Muhalefetin Dış Politikası Olsa Ne Olur?

Batı ile ilişkileri toparlamanın sağlıklı ve kalıcı yolu, Türkiye'nin yeni gerçekliğinin kabullenilmesinden geçer.

Devamı
Muhalefetin Dış Politikası Olsa Ne Olur
Jeopolitiğin Dönüşümünü ve Risklerini Karşılamak

Jeopolitiğin Dönüşümünü ve Risklerini Karşılamak

Yeni küresel-bölgesel jeopolitik dönüşümü ve riskleri 'hangi lider ile karşılayabileceğimiz' 2023 seçimlerinde seçmenin cevap arayacağı başat konulardan birisi olacak.

Devamı

Erdoğan'ın Avaza ziyareti dönüşü Suriye-Türkiye-Rusya olarak üçlü adım atılmasından bahsetmesi önemliydi. İstihbarat, savunma ve dışişleri bakanlarının ardından liderlerin bir araya gelmesi teklifini Putin'e ilettiğini söyleyen Erdoğan, Suriye'de yeni bir masanın kurulmasına işaret ediyor.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yürütülen 'Milli Teknoloji Hamlesi: Türkiye’nin Teknolojik Başarısını Anlamak' projesi kapsamında 19 Aralık Pazartesi günü Üniversitemiz Uğur Oral Konferans Salonu’nda 'Milli Teknoloji Hamlesi Mersin Paneli' gerçekleştirildi.

Insight Turkey'in bu sayısı, İran'daki son protestolar, Irak'taki siyasi istikrarsızlık, COVID-19'un Filistinliler ve AB üzerindeki etkisi gibi çeşitli konuları ele alırken, özellikle Orta Doğu'ya odaklanarak bölgesel gelişmelerin derinlemesine bir analizini sunmaktadır. Ek olarak, 2022'deki son sayımız, Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji rekabetine dair aydınlatıcı yazılar içermektedir.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, 2023’te dış politika gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.

2023: Riskler ve Fırsatlar

2023 cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılına girdiği bir döneme rast geliyor. Türkiye'nin jeopolitik ve güvenlik ortamı oldukça rekabetçi ve kısıtlayıcı olacak ve Türkiye'nin ikinci yüzyıldaki stratejik yönelimiyle ilgili birbiriyle yarışan jeopolitik projeler olacak.

Devamı
2023 Riskler ve Fırsatlar
2022 nin Yorumu 2023 ün Değerlendirmesi Libya

2022’nin Yorumu, 2023’ün Değerlendirmesi: Libya

Libya Türkiye açısından 2023'ün önemli gündem maddelerinden birisi olmaya aday. O halde Türkiye'yi merkeze alarak Libya'nın 2022'sini yorumlamak, 2023'ünü de değerlendirmek gerek.

Devamı

Yeni yılın Türkiye için çok hızlı ve yoğun geçeceği kesin... Önümüzdeki dört-beş aylık sürenin yeni sürpriz, gerilim ve polemiklere sahne olması kimseyi şaşırtmayacak.

Uluslararası sistemde yaşanan sarsıntıların şiddeti bu iki güçlü NATO müttefikinin mevcut sorunları aşarak bölgesel ve küresel meydan okumalara karşı ortak politika geliştirmeye çalışmalarını gerekli kılıyor. Ancak Türkiye’de yaklaşan seçimler dikkate alındığında Washington’un şimdilik bekle gör politikasına devam ederek fark yaratacak stratejik diyalogdan uzak duracağını tahmin edebiliriz.

