Ambargo Davası Kumpası Neden Çöktü?

Aslı astarı olmayan suçlamalar üzerinden Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak isteyenler açığa düştü.

Devamı
Ambargo Davası Kumpası Neden Çöktü
CHP Medyası

CHP Medyası

Ne zaman Türkiye aleyhine bir kumpas olsa..

Devamı

Türkiye bugün bir istiklal mücadelesi veriyor. Türkiye'ye ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Yani ekonomik krizle tehdit ederek, bağımsız politikaları terk etmeye ve Kuzey Suriye`de bir PKK devletine razı etmeye çalışıyorlar.

Evet doların ateşini düşürmekte zorlanıyoruz. Ancak bu ekonomik bir krizden değil Sarraf davası benzeri argümanlar kullanılarak yapılan uluslararası siyasi müdahalelerden kaynaklanıyor.

Almanya Başbakanı Merkel’in, Amerikan Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği sayısız başarısız görüşmeden sonra yaptığı “Avrupalılar olarak kendi başımızın çaresine bakmalıyız” açıklamasının ve yeni Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un savunma alanında iş birliğinin artırılmasını da kapsayan AB’nin reforme edilmesi yönündeki çağrılarının ardından böyle bir gelişme bekleniyordu.

Bu analizde AB’nin yakın geçmişte yaşadığı değişim süreci ele alınarak bu sürecin Almanya’nın yükselişi ve Birlik’in sürdürülebilirliği gibi konulara etkisi açıklanacaktır.

Faturayı Bunun İçin Mi Ödedik?

Meselenin daha trajik tarafı ise şu: Türkiye bu kadar badire atlatmışken ve geçmişte partilerin kapatılmasının Türkiye’ye çok büyük maliyetleri ortaya çıkmışken, eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer hâlâ parti kapatmalarını savunarak kendisini Fazilet Partisi’nin kapatılması üzerinden savunabiliyor olması.

Devamı
Faturayı Bunun İçin Mi Ödedik
15 Yılın Serencamı

15 Yılın Serencamı

AK Parti’nin kurulduğu dönemde siyasette bir meşruiyet krizi vardı. Merkez sağ ve mevcut sistem iflas etmişti. Yani siyasetin güçlü bir merkezi bulunmamaktaydı. Tekrar eden ve giderek derinleşen ekonomik kriz, geleceğe yönelik toplumsal özgüveni parçalamıştı. Siyasetin krizi ekonomik krizle birleşince, toplum yeni olanı denemek için risk almaya hazırdı. Çünkü zaten kaybedeceğini kaybettiği için daha kötüsü olmazdı.

Devamı

2019 seçimleri bağlamında yürütülen siyasi mühendisliğin en önemli unsurlarından biri de Erdoğan karşıtı siyasi aktörleri bir bir sivriltmek ve her birini bir iktidar alternatifi haline getirmek.

Batılılar Türkiye ile geçmişte kurdukları asimetrik ilişkiyi sürdürmek istiyorlar. Türkiye'nin kendileriyle göz hizasında bir ilişki kurmasına tahammül edemiyorlar.

Kuzey Irak Yönetimi tüm tavsiye, ikaz ve tehditlere rağmen 25 Eylül’de gitti referanduma. Olacaklara dair bir öngörü de vardı. Referandumdan sonra yaşananlar o ihtimaller dâhilinde olan şeyler mi, yoksa sürprizler de var mı?

Vize skandalıyla bir yandan Türkiye kamuoyunda bir baskı oluşturma amacı güttüler. Halkın "artık bu kadarı da fazla" diyeceğini düşündüler.

Hamas, uzlaşı hükümetinin kurulması ile İsrail’in ambargosunu kırmayı, Gazze halkı nezdinde itibarını yeniden kazanmayı ve Tel-Aviv yönetimine bölgesel aktörler üzerinden baskı oluşturmayı amaçlamaktadır.

Katalan milliyetçiliği yeni bir durum değil. On yıllardır ortada ve canlı. Fakat ulus-üstü siyasal örgütlenmeye olan inanç düştüğü için tekrar harekete geçtiler.

Can Acun: "Türkiye, İran ve Irak'ın açıklamalarıyla birleşen yaptırım tehditleri, Iraklı Kürtleri nasıl bir macera içine girdiklerini düşündürmeye başlamış durumda. Irak Kürtleri için rüya bitti, gerçekler başladı."

Bazı kesimlerin Türkiye'nin bu pozisyonunu "Kürt karşıtlığı" üzerinden paketleme çabası olsa da Türkiye'nin endişeleri rasyonel temelli ve reel politik gerçeklere dayanıyor.

1990'lardan bu yana BM reformu konuşulur. Hiçbir adım atılmadı. Şimdi o liberal düzen ortadan kalktı bile. Ama hala BM reformu falan konuşuluyor.

Barzani, bölgenin yaşadığı krizlerden dolayı eleştiri oklarının hedefi olmaya başlamıştı. Bu nedenle Kürtlerin bağımsız devlet kurma iddialarını gerçekleştirerek tarihe geçmeyi hedeflemektedir.

AB’nin, rızaya dayalı demokratik bir birlikten bir ülkenin hegemonik arka bahçesine dönüşmesine yönelik yaşanan gelişmeler doğal olarak diğer ülkelerin tepkisini çekiyor.

Gabriel, Bild gazetesine verdiği röportajda "Erdoğan'ın yönetimi devam ettiği sürece Türkiye'nin asla AB üyesi olamayacağını" söyledi.

25 Eylül yaklaştıkça Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) düzenleyeceği bağımsızlık referandumuna ilişkin tartışmalar ve ilgili pozisyonlar daha da netleşmeye başladı.