27 Mayıs, Kılıçdaroğlu’nun Siyaset Dili ve CHP Elitlerinin Zihin Haritası

Oldukça uzun bir zamandır CHP Genel Başkanlık makamının başvurduğu tehditkâr, mütecaviz, ayrıştırıcı ve marjinalleştirici nefret kodları üzerinden kurgulanan siyaset dili ve öğretmenlerden yargı mensuplarına ve bürokratlara; işçi, esnaf ve çiftçilerden sanatçılara uzanan çok geniş bir spektrumda toplumun 'kendisi' dışındaki kesimlerine yönelik işlettiği marjinal siyaset yaklaşımını oturtmaya çalıştığımız yer, karşımıza bir 'zihin haritası' sorununu çıkarıyor.

Devamı
27 Mayıs Kılıçdaroğlu nun Siyaset Dili ve CHP Elitlerinin Zihin
15 Temmuz Failleri Fırsat Kolluyor

15 Temmuz Failleri Fırsat Kolluyor

Doç. Dr. Yusuf Özkır: Yeni Zelanda teröristi bile Türkiye’nin bekasını ve Başkan Erdoğan’ı hedef alıyor.Terör örgütleri güçlenen Türkiye’yi tökezletme peşinde. Bunların hepsi Erdoğan’ın zayıflamasını iple çekiyor. Bu yüzden muhalefete kazandırma çabasındalar ve bunu da gizlemiyorlar.

Devamı

AK Parti'nin millet ile arasının açıldığı, siyasetinin yapaylaştığı eleştirileri daha sık duyulmaya başlandı. Bu eleştirilerin AK Parti'ye yakın bazı medya organlarında yer bulması meseleyi daha da ilginç kılıyor. Keza muhalefete yakın basın organları bu iddiaların hemen üstüne atlayıp "İçeriden eleştiri var" ve "AK Parti kendi tabanı tarafından sorgulanmaya başlandı" manşetleri atıyor.

31 Mart yerel seçimlerine dair en esaslı tartışmalardan birisi hiç kuşkusuz bu seçimlerin genel seçim özelliği gösterip göstermediği. İlk bakışta yerel seçim-ler “ülkeyi kim yönetecek” ya da “iktidara kim ve ne kadar sahip olacak” gibi genel siyasetin merkezi sorularına doğrudan bir cevap sunmaz.

AB, milli kimlikle kıyaslanacak bir sadakati üretebilir mi? Egemenliklerini kaybettiklerini düşünen Avrupa milletleri hızla milliyetçiliğe savruluyor. Avrupa kimliğinde birleştirmek ister mi? Orta sınıfların savrulduğu demokrasilerden ne tür rejimler doğar? Mayıs 2019'daki Avrupa parlamentosu seçimleri bu soruların cevaplarının ucunu gösterecek.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Fransa’da yaşanan son olaylar hakkında değerlendirmede bulundu.

Fransa: Siyasete Karşı Sokağın Sesi

Gösterilerin Fransadaki etkisi hissedildikçe diğer ülkelere sıçraması. Sosyal bilimlerde bu duruma "difüzyon etkisi" deniliyor. Arap isyanlarında da benzer bir durumun yaşandığını da ayrıca hatırlatalım.

Devamı
Fransa Siyasete Karşı Sokağın Sesi
Hangi Başkent Sırada

Hangi Başkent Sırada?

Doğu Avrupa'da 'otoriterlik' rüzgârı zaten esiyordu. Şimdi Kıta Avrupa'sında merkez siyasetin çöküş süreci hızlanıyor. Fransa'nın krizini Britanya'nın Brexit tercihini yönetmekte zorlanmasıyla, İtalya'nın AB ile ilişkilerdeki sorunlarla, Almanya'da AfD'nin iktidar ortağı olacağının beklenmesiyle birlikte okumak gerekli.

Devamı

Sarı Yelekliler kimlerdir ve talepleri nelerdir? Sarı Yelekliler sosyolojik olarak hangi gruplardan oluşmaktadır? Sarı Yelekliler’in protestoları Fransa’daki siyasal kutuplaşmayı ne kadar yansıtmaktadır? Sarı Yelekliler’in protestolarını diğer protestolardan ayıran özellikler nelerdir? Sarı Yelekliler’in protestoları Fransız siyasetini nasıl etkileyecektir?

