Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bölge Ziyareti Körfez Krizini Nasıl Etkiler?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar'a yapacağı ziyaretle Türkiye ne elde edebilir?

Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Bölge Ziyareti Körfez Krizini Nasıl Etkiler
Bağdadi den Sonra DEAŞ

Bağdadi’den Sonra DEAŞ

DEAŞ'ın lideri Bağdadi'nin öldürüldüğüne ilişkin gelen açıklamalar, lider tasfiyesinin örgüt üzerinde kısa ve orta vadede ne tür stratejik ve taktiksel etkiler meydana getirebileceği konusunun ele alınmasını gerekli kılıyor.

Devamı

Zirvenin, aktüelleşmiş politik konular yerine, yakın tarihe şekil veren ve önümüzdeki sürece etkileri olabilecek ‘taht oyunlarına’ sahne olduğu bir gerçek.

ABD istihbaratının yurt dışında düzenlediği birçok önemli operasyonun mimarı olduğu söylenen 'Karanlık Prens' lakaplı D’Andrea'nın CIA'in İran masasının başına getirilmesi, farklı boyutlarıyla tartışılmaya devam ediyor.

DEAŞ’ın tarihte örneği olmayacak şekilde güçlenmesinin arka planında ABD öncülüğündeki batılı devletlerin politikaları temel belirleyici faktör olarak ön plana çıkmaktadır.

Obama'dan Trump'a miras kalan hatalı DEAŞ mücadelesi Ortadoğu'daki ülkeleri terör örgütlerini "vekiller" olarak kullanmaya itti. Bu da "benim teröristim iyi, senin teröristin kötü" yaklaşımını doğurdu.

Kahire’den Riyad’a Amerikan Başkanlarının Vaatleri

Trump, bu kadar terörizme karşı mücadele ve iş birliğinden söz ederken ABD’nin PYD/YPG’ye olan açık desteğini nasıl yorumlamak gerekir?

Devamı
Kahire den Riyad a Amerikan Başkanlarının Vaatleri
Rakka Temizlense Ne Olur

Rakka Temizlense Ne Olur?

Amerika teröre karşı bir başka terör örgütüyle beraber hareket ederek terörü bir şehirden daha çıkardığında teröre karşı savaşı kazanmış mı olacak?

Devamı

Başkan Trump'ın, Obama bürokratlarının kendi dönemlerini aklamak için ürettikleri argümanlara değil, sahayı bilenlerin öngörülerine kulak vermesi gerekli.

El-Kaide’yi dünyanın başına bela eden “stratejik zeka”, PKK’yı da bölgenin başında daha büyük bir belaya dönüştürüyor.

Madem mutlak ittifaklar dönemi kapandı, o takdirde hem gerektiğinde YPG'ye müdahale etmeli, hem de Trump yönetimiyle iyi ilişkiler geliştirme gayretini sürdürmeli.

Trump’ın başkan olmasıyla birlikte ABD’nin Suriye politikasında önceliğin yeniden İsrail eksenine kaydığı görülüyor.

Hatırda tutulması gereken nokta, PKK’nın sadece ABD’nin omuzundan değil aynı zamanda Afrin ve Menbiç’te Rusya’nın da omuzundan ateş ettiğidir. Her iki ülke de PKK’yı bir cepte tutmak istiyor.

Taliban'ın 21 Nisan’da Mezar-ı Şerif'te gerçekleştirdiği katliam, yıllardır siyasi, askeri, etnik, sosyo-kültürel ve ekonomik sorunlar girdabında boğuşan Afganistan’ı daha derin bir kaosa sürükledi.

Eski Türkiye'yi geri istiyorlar. Yarı sömürge Türkiye'yi. Yönünü tayin ettikleri, gönüllerince hükmettikleri Türkiye'yi.

Afganistan'da son dönemde, hem müdahil aktörler hem de eylemlerin dozu bakımından artan şiddet olayları, teröre karşı küresel savaşın odağında yer alan ülkedeki güvenlik durumunu yeniden uluslararası gündemin ilk sıralarına taşıdı.

Rusya Astana sürecine büyük yatırım yaptı. Astana Rusya’nın -rejim ve İran’dan farklı olarak- Suriye krizinin askeri metotlarla çözülmesinin mümkün olmadığı noktasındaki anlayışını da gösteriyor.

Ortak hedef kaos. Kaos ortamında güçlenen, hareket alanını genişletme imkanı bulan terör örgütleri tüm yatırımlarını kaos üzerine yapmış durumda.

ABD ve Rusya’nın Suriye krizindeki bundan sonraki tutumları savaşın ne kadar daha devam edeceği konusunda belirleyici olacaktır. Çünkü bölgesel ve yerel aktörlerin uzun süren iç savaşta birbirlerine üstünlük sağlayamadıkları görülmüş ve giderek artan bir şekilde Rusya ve ABD’nin meseleye dahil olmaları söz konusu olmuştur.

11 Eylül saldırılarının üzerinden tam on beş yıl geçti. Bu süre zarfında dünya 11 Eylül’dekinden çok daha büyük yıkımlarla, çok daha ağır krizlerle karşı karşıya kaldı. Özellikle İslam dünyasında devasa kayıplar verildi, şehirler tarumar edildi, milyonlarca insanın canı yandı, devletler çöktü, ülkeler bölündü.

Tarih boyunca birçok örneğine rastlamak mümkün olsa da bu tür eylemler sistematik şekilde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra niceliksel olarak yükselişe geçmiş, niteliksel olarak da askeri yöntemden hızla terör örgütlerinin kullandığı asimetrik savaşın sürekli bir yöntemine dönüştürülmüştür.