Bir ‘Exit’ Krizi

May hükümetinin, parlamentodaki tarihi hezimetin ardından AB ile yeni bir müzakere sürecini tercih etmesi halinde kısa süre içerisinde yeni bir ayrılık planı hazırlaması ve meclise sunması gerekiyor.

Devamı
Bir Exit Krizi
Analiz On yılın Muhasebesi Başarıları ve Hayal Kırıklarıyla G20

Analiz: On yılın Muhasebesi | Başarıları ve Hayal Kırıklarıyla G20

Analiz Arjantin dönem başkanlığında gerçekleşen G20 zirvesinin 2018 ajandasını, sorunları çözmede ne derece başarılı olduğunu ve G20 ile ilgili yaşanan hayal kırıklıklarını ele almaktadır.

Devamı

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, ABD’nin yaptırım politikası hakkında değerlendirmede bulundu.

Son iki üç yılın tortuları aşılabilirse Ankara-Berlin arasında yeni bir "stratejik ortaklık" şekillenebilir. Bunun temel sebebi aslında ABD Başkanı Trump ve Erdoğan'ın peş peşe yaptığı BM Genel Kurul konuşmalarında bulunabilir. Sundukları "uluslararası sistemin geleceği" vizyonlarındaki farktan anlaşılabilir.

Eleştirileri birçok ülke şimdilik görmezden gelse de, ileriye dönük bu tip benzer eleştirilerin yükseleceğini düşünüyor Erdoğan. Ve en nihayetinde kısa dönemde olmasa bile, uzun dönemde BM’nin sorunlarının bir reform gündemine dönüşeceğini öngörüyor...

Trump, uluslararası siyasal sistemi "America first" anlayışıyla yalnızca ABD'nin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Halbuki Türkiye, bütün ülkelerin çıkarlarının gözetildiği bir uluslararası sistem kurulması çağrısında bulunuyor.

Trump Etkisi ve ABD Dışı Dünyanın Tavrı

Trump'ın ekonomik bencillik politikası sadece ABD'yi nobran ve yalnız bir süper güç konumuna düşürmüyor. Aynı zamanda dünyanın önde gelen ekonomilerini bir araya gelerek dayanışma içine girmeye itiyor.

Devamı
Trump Etkisi ve ABD Dışı Dünyanın Tavrı
Trump Döneminde ABD Yalnızlaşıyor

Trump Döneminde ABD Yalnızlaşıyor

Görevinin ikinci yılında olan ABD Başkanı Donald Trump, uyguladığı dış politika ve ticaret yaklaşımlarıyla ülkesini uluslararası arenada giderek yalnızlaştırıyor.

Devamı

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Nurullah Gür ABD’nin Türkiye’ye karşı aldığı kararlar hakkında değerlendirmede bulundu.

Amerika iki dönemdir uluslararası sistemde istikrarı korumak gibi bir siyasetle ilgilenmiyor. Kendisinin merkezinde bulunduğu uluslararası düzeni korumak bir kenara onun yıkılması için uğraşıyor bile denebilir.

Bütün devletler, uluslararası sistemin gerek ekonomik gerekse askerî açıdan en güçlü ülkesinin kullandığı tehdit dili, imzaladığı anlaşmaları yok sayması ve yaptırım uygulayarak bütün ülkeleri dize getirmeyi hedefleyen politikası karşısında kendi güvenliklerini ve ekonomik çıkarlarını risk altında görüyorlar.

Çin Halk Cumhuriyeti'nin WTO üyesi olması, GATT hikâyesini de işin içine katarsak 15 seneyi aşan bir süre aldı. Onca çaba sonrasında ise Çin, mutlu yıllar yaşadı.

Onlar, Batılı devletlerin liderlerinin Türkiye'ye ayar verdiği günleri özlüyorlar. Bunun için yanıp tutuşuyorlar.

ABD'nin içe dönük ve korumacılığı ön plana çıkarması karşısında küresel ekonomi ve dünya ticareti nasıl etkilenir?

Meksika'nın huzuru, süregelen yolsuzluk ve uyuşturucu gibi acı dertlerin yanı sıra, komşudan da gelen saldırının etkileriyle katmerlenen bir ekonomik bozulmayla enikonu kaçmış durumda.

TPP anlaşmasının, hesapta ABD'nin yanına hiç de fena olmayan ekonomik karlar bırakacağı projekte edilirken, konunun aslen daha yüce amaçları olduğu da malum.

Kur savaşı ile ticaret rekabetinde kendilerine daha avantajlı bir pozisyon sağlamayı hedefleyen ülkeler, bu yolla ulusal paralarının değerini düşürerek ihracatlarını artırmaya çalışıyor. Bu politika “rekabetçi devalüasyon” olarak adlandırılıyor.

Hangcou Zirvesi küresel siyasi ve ekonomik meselelerin tartışılması adına önemli bir süreç oldu. Alınan kararların uygulanabilirliği ise bağlayıcılığı olmaması sebebiyle zamanla ortaya çıkacaktır.

2015 dünya mal ticaretine fiyat ve kur etkilerine bir ayar çekip topluca bakacak olursak, ticaret hacminin 2014 senesindeki gelişim hızını taklit ettiğini görüyoruz.

Çin borsasında yaşanan çalkantının nedenleri neler? Çin Merkez Bankasının devalüasyon manevrasının hedefi ne? Yaşanan gelişmelerin küresel ekonomiye yansımaları nasıl olur?

1947’de, II. Dünya Savaşı’nı müteakiben 23 ülkenin başlattığı uluslararası ticaret görüşmeleri bugünkü Dünya Ticaret Örgütü’nü (DTÖ) vücuda getirdi. Yarım yüzyıldır devam eden görüşmeler Kuzeyin, Güneyin nerdeyse bütün gümrük duvarlarını yıkma süreci olarak geçti. Yaygın ekonomi-politik düşünce bu döneme ticaret liberalizasyonu da demektedir. 9-14 Kasım 2001’de Doha’da yapılan DTÖ VI. Bakanlar Konferansı sonrasında Güneyin bu makus talihini kırmaya yönelik ilk söylemsel adımlar atıldı.Özellikle Gelişmiş Ülkelerin (GÜ) tarım sektörüne verdikleri ihracat sübvansiyonları ve iç desteklerini azaltmaya yönelik ilk girişimler başlatılmış oldu. Haziran ayında Cenevre’de yapılan DTÖ mini-bakanlar toplantısında,  son 5 senedir yaşanan tıkanmanın bir benzeri vuku buldu.