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kardaş, "Bireysel olarak Trump'ın mizacı onu siyaseten güçlü biri haline getirdi. Şu anda ise topal bir ördek görüntüsü var Trump'ın." dedi.

CHP bir zamanlar elitist bir partiydi. Elitliği tartışılır ama kerameti kendinden menkul bir elitist iddiası vardı. Kılıçdaroğlu CHP'si ise halka yaklaşmak iddiasında. Görüntüde de olsa elitizm terkediliyor. Ortaya çıkan ürün de böyle oluyor..

ABD'nin seçim sonrasında bir rehabilitasyon sürecinden geçmesi gerektiği konusunda kimsenin şüphesi yok. Obama, Trump'a, Türk siyasetinin geçmişte çok aşina olduğu bir tâbirle âdeta bir enkâz devretti.

Aslan: CHP başta olmak üzere muhalefetin parlamenter sistemi savunmasının temel nedeni, parlamentoda hükümetin zor kurulup kolay düşürülmesi ve irade parçalandığı için rejim krizlerine gebe olmasıdır. CHP asker ve sivil bürokrasiye yol açmak istiyor.

Aslan: CHP başta olmak üzere muhalefetin parlamenter sistemi savunmasının temel nedeni, parlamentoda hükümetin zor kurulup kolay düşürülmesi ve irade parçalandığı için rejim krizlerine gebe olmasıdır. CHP asker ve sivil bürokrasiye yol açmak istiyor.

Türkiye'de medyanın serencamı konulu bir yazıya, klişe de olsa “Türkiye nevi şahsına münhasır bir ülke” gibi bir tespit ile başlanabilir. Zira Türkiye’de medyanın durumu da gerçekten nevi şahsına münhasır bir görüntü çiziyor. Yöntemsel olarak emperyal gururu olan ülkelerin istisnailik iddiasına delalet eden nevi şahsına münhasırlık iddiası, iyi idare edilmediği takdirde kibir ve gururun karışımına dönüşebilir. Türkiye ile ilgili analizlerdeki en temel sıkıntı da buradan, yani kibir ile gururun ayrıştırılmamasından kaynaklanıyor. Bu da, kibrin, benmerkezci bir pozisyondan konuşan, temelsiz, ahlakçı iddialarına karşın gururu savunanların pozisyonlarını maddi gerekçelerle ya doldur(a)mamaları ya da doldurmaya tenezzül etmemeleri durumunu ortaya çıkarıyor. Türkiye’de medyanın kendine özgülüğü de işte tam bu noktada, Türkiye’nin birkaç asırdır süregelen ve hâlâ çözülememiş “gururun ekonomisi” olarak adlandırabileceğimiz temel bir problemde; yani gururun nasıl, ne şekilde ve kimler tarafından üretileceği, tüketileceği, paylaşılacağı ve dağıtılacağı meselesinde kendini gösteriyor.

Siyaset, liderlik, karakter, sınıf, din, korku, savaş... 4 Kasım 2008 günü yapılacak Amerikan başkanlık seçiminin sonuçlarını bütün bunların bileşkesinden doğan algılar ve tercihler belirleyecek.

CHP'nin seçim yenilgisini açıklamak için ileri sürdüğü gerekçeler, tam da mevcut kadrolarından beklenen türden. Oktay Ekşi'ye bile "Bunlar bizi enayi mi sanıyor?" dedirten bu evlere şenlik "izahlar", CHP için seçim sonrası ikinci bir yenilgidir.  

Türkiye'nin gündemine oturan 'yükselen milliyetçilik' tartışmasının en görünmeyen aktörü MHP desek herhalde abartmış olmayız. Geleneksel Türk milliyetçiliği ile ulusalcılık arasındaki ayrımı netleştirmesi gereken MHP, hem bir 'muhit' hem de siyasi bir hareket olarak adeta ortada yok. 22 Temmuz seçimlerine doğru giderken, MHP bu sessizliğini bozacak mı?

Muhalefet ilk defa halkın direkt olarak seçeceği Cumhurbaşkanlığı için neden toplumsal karizması böylesine düşük ve siyasi temsil kabiliyeti zayıf birisini aday gösterdi?

Son yıllarda gerek yurtiçi gerekse yurtdışında yaşayan Türkiyeli akademisyen, sanatçı ve entelektüel bir kesimin giderek kronikleşen ve makul eleştiri düzeyini aşarak siyasi aktörlük sınırına dayanan yaklaşımlarıyla karşı karşıyayız.