Demokrat Parti Kongresi’nin ilk günündeki konuşmaların sıralaması ve içeriğine bakıldığında partinin eski jenerasyonunun ‘meşaleyi yeni nesle teslim etmesi’ ve Trump’a karşı birlik temalarının öne çıktığını görüyoruz.
Devamı
Kamala Harris’in geçen hafta Detroit’teki bir mitingde Filistin protestolarına verdiği karşılık Demokrat Parti’nin tamamını arkasına alma konusunda yaşadığı zorluğu gösterdi. Mitingdeki konuşması öncesinde İsrail’e silah akışının insan hakları şartına bağlanarak durdurulmasını isteyen protestocularla görüşen Harris, bu grubun konuşmasını bölmesine sinirli biçimde karşılık vermişti. ‘Bakın Trump’ın kazanmasını istiyorsanız onu söyleyin, aksi takdirde şu an ben konuşuyorum’ ifadelerini kullanan Harris bu tavrına gelen tepkiler üzerine daha sonraki bir mitingde ‘farklı seslere saygı duyduğunu’ söyleyerek gönül almaya çalıştı. Filistin meselesinde Biden’dan farklı olduğunu göstermeye çalışan Harris’in parti kongresinde yapacağı şova bu muhalif Demokrat seçmenin protestoları gölge düşürebilir.
Devamı
SETA Washington D.C. Koordinatörü Kadir Üstün, A Haber ekranlarında yayınlanan Satır Arası programında, Ortadoğu’da son günlerde yaşanan gelişmelerin ABD’deki seçim gündemine yansımaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Amerikan siyasetinde başkanlık seçimlerine üç aydan az bir süre kala çok hareketli ve canlı bir kampanya dönemi yaşıyoruz. Özellikle Kamala Harris’in Başkan adayı olacağının kesinleşmesi, Demokratlar arasında güçlü bir heyecan yaratmış durumda.
Kamala Harris, Biden’ın kendisini işaret etmesi sonrasında hızlı biçimde Demokratların desteğini arkasına alarak hızlı biçimde kampanya yapmaya başladı. 48 saat içinde partinin ağır toplarının desteğini alan ve 200 milyon doların üzerinde rekor bağış toplayan Harris, bir anda arkasına aldığı rüzgarla tam bir kampanya moduna girdi.
Trump ya da Harris'in seçilmesi durumunda Amerikan iç siyaseti ve küresel sistemin geleceği açısından iyimser ve kötümser yeni senaryolar ortaya konacak. Başkan adayları kendi yapacaklarını anlatacaklar. Ancak, dört yıl sonra geriye bakılınca, Biden döneminde olduğu gibi, bugün öngörülenlerden farklı bir tablo ile karşılaşma ihtimalimiz çok yüksek.
Biden’ın çekilmesi sonrasındaki 48 saat içinde partinin desteğini hızlıca toparlamayı başaran Harris’in adaylığı, Demokratların Trump’a karşı mobilizasyonunu sağlayacak görünüyor. Trump’ın kendi tabanını sert siyasi saldırılar ve rakibine karşı aşağılayıcı ifadeler üzerinden motive etme yeteneği karşısında Harris’in bir yandan toparlayıcı bir dil kullanması bir yandan da Trump’ın saldırılarını yanına bırakmayan bir üslup kullanması gerekecek.
Devamı
SETA Washington Koordinatörü Kadir Üstün, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Birinci Sayfa programında, Joe Biden’ın ABD başkanlık seçimleri için adaylıktan çekilmesi ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in adaylık ihtimali üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Her iki lider de "Amerika'da siyasette şiddete yer olmadığını" vurguladılar. Ama tarih böyle söylemiyor. Şiddet, Amerikan siyasi hayatında ve günlük toplumsal yaşamında hep var.
Eski Başkan Trump’a karşı başarısız suikast girişiminin başkanlık yarışının dinamiklerini değiştirdiği ve Cumhuriyetçilerin adayına kritik bir avantaj sağladığı açık. Demokratların Biden’a yarıştan çekilme baskısını artırmaya başladığı bir dönemeçte gerçekleşen tarihi olay, Trump’ı gerçek bir mağdur haline getirdi.
ABD eski Başkanı ve 5 Kasım 2024’te düzenlenecek seçimlerde Cumhuriyetçi Parti Başkan adayı Donald Trump, Cumartesi günü Pensilvanya eyaletinde düzenlediği mitingte suikasta uğradı. Bir kişinin öldüğü saldırıda Trump deyim yerindeyse -kıl payı kurtularak- hafif yaralandı ve bölgeden uzaklaştırıldı.
2024 yılı birçok Batılı ülke için seçim yılıdır. Şu ana kadar bazı etkili Batılı devletlerde seçim yapılırken, bazılarında ise bu yılın ikinci yarısında seçimler yapılacak. Bir zamanların liberal Batılı ülkelerinin aşırı milliyetçilik, faşizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı konusunda rekabet ettiğini görmek gerçekten üzücü ve talihsiz bir durumdur.
Sırtını İsrail lobisi ve dolayısıyla ABD’ye dayaması Abu Dabi yönetimini Libya’dan Somali ve Yemen’e, Mısır’dan Suriye ve Katar’a uzanan coğrafyada önemli bir aktör hâline getiriyor.