ABD ve diğer Batılı ülkelerin yaptırımları uygulamakta ısrar etmesi, korona öncesinde olduğu gibi, korona döneminde ve sonrasında da dünya politikasında esas olanın güç ve çıkar olduğunu gösteriyor.
Devamı
2019 Aralık-2020 Mart arasında Çin’in koronavirüsle (Covid-19) mücadelesi, alınan önlemler, ihmaller ve salgının uluslararası sisteme yansımaları oldukça çok tartışıldı. Yaklaşık üç ay süren ağır karantina uygulamaları ve tedbirlerle birlikte Çin 2020’nin Mart ortasından itibaren virüse karşı bir şekilde zaferini ilan etti.
Devamı
Liberal uluslararası düzenin dağıldığına ya da yeni bir uluslararası düzenin şekillendiğine dair alternatif değişim iddialarını anlamak için, kurumsal siyaset ve güç siyaseti üzerinden uluslararası düzenin nasıl şekillerde anlaşıldığına bakılmalı.
Koronavirüs krizi sonrası muhtemel dönüşüm ve senaryolar göz önünde bulundurulduğunda, dünya siyaseti açısında son derece sancılı bir döneme girildiği söylemek gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.
Rakamlara bakıldığında Çin'in istikrarlı büyümesinin sürdüğünü ve Afrika başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde daha fazla etkin olmaya başladığını söylemek mümkün. Ancak aynı rakamlar bize ABD ile Çin arasındaki askeri ve ekonomik gücün hala korunduğunu da söylüyor.
Bu kavga sadece Trump'ın atraksiyonu değil. Çok katmanlı bir kapışma var ortada. Her geçen gün ABD medyası ve düşünce kuruluşları Çin'in virüs politikasını ve propagandasını anlatan yorumlara yer veriyor. Pandemi ve sonrasındaki ekonomik krizin olası stratejik sonuçlarına odaklanıyor. Pekin'in "küresel liderliğe yürüyüşünün" alarm zillerini çalıyor. Bahsettiğim kaygının sadece Cumhuriyetçilere özgü olmadığı açık.
Gerçekten Çin bu virüsü belli bir müddet gizledi mi? Veya Trump'ın dediği gibi Dünya Sağlık Örgütü Çin'i korumak adına virüs hakkında yanıltıcı bilgilendirme yaptı mı? Bunların zaman içinde aydınlanabileceğini düşünebiliriz.
Devamı
SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt, uluslararası sistemin KOVİD-19 karşısında yaşadığı kriz üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Koronavirüs salgınının uzun süreli bir pandemi olacağı beklentisi giderek yerleşse de 'pandemi sonrasına hazırlık' gündemi de güçleniyor.
Kovid-19 krizi küresel ekonomik yapıyı farklı kanallardan etkileyebilir. Bu şok dalgasının ülkeler üzerindeki etkisi farklı derecelerde hissedilecek.
Yerlilik ve millilik bağımsız bir siyasetin ayrılmaz parçası olduğu gibi sağlığımızın bile önemli bir garantisidir. Her şeyi yerli malı yapamazsınız. Ancak kriz anlarında yerli kaynaklara hızlıca dönüş yapabileceğiniz kadar yatırımınızı potansiyel olarak tutmak zorundasınız.
Koronavirüs (COVID-19) salgını bütün dünyayı eve hapsederken ABD'nin böyle tarihi bir meydan okuma karşısındaki performansı hem Amerikan halkını hayal kırıklığına uğrattı hem de dünyayı şaşırttı. ABD'nin küresel problemlerde geri durmasına hala alışamayan ve bir şekilde uluslararası liderlik yapmasını bekleyen kitleler şaşkınlık içinde denilebilir. Mevcut acziyet tablosunun oluşmasında hem Amerikan kapitalizminin yapısal problemleri hem de 2000'lerden beri giderek küresel liderlik rolünden uzaklaşmasının etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Uluslararası iş birliğinin –salgının özellikle Şubat ve Mart aylarındaki seyri dikkate alındığında– iç açıcı seviyede olduğunu söylemek pek mümkün görünmüyor.
NATO yeni bir stratejik yaklaşım ve harekat tarzı belirlemek durumundadır. Aksi takdirde mevcut dağınık yapısı ve inisiyatif almaktan kaçınan tavrı ile Çin ve Rusya karşısında zor durumda kalacaktır.
İttifakların sorgulanmasından devletin ve dijitalleşmenin güçlenmesine kadar birçok alanda radikal dönüşümler olmasını öngörüyoruz. Ancak pandemi ile mücadele devam ettikçe aslında daha çok şeyin de değişmeyeceğini idrak ediyoruz.
Bugün için her ülke kendi derdine düşmüş durumda. Küresel bir liderlik yok. Uluslararası kurumlar kendi geleceklerinin ne olacağı ile meşguller. AB şimdiden çatırdıyor. Birlik ülkeleri arasında beklenen dayanışmanın gösterilememesi, Güney Avrupa ülkelerini çileden çıkardı. Şimdi İspanyol ve İtalyanlar, İngilizlerin AB’yi terk etmekle iyi bir iş başardığını düşünüyorlar.
Çin, artık sadece söylem düzeyinde kalmayan ve Batı merkezli sisteme meydan okuyan bir alternatif olarak adımlar atıyor ve özellikle ABD tarafından yoğun eleştirilere maruz kalıyor.
Koronavirüs krizinin hala başındayız. Dünyada 700 bini aşan vaka sayısı birkaç güne milyona varacak. Salgın henüz zirve noktasına gelmedi.
ABD bu defa küresel liderlik rolünü oynamaktan çok uzakta. AB ülkeleri kendi aralarında sağlık malzemelerini bile paylaşamıyor. Çin, PR görünümlü yardımlardan öteye geçemiyor. G20 bekleneni vermese de acil sağlık malzemelerinin paylaşımı, aşının bulunması ve küresel resesyonun çok yönlü tesirleriyle mücadele için küresel bir iş birliğine ihtiyaç ortada. Bu ihtiyaç giderek de azalmayacak aksine artacak.
Kurumsallaşmış birlik olan AB'den beklenen şey, entegre bir mücadele ve ciddi bir yardımlaşma ile bir süreç yönetimi sergilenmesiydi. Ancak bunun aksine her bir ülke kendi başına kaldı. Bu durum merkezi hükümetlerin yeniden merkeze döneceği bir döneme işaret ediyor.
ABD ve Çin arasında birçok alanda devam eden büyük güç rekabetinin şekillenmesinde Koronavirüsün etkili olabileceği ve bu rekabetin yeni bir faza taşınabileceği ihtimal dahilinde.