Türkiye Yüzyılı vizyonunda hedeflerden biri tam bağımsız dış politika. Küresel sistemin dönüşümünün sürekli olarak hissedildiği ortamda bu hedefe ulaşmak için kriz ortamlarından sıyrılmak oldukça elzem. Suriye, Doğu Akdeniz, Ege, Libya, Karabağ, Ukrayna gibi Türkiye'nin ulusal çıkarlarını doğrudan etkileme potansiyeline sahip coğrafyaların yanı sıra Etiyopya, Somali ve Sahel bölgesi gibi coğrafyalarda meydana gelen güvenlik sorunları ve krizlerin Türkiye'nin Afrika'daki kazanımlarını etkileme riskini de ortaya çıkarması söz konusu. Dış politikada mevcut güvenlik riskleri bağlamında Türkiye'nin Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında teknolojik yatırımları, geliştirmiş olduğu savunma sanayii ürünleri ve güvenlik ve barışa yönelik uzun yıllardır elde ettiği tecrübeler hem iç hem de dış güvenlik mimarisini şekillendiriyor. Dolayısıyla Afrika'da çeyrek yüzyıla yakın süredir inşa edilen ortaklıklar sonucunda elde edilen karşılıklı kazanımların korunması ve devlet kurumlarının ve STK'ların gösterdiği yoğun çabaların heba olmaması için Afrika'da barış, güvenlik ve istikrar ortamının sağlanması/korunması son derece önemli. Nitekim son 20 yılda Türkiye'nin kıta ile toplam dış ticaret hacmi 40 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Bu rakam 2003'te 5 milyar dolar seviyesindeydi. Dolayısıyla Afrika ile ilişkiler Türkiye'de barışın, istikbalin, sürdürülebilirliğin, kalkınmanın, istikrarın, değerlerin, huzurun, başarının ve iletişimin yüzyılı bağlamında kendisine yer buluyor. Afrika'da stratejik ve özerk politikalar izleyen Türkiye'nin sadece rekor seviyeye ulaşan dış ticaret hacminin korumaya yönelik dahi olsa kıta ülkeleri ile karşılıklı ekonomik ve ticari çıkarlarını koruma amacıyla hareket etmesi önceliği olmalı. Buna yönelik olarak kıtanın çeşitli bölgelerinde Türkiye'ye karşı meydan okumaların yanı sıra Afrika ülkeleri içinde terörizm, iç çatışmalar ve darbeler nedeniyle zorluklarla karşılaşılabilmekte. Bu durumlar Türkiye'nin kıta ülkelerine yönelik yatırımlarını, bu yatırımların güvenliklerini ve ülkelerin kalkınmalarını olumsuz etkileme potansiyeline sahip. Dolayısıyla hem "Türkiye Yüzyılı" hem de "Afrika Yüzyılı"nda birlikte yürünen bu uzun yolda Afrika'da daha güvenilir, istikrarlı, huzurlu ve barışçıl bir ortamın oluşması son derece önemli. "Afrika Yüzyılı", Türkiye Yüzyılı 21. yüzyılda küresel sistemde Afrika, önemli bir ekonomik, siyasi ve sosyal oyuncu olma potansiyeline sahip. Bu nedenle 21. yüzyılın aynı zamanda "Afrika Yüzyılı" olarak tanımlanması söz konusu olabilmekte. Artan nüfusu, kentleşme oranı ve teknolojik ilerleme gibi faktörlerin etkisiyle Afrika'nın önümüzdeki yıllarda önemli ekonomik büyüme ve gelişme potansiyeline sahip olduğuna inanılıyor. Dolayısıyla bu durum Afrika'nın küresel ekonomide ve siyaset sahnesinde önemli bir yere gelmesine yol açabilecek potansiyeli barındırıyor. Hâlihazırda 1,2 milyar olan nüfusunun 2050'de iki katına çıkması beklenen Afrika dünyanın en genç kıtası konumunda. Genç ve artan nüfus, aynı zamanda potansiyel iş gücü ve talep kaynağı olarak görülmekte. Kıta nüfusunun hızlı kentleşmesi, Afrika ekonomisinin büyümesine ve dinamik şehirlerin ortaya çıkmasını mümkün kılıyor. Tam olarak istenen seviyeye gelmese de ekonomik büyüme ve gelişmeye yönelik internet ve teknoloji kullanımının artması da Afrika Yüzyılı içinde yardımcı faktör olarak yer alıyor. Ancak bu gelişmelere ek olarak "Afrika Yüzyılı"nın garanti edilmediği de bir gerçek. Afrika'da çatışma, az gelişmişlik, yoksulluk ve siyasi istikrar gibi üstesinden gelinmesi gereken önemli zorlukların olduğu da aşikâr. Nitekim zorlukların aşılmasına yönelik olarak Türkiye-Afrika ortaklığı çeşitli alanlarda her geçen gün giderek derinleşiyor. Türkiye, Afrika'nın; Afrika da Türkiye'nin potansiyelinin farkında olarak çeşitli alanlarda iş birliklerini konsolide ediyor. Bu minvalde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 8 Ocak'ta Güney Afrika, Zimbabve ve Ruanda'yı kapsayan beş günlük Afrika turu gerçekleşti. İlişkileri ileri bir seviyeye taşıma konusunu mümkün kılan bu ziyaretlerle Türkiye'nin Afrika'nın dört bir yanında üst düzey devlet yetkilileriyle sahada oldukları dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Öte yandan Türkiye, Afrika'yı tek bir bütün halinde görmeyip kıtadaki her ülkeye ve bölgeye yönelik farklı dinamikleri dikkate alarak ilişkiler inşa ediyor. Çavuşoğlu'nun bu üç ülkeye gerçekleştirdiği ziyaretlerle Türkiye'nin kıtadaki temel amacının ticareti ve iş birliği fırsatlarını artırmak olduğu teyit edildi. Nitekim Güney Afrika ile 2021'de 2 milyar dolar olan ticaret hacminin 2022'de rekor kırarak 3 milyar dolara ulaşması; Ruanda ile 33 milyon dolar ticaret hacminden 180 milyon dolarlık hacme ulaşılması Türkiye'nin Afrika'daki amacını anlamaya yönelik bir örnek niteliğinde. Ancak unutulmaması gereken konu ticaret hacmi her ne kadar artan ivmede de olsa tatmin edici seviyeye henüz ulaşmış durumda değil. Afrika ülkeleri ve Türkiye, potansiyellerinin farkında olarak yeni hedefler belirleyerek ticareti daha çok geliştirmek amacında. Ancak bu durumun olmazsa olmaz boyutunu karşılıklı güven oluşturuyor. Nitekim ülkelerin karşılıklı olarak birbirine güvenleri iş birliği fırsatlarının artan ivmede devam etmesini mümkün kılıyor. Afrika ile Birlikte Yürümek Türkiye Yüzyılı'nda dış, güvenlik ve savunma politikalarının ilkelerinin bir yansıması olarak Çavuşoğlu'nun Afrika turunun küresel ve bölgesel krizlere yönelik fikir alışverişlerinde bulunmasına da olanak sağladığı görülüyor. Nitekim Etiyopya'daki gelişmelerle birlikte Ukrayna Krizi ve buna bağlı olarak tahıl anlaşmasının ziyaret gündeminde olması dikkatleri çekti. Kasım 2022'de Etiyopya hükümeti ile TPLF arasında Güney Afrika'da barış görüşmeleri başlamıştı. Güney Afrika'nın Afrika Birliği kapsamında üstlendiği bu önemli rol sonucunda imzalanan ateşkes sonucunda alınan kararların uygulanmaya devam ettiği görülüyor. TPLF'nin ağır silahlarını hükümete teslim etmesi