Batı dışı dünyada tepkiler büyürken ABD Başkanı Biden'ın Tel Aviv'e koşulsuz desteği İsrail-Filistin çatışmasını ne yazık ki daha büyük yıkımlara yol açacak yöne götürüyor.
Devamı
Eski Başkan Trump’ın Ortadoğu politikası son derece İsrail yanlısı bir çizgideydi. Evanjelist tabanını memnun etmek adına Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump, İbrahim Mutabakatları’yla İsrail’in Filistin meselesini çözmeden de bölgede normalleşmeye gidebileceği tezini öne sürmüştü. Filistin için ekonomik yatırımlar da vadeden ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak lanse ettiği plan büyük ölçüde İsrail’in öncelikleri üzerine kurulmuştu.
Devamı
İsrail - Filistin çatışması sırasında sosyal medya, dezenformasyonun hızla yayıldığı bir platform haline geldi. Öyle ki, ABD Başkanı Biden’ın açıklamaları bile sonrasında teyit edilemedi. Uzmanlar, resmi teyit hizmetleriyle bu haberlerin doğrusunun paylaşıldığını ancak çatışmanın ilk günlerinde yalan haberlere inanmanın kolay olduğunu belirtiyor.
İsrail, her ne kadar geleneksel tehditlerin güç ve kapasitesinin azaldığını düşünse de 7 Ekim’de Hamas’ın hava, deniz ve karadan profesyonelce hazırlanan saldırısıyla İsrail açısından bu tehditlerin geçerliliğini koruduğu ortaya çıkmıştır. Söz konusu tehdit unsurlarına bakıldığında yerel düzeyde Hamas’ın ve bölgesel düzeyde İran’ın İsrail için varoluşsal bir tehdit oluşturduğu görülmektedir. Bununla birlikte İsrail açısından terör tehditlerinin varlığı her zaman güvenlik riski oluştursa da Afrika’da son dönemde yaşanan darbe süreçlerinin istikrarsızlıklar oluşturması, El-Kaide ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin güçlenmesi ile fraksiyonlarının varlığı dolaylı olarak İsrail açısından yeni güvenlik tehditlerini ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda İsrail’in Afrika’daki güvenlik politikası özellikle terör tehditleri ve radikalleşmenin etkisini genişletmesine karşı etkili önlemler üzerine odaklanmaktadır.
7 Ekim günü Kassam Tugayları'nın gerçekleştirdiği kapsamlı saldırıyla İsrail-Filistin çatışması uzun yıllar sonra yeniden gündemin ilk maddesi. Büyük bir şoka uğrayan İsrail, Gazze'yi "tam ablukaya" alarak ağır bombardıman altında tutuyor. Başbakan Netanyahu, "Gazze saldırılarına vereceğimiz karşılık Ortadoğu'yu değiştirecek" derken Savunma Bakanı Gallant, İsrail'in karşı saldırılarının ne kadar sert olacağını şu cümleyle ifade etti: "Elektrik yok, su yok, yiyecek yok, yakıt yok, her şey kesilecek. İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket edeceğiz."
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 9 Mart Çarşamba günü Ankara'yı ziyaret ederek 2008'den bu yana Türkiye'yi ziyaret eden ilk İsrail Cumhurbaşkanı oldu.
İsrail, kurulduğu günden bu yana, dünyanın gözü önünde Filistinlilerin haklarını hiç çekinmeden ihlal ediyor. Uluslararası toplumun İsrail üzerinde baskı kurabilecek iradeden yoksun olması, bu hak ihlallerinin devam etmesine neden oluyor.
Devamı
Avrupa söz konusu İsrail zulmü olduğunda genel olarak ikiyüzlülük sergiliyor
Devamı
İsrail'in son saldırıları bütün zayıflığını yeniden göstermiş ve güvenlik krizini daha da derinleştirmiştir. Bu güvenlik krizi ya İsrail'i daha fazla zayıflatacaktır ya da İsrail tamamen kontrol dışına çıkan bir 'haydut devlete' dönüşecektir.
İsrail barbarlığının elbette ki sonuçları olacaktır. Bu sürecin sonunda Netanyahu'nun seçim hesaplarının tutmadığını ve hatta Batı Şeria'daki statükoyu bozduğunu bile görebiliriz.
Bu antlaşmalar da bir barış öngörmemekte, aksine ABD ve İsrail tarafının birlikte hazırladığı tek taraflı bir dayatma sunmaktadır.
Rasyonel olan, Brüksel’in Ankara’ya karşı bu düşmanca politikalara yaptırımlar yoluyla destek verip Türkiye’yi iyice Batı’dan uzaklaştırmaması. Ama AB’nin geçmişteki bazı kararları hatırlandığında Avrupa başkentlerinin Türkiye konusunda rasyonel olanı tercih edeceklerini beklemek zorlaşıyor.
Başkan Trump, merak edilen 'Yüzyılın Anlaşmasını' geçen Salı günü açıkladı. Beklendiği gibi 'Ortadoğu Barış planı' diye sunulan metin, aşırı derecede İsrail yanlısı. Ne anlaşma ile ne de barış ile bir alakası var. Müzakere olmaksızın Filistinlilere dayatılan bir ilhak planı.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş mevcut ABD yönetiminin ortaya koyduğu “Yüzyılın anlaşması“ hakkında değerlendirmede bulundu.
ABD tarafındaki bu belirsizlik, Türkiye’nin hiçbir ülkeye güvenmeden kendi güvenlik çıkarları için gerekli gördüğü adımları atmasını zorunlu kılıyor.
Trump yönetiminin, Ortadoğu'nun askeri bakımdan ağır sıklet aktörlerini bir tarafa bırakarak Suudi Arabistan ve BAE üzerinden bölgeyi şekillendirme çabası daha fazla kaos ve istikrarsızlık getirecek.
İsrail işgalinin temel sebepleri nelerdir? Filistin'in ekonomik göstergeleri nasıldır? Gazze saldırıları Filistin ekonomisini nasıl etkilemektedir?