yeni dönemde Türkiye ile çalışma isteklerini dile getirdiler.
Erdoğan’ın liderliğinde Türk dış politikası, Batı ile ve büyük güçlerle ilişkilerde “eşitler arası bir ilişki”yi talep eden, kendisine Doğu ya da Batı herhangi bir “dış eksen” tanımlamayan bir tarz benimsediyse; Millet İttifakı Türk dış politikasında daha iddiasız, Batı ile ilişkilerde “yerini bilen” ve dış eksen olarak da belirgin bir şekilde Batıyı benimseyen bir tarzı hayata geçirecekti.
2021’de kıta genelinde 30 milyon olan enerji yoksulluğu altında yaşayan kişi sayısının 80 milyonu aşacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Almanya Federal Başbakanı (Şansölye) Olaf Scholz’un Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar ziyareti Alman dış politikası açısından önemli arayış ve dönüşümlere işaret ediyor.
Batı demokrasilerinde liderlik açığı tartışmasının giderek yükseldiği bir dönemde, 20 yıldır 15 seçimi arka arkaya kazanan Recep Tayyip Erdoğan'ın sadece Türkiye'de değil tüm dünyada küresel bir lider olduğu, yaşanan her krizde yeniden tescilleniyor.
SETA Dış Politika Araştırmacısı Ferhat Pirinççi, Rusya’nın Avrupa’ya yönelik başlattığı gaz kesintisi konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin temel mesajları; terörle ayrım yapmaksızın mücadele ve Suriye’de siyasi sürece tekrar işlerlik kazandırılması oldu. İran Türkiye’nin terörle mücadele ve güvenlik kaygıları konusunda uzlaşmaz tavrını muhafaza ediyor.
Bu rapor krizin ilk altı ayındaki çatışmaların ve yaptırımların küresel ekonomi politiğe etkilerini analiz etmektedir.
Türk Devletleri Teşkilatına üye ülkelerin ikili ilişkilerinin artması, Teşkilatı daha güçlü hale getirecektir. Türkiye ile Özbekistan arasında yüksek düzeyde devam eden bu ilişkiler halkasına Azerbaycan'ın da katılmış olması bölge güç dengesi açısında da önemli sonuçlar doğuracaktır.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 69. sayısı çıktı.
Ukrayna-Rusya savaşının başlamasının ardından Rusya’dan yüksek miktarlarda doğal gaz alan Avrupa Birliği (AB) ülkeleri doğal gaz tedariki konusunda alternatif arayışına girdi. AB ülkelerinin bu arayışında Türkiye’nin jeostratejik konumu itibarıyla artan önemini SETA enerji araştırmacısı Büşra Zeynep Özdemir ile konuştuk.