Perspektif: Orta Vadeli Program: 2015-2017

Orta Vadeli Programın amaçları nelerdir? OVP'nin (2015-2017) makroekonomik büyüklüklerdeki önerileri nelerdir? Orta Vadeli Program 2023 hedeflerine nasıl bir katkı yapacaktır?

Devamı
Perspektif Orta Vadeli Program 2015-2017
OVP Hedefi ve Yapısal Reformlar

OVP Hedefi ve Yapısal Reformlar

Erdal Tanas Karagöl, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından açıklanan 2015-2017 Orta Vadeli Program'ı değerlendirdi.

Devamı

Birbiri ardına gelen olumsuz Avrupa verileri, sabah sabah Fransa'nın enflasyonda 5 yılın dibine vurmasıyla başladı. Sevimsiz haberler, çok geçmeden ülkenin hem sağından hem solundan geldi. Önce İspanya, 'deflasyona devam' mesajı gönderdi. Ardından İtalya geri kalmayıp 'ben de' dedi.

SETA Araştırmacısı Hatice Karahan, işsizlikle mücadelede yapısal reformların ve büyüme hızının belirli bir seviyede sürdürülebilir olmasının önem taşıdığını vurguladı.

2014 yılı Temmuz ayı için yüzde 9,8 olarak açıklanan işsizlik oranının, 2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da yüzde 9,1'e çekilmesi hedefleniyor.

Dünya piyasalarının 'Black Gold' olarak tabir ettiği petrol, son günlerde ulusal ve uluslararası ekonomi haberlerinin baş tacı olmuş durumda. Malumunuz, petrol fiyatları Haziran ayındaki tepe noktasından sonraki süzülüşünü sert bir inişe çevirdi.

Kayıp-Kaçak ve Sosyal Tarife

19 çeyrektir sürekli büyüyen Türkiye ekonomisinde, büyümenin devam etmesi için enerji konusunda önemli adımlar atılıyor.

Devamı
Kayıp-Kaçak ve Sosyal Tarife
Çelik Gibi Sektörlere İhtiyacımız Var

Çelik Gibi Sektörlere İhtiyacımız Var

Enerji, cari açığımızın baş müsebbibi ancak demir-çelik de, daha küçük bir paya sahip olmakla birlikte, sıralamada onu yakından takip ediyor.

Devamı

2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı ve Orta Vadeli Mali Program'da da açıklandığı gibi, 2015'de yüzde 1,1 olarak hedeflenen bütçe dengesi/GSYH oranının, 2017'de yüzde 0,3 olacağı öngörülmektedir.

Irak'ta yaşanan kaosa rağmen, Irak'a yapılan ihracat devam ediyorsa, bu bile, bölgesel politikalarla il bazlı ihracatın desteklenmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

Ç3 ve özellikle Ekim verileri, tüm olumsuzluklara rağmen, ihracatçımızın sınırları zorladığını ve yeni fırsatları kovalayacağını gösteriyor.

Fark yaratmak için Türkiye'nin, adımlar atmak şöyle dursun, hızla koşması gerekecek. Zira 'iş'i ne kadar kolaylaştırırsak, işimiz o kadar kolaylaşacak.

Yapısal reformlar, Türkiye'de son 12 yılda elde edilen kazanımların devamı için, hedeflenen makro ekonomik hedeflere ulaşmak için gerekli bir değişimi de ifade etmektedir.

G20 Dönem Başkanlığı, sadece Türkiye'nin geldiği noktayı göstermesi açısından değil, aynı zamanda Türkiye'nin hedeflediği yeri göstermesi bakımından da önemli.

Avustralya'nın Brisbane şehrinin ev sahipliğinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi, yayınlanan ortak bir bildiriyle sonuçlandı. Her yıl ayrı bir ülkede gerçekleştirilen bu zirvenin, Türkiye için farklı bir anlamı var.

Her türlü otoriterliğin adresi olan tek parti geçmişine dayanan ve geçmişin bu ağır yüküyle hesaplaşmayan bir partinin özellikle bilim ve teknoloji alanında herhangi bir gelecek vizyonu ortaya koyması zor görünüyor.

Umuyoruz ki; önümüzdeki sene bu zamanlar Antalya'dan çıkacak sonuç bildirgesini okurken, yarattığımız farkla gururlanıyor oluruz.

Sadık Ünay, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında insani kalkınma odaklı hareket etmesi gerektiğini belirtti.

Hatice Karahan, Euro bölgesinden gelen sonuçların beklenenden iyi olduğuna dikkat çekti.

Türkiye'nin siyasi geçmişinde istikrar ve huzurla gelen yükseliş dönemleri, ne yazık ki her daim kesintiye uğratılmaya çalışılmıştır. Ülke ne zaman pozitif bir ivme yakalayarak bölgesinde güçlü bir konuma gelse iç ve dış olaylarla bu süreç sabote edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden, ülkede gerilim oluşturma adına uğraşanların neden bu zamanı seçtiklerinin cevabı da çok açıktır. Bu ülkede ne yazık ki gelişimi ve ilerlemeyi durdurmaya ayarlı bir zamanlama mekanizmasını yönetenler var. Tıpkı 1980'li yıllarda ülkede başlayan ekonomik değişimi engellemek isteyenlerin, bu ülkeye 1990'lı yılların karanlık zamanlarını yaşattığı gibi. Bu şekilde, siyasi ve sosyal çatışmalar kullanılarak, başta ekonomi olmak üzere ülkenin tüm alanlarında istikrarsızlığın ve kaosun gölgesini hâkim kılmışlardır. Öyle ki, 1990'lı yılları herkes karanlık ve kriz yılları olarak hatırlamaktadır.