Perspektif: Orta Vadeli Program: 2015-2017

Orta Vadeli Programın amaçları nelerdir? OVP'nin (2015-2017) makroekonomik büyüklüklerdeki önerileri nelerdir? Orta Vadeli Program 2023 hedeflerine nasıl bir katkı yapacaktır?

Devamı
Perspektif Orta Vadeli Program 2015-2017
Türkiye'nin Kaybetmeye Tahammülü Yok

Türkiye'nin Kaybetmeye Tahammülü Yok

Kürt meselesi için başlatılan Çözüm Süreci'nin de desteğiyle Türkiye, 2023 ekonomik hedeflerine ilerleyen, yapısal sorunlarını çözmek için çabalayan, küresel enerji merkezi haline gelmeye çalışan bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor.

Devamı

2014 yılı Temmuz ayı için yüzde 9,8 olarak açıklanan işsizlik oranının, 2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da yüzde 9,1'e çekilmesi hedefleniyor.

Irak'ta yaşanan kaosa rağmen, Irak'a yapılan ihracat devam ediyorsa, bu bile, bölgesel politikalarla il bazlı ihracatın desteklenmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

G20 Dönem Başkanlığı, sadece Türkiye'nin geldiği noktayı göstermesi açısından değil, aynı zamanda Türkiye'nin hedeflediği yeri göstermesi bakımından da önemli.

Avustralya'nın Brisbane şehrinin ev sahipliğinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi, yayınlanan ortak bir bildiriyle sonuçlandı. Her yıl ayrı bir ülkede gerçekleştirilen bu zirvenin, Türkiye için farklı bir anlamı var.

Türkiye bir Kez Daha Eksenini Genişletiyor

Başbakan Davutoğlu Irak'ta temaslarını sürdürürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Afrika ve Kuzey Afrika ziyaretini gerçekleştirdi.

Devamı
Türkiye bir Kez Daha Eksenini Genişletiyor
Neden Şimdi

Neden Şimdi?

Türkiye'nin siyasi geçmişinde istikrar ve huzurla gelen yükseliş dönemleri, ne yazık ki her daim kesintiye uğratılmaya çalışılmıştır. Ülke ne zaman pozitif bir ivme yakalayarak bölgesinde güçlü bir konuma gelse iç ve dış olaylarla bu süreç sabote edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden, ülkede gerilim oluşturma adına uğraşanların neden bu zamanı seçtiklerinin cevabı da çok açıktır. Bu ülkede ne yazık ki gelişimi ve ilerlemeyi durdurmaya ayarlı bir zamanlama mekanizmasını yönetenler var. Tıpkı 1980'li yıllarda ülkede başlayan ekonomik değişimi engellemek isteyenlerin, bu ülkeye 1990'lı yılların karanlık zamanlarını yaşattığı gibi. Bu şekilde, siyasi ve sosyal çatışmalar kullanılarak, başta ekonomi olmak üzere ülkenin tüm alanlarında istikrarsızlığın ve kaosun gölgesini hâkim kılmışlardır. Öyle ki, 1990'lı yılları herkes karanlık ve kriz yılları olarak hatırlamaktadır.

Devamı

AB ülkeleri resesyondan kurtulmak, ekonomik canlılığı artırmak ve büyüyebilmek için çözümler ararken, Türkiye büyüme oranını yeterli görmeyerek gelişimini ve ilerlemesini sürdürmek için tedbirler almaktadır.

Avrupa'nın göçmen politikasının mevcut ekonomik krizle beraber iflas ettiğini belirten Hİlal Barın, politikaların entegrasyon yerine asimilasyona dönüştüğüne ve bir yönetim aygıtı olarak İslamafobi'nin kullanıldığına dikkat çekti.

Baskı ortamının dindarlığı kolaydı. Şimdi iktidar ve imtihan, fakirlik ve zenginlik iç içe... İslami hareket kendi İslami iddialarıyla ve pratiğiyle hesaplaşacak.

Cari açığı azaltma adına yapılacak tercih üretimi kısma veya talebi azaltma değil, cari açığı besleyen faktörlerin ortada kaldırılması olmak zorundadır.

17 Aralık, ülkenin ekonomik ve politik dinamiklerinin belirli grupların etkisiyle değişmeyeceğini göstermesi bakımından bir milattır.

Son yıllarda, Gezi ve 17-25 Aralık sürecinde ekonomide yaşatılan şoklarla ülke risk priminin ve buna bağlı olarak, faizin daha da yüksek seviyelere çıkmasına neden oldular.

PEGİDA Almanya'da aşırı sağ söylemin ırkçılığına bir kılıf bulmuş ve bunun üzerinden kitlelere ulaşıyor.

2014 yılında, 2023 ekonomisinin yapı taşları yerleştirilirken, ekonomideki eski ve hâkim paradigma da değişmiştir.

Avrupa'nın "bir arada yaşama ideali ve evrensel değerleri" kendi içinde ciddi bir meydan okuma ile yüz yüze. Müslümanları ötekileştiren bu İslam karşıtı dalga Avrupa'yı yeniden tanımlamaya çalışıyor.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Mehmet Uğur Ekinci, Yunanistan erken seçimlerini, Sol görüşlü SYRIZA Partisi'ne olan halk desteğini ve ülkenin Avrupa Birliği ile ilişkilerini değerlendirdi.

Sosyal yardımların verilmesi, dağıtılması gerekliliği ve hak olduğu anlayışının, sosyal yardımları en sert biçimde eleştirenlerin bile kabul ettiği bir noktaya geldik.

Hızlı sosyo-ekonomik kalkınma ve yapısal dönüşüm hedeflerine kilitlenen yeni Türkiye'nin güçlü, yerli, sivil, küresel anlamda rekabetçi ve siyasi oportunizm yapmayan bir burjuvaziye şiddetle ihtiyacı olduğu ortada.