Türkiye Anlaşsın Korosu

“Türkiye Anlaşsın” Korosu

Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilim şimdilik soğuma evresine geçmiş gözüküyor. Yunanistan arkası boş tehditlerin Türkiye'nin kararlılığı karşısında bir işe yaramadığını anlayınca müzakere masasına geliyor. Yakında İstanbul'da diplomatik görüşmeler başlayacak. Şimdiden görüşmelerden çok umutlu olmamak lazım. Yunanistan'ın tutumu makul değil. Adalardan, kıta sahanlığına; münhasır ekonomik bölgeden Kıbrıs'a kadar çok fazla sorun alanı var. Yıllara uzanan geçmişi olan bu sorunların bir çırpıda çözülmesini beklemek fazlaca iyimser olur. Öte taraftan diplomasi masası bir kazaya uğramazsa kuruluyor ve bu da önemli bir gelişme.

Devamı

Türkiye'nin önümüzdeki dönemde de sahadaki pozisyonunu güçlendirirken tutarlı politikalarla diplomatik manevralarını farklı ülkeler nezdinde yürüttüğünü göreceğiz.

Müzakereler çoğunlukla zaman kazanmak ve alternatif yolları tüketmek için yapılır..

AB ülkelerinin büyük bir kısmı Hollande'ın 'Avrupa'ya yönelik en büyük tehdit Türkiye' iddiasına katılmıyor. Macron'un AB'yi Türkiye'ye karşı konumlandırma arayışı da sonuçsuz kaldı. Doğu Akdeniz'deki 'yüksek gerilim' yerini müzakere ve diyaloga bıraktı.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Doğu Akdeniz’deki son gelişmeleri değerlendirdi.

SETA'dan 'Türk Yunan Anlaşmazlıkları Neden ve Nasıl Çözülmeli' Paneli

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), "Türk Yunan Anlaşmazlıkları Neden ve Nasıl Çözülmeli" konulu web panel gerçekleştirdi.

Devamı
SETA'dan 'Türk Yunan Anlaşmazlıkları Neden ve Nasıl Çözülmeli' Paneli
Yunanistan Sevilla Haritası ndan Vazgeçti mi

Yunanistan, Sevilla Haritası’ndan Vazgeçti mi?

Türkiye’nin Libya angajmanı dâhil olmak üzere Doğu Akdeniz’deki adımlarını küçümseyerek izleyen ve gerçekçi bulmayan kesimler utanıyorlar mı acaba? 'Ne işimiz var Libya’da' diyenler şimdi ne düşünüyorlar?

Devamı

Gelecek hafta yapılacak AB zirvesinde önemli gündem konularından biri Doğu Akdeniz ve Türkiye olacak. 24-25 Eylül’de Brüksel’de yapılacak devlet ve hükûmet başkanları zirvesi öncesinde 21 Eylül’de aynı şehirde AB Dışişleri Bakanları Konseyi toplanacak. Bu toplantılardan, Doğu Akdeniz politikası nedeniyle Türkiye’ye ağır yaptırım kararları çıkması için çalışan çevrelerin kulis faaliyetleri sürüyor.

Bu analiz Türk-Rus enerji ilişkilerine ve özellikle iki ülkenin birlikte üstlendiği en önemli projelerden biri olan TürkAkım’a yönelik ABD'deki farklı aktörlerin duruşuna odaklanmaktadır.

AB’nin Suriye krizi, mülteciler, terör örgütleri ile ilişkileri konuları, son aylarda ise Doğu Akdeniz konusunda takındığı tavır, hakkaniyet, adil paylaşım, demokrasi gibi ilkelerin zaman açısından konjonktürel, mekân açısından da Avrupa ile sınırlı.

Doğu Akdeniz’deki Türkiye faaliyetlerinden rahatsız olan Macron’un provokatif hamleleri bir bir elinde patlıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç, Fransa'nın Türkiye karşıtı tutumuna ilişkin, "Fransa'nın Orta Doğu politikası da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail çizgisinde ilerliyor. Türkiye'yi hedef alan, Türkiye düşmanlığında sınır tanımayan bu cephenin de bir tarafında yine Fransa'yı görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Doğu Akdeniz'deki gerginliğin öncekilerden en önemli farkı, daha önce genellikle gerilimin düşürülmesi rolünü üstlenen üçüncü tarafların Yunanistan lehine harekete geçmeleri ve konuyu Türkiye üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma istekleridir.

Doğu Akdeniz'de kıyısı olmayan Fransa, bu denizdeki en uzun kıyıya sahip ülke olan Türkiye karşısında "AB'nin jandarması" rolüne soyunuyor. Silah satma amacıyla Yunanistan'ı kendi "kifayetsiz muhteris" kıvamındaki hamlelerine alet ediyor.

Tablo Macron'un Ortadoğu'dan Avrupa'ya, Afrika'dan NATO'ya kadar birçok alanda sonuçsuz çırpınışlara savrulduğunu gösteriyor. Bunun en tehlikeli boyutu bu bölgelerde oluşturacağı istikrarsızlıktır. Tam da bu yüzden Almanya, İspanya ve İtalya Doğu Akdeniz'de Yunanistan-Fransız ekseninin dengelenmesine yönelik bir tavır içinde. NATO'nun Türkiye ile Yunanistan arasında olası bir çatışmayı engellemek için devreye girmesi ve ABD Afrika Komutanlığının Tunus'ta gerçekleştirdiği askeri faaliyetler de Fransa'nın NATO'yu istikrarsızlaştırıcı hamlelerinden bağımsız okunamaz.

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand Le Figaro gazetesine 1998'de verdiği mülakatta 'O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil' ifadesini kullanması Fransa'nın milli çıkarlarının ne kadar barbar ve insanlık dışı zemine sahip olduğunun tezahürüdür.

Türkiye düşmanları kervanına Macron da eklendi.

Avrupa’da şekillenen ve giderek genişleyen bu düşmanca tavır karşısında Türkiye’nin diplomatik, ekonomik ve askerî araçların hepsinin devrede olduğu hassas bir politika izlemesi gerekiyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin Avrupa politikasında hesaba katmasını önemli gördüğümüz hususlara değinelim...

Türk halkını ayırarak Erdoğan'a saldırmaları hiçbir şeyi örtmüyor. Zira Erdoğan, iç ve dış saldırılara karşı koyan ve 15 Temmuz direnişini sergileyen bir lider. Bu iki varoluşsal meseleyi birleştirenlere karşı duran güçlü bir devlet adamı.

Fransız Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye karşısında açıktan hummalı bir faaliyet yürütüyor. Rahatsızlığının temel sebebi, Türkiye'nin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz hamleleriyle buralardaki Fransız etkisini azaltması.