Alman Dış Politikasında Eksen Kayması

Almanya AB içerisindeki konumunu Türkiye ile olan ikili ilişkilerinde bir kaldıraç olarak kullanmaktan çekinmeyen, ticareti bir silah olarak kullanan çok daha agresif bir çizgiye kaymış durumdadır.

Devamı
Alman Dış Politikasında Eksen Kayması
Doğu ile Batı Arasında Türkiye nin Yolu

Doğu ile Batı Arasında Türkiye’nin Yolu

Türkiye, NATO çatısı altında Batı ile bir ittifak ilişkisine girmişti. Ancak şimdi Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehditler daha çok Batı’dan geliyor.

Devamı

Enes Bayraklı ‘ya göre Almanya ile ikinci raunt 2019 seçimleri ve bugün yaşadığımız gerginliği bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.

Türk-Alman ilişkilerinde 2013 yılından itibaren ortaya çıkan ve gün geçtikçe derinleşen krizin konjektürel değil yapısal bir soruna işaret ettiği artık ayan beyan ortada.

Küresel güç olmayı hedefleyen Türkiye ve İran’ın hedeflerine ulaşmak için hem ekonomik ilişkilerini hem de Orta Doğu sorunları konusunda aralarındaki rekabet ve çatışmayı iş birliğine dönüştürmeleri kaçınılmazdır.

Türkiye’nin Orta Doğu’daki başka bir bölgesel güçle kuracağı ittifak bütün bölgenin geleceğini belirleyebileceği gibi, Orta Doğu’nun dışına da taşıp küresel etkiler doğurabilecek bir girişim olacaktır.

Küresel Güç İlişkileri ve FETÖ İle Mücadelenin Stratejik Önemi

Sadece Türkiye için değil dünya için de bir tehdit olan FETÖ’nün hem iç hem de dış kamuoyuna anlatılması, mücadelenin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.

Devamı
Küresel Güç İlişkileri ve FETÖ İle Mücadelenin Stratejik Önemi
Astana-4 Mutabakatı ve ABD-İsrail Ekseninin Tavrı

Astana-4 Mutabakatı ve ABD-İsrail Ekseninin Tavrı

Trump’ın başkan olmasıyla birlikte ABD’nin Suriye politikasında önceliğin yeniden İsrail eksenine kaydığı görülüyor.

Devamı

Ana akım medya içerisinde yer alan ve uluslararası enformasyon akışını yönlendiren Batı medyasının özellikle 2009 Davos Zirvesi ve sonrasında yoğun bir ilgiyle Türkiye’yi takip etmesi, Türkiye’nin yükselen gücüyle paralel seyretmektedir.

Diasporadaki sosyal ve ekonomik sermayeleri göz önünde bulundurulduğunda örgütün sadece ülke içerisinde pasifize edilmesinin sorunu bütünüyle çözmeyeceği açıktır.

Türkiye’nin özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ’den arınma çabaları ülke içerisinde önemli bir ivme kazanmıştır. Bundan sonraki süreçte FETÖ’nün diasporik bir tehlike olacağı ve Türkiye açısından ulus-aşırı bir tehdit arz edeceği açıktır.

Bugün için Türkiye açısından en öncelikli konu ABD, Rusya ve AB arasında dengeli bir ilişki tutturabilmektir. Bu aktörlerden en az ikisi ile geliştirilebilecek iyi ilişkiler Türkiye’nin istikrarı açısından önemlidir.

2017 bölgesel tehditleri bertaraf etme çabası kadar imkanları kullanma arayışının hızlanacağı bir yıl olacaktır.

El-Bab operasyonu sonrasında sırasıyla Membiç ve Rakka’yı hedefe koyan Türkiye, sınır ötesinde tüm terör örgütleriyle mücadeleden kaçınmayacağı mesajını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Geldiğimiz yer "eksen" tercih etme yeri değil. Ankara, bölgesel bağlamda Washington ve Moskova ile ilişkilerinde "dengeleme" yapabilme potansiyeline ulaştı.

Birbiriyle geçişken olmayan ve sabit bir eksen kavramı, siyasi tüketim malzemesi olarak kullanılıyor. Fakat analizlere konu edilen, klasik manada eksen kavramı bir süredir buharlaşmış durumda.

Gelinen noktada Türkiye; güvenilmez bir müttefik olan ABD ile birlikte hareket edip onun PYD’yi ve dolayısıyla PKK’yı güçlendiren adımlarını seyretmek yerine, bölgede giderek çok daha etkili bir rol oynayan Rusya ile ilişkilerini düzeltip, Suriye sorununun kapsamlı bir şekilde çözümü konusunda gerekli adımları atmayı tercih etmiş görünüyor.

Avrupa'da medya organları ve siyasetçiler tarafından yayılan spekülasyonların ciddiye alınır bir tarafı olmasa da bu iddiaların Avrupa'da hakim olan Türkiye karşıtlığını kaşımak için kullanıldığı görülüyor.

Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor.

Türkiye’nin pozisyonu konusunda yapılması gereken ilk tespit, PKK/PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir devlet ya da otonom yapı kurmasının önlenmesinin Ankara’nın temel önceliğini oluşturduğudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajları son derece olumlu bir karşılık bulduktan sonra bu kez, "Türkiye Batı'dan kopuyor, Doğu'ya kayıyor" tezviratı yapmaya başladılar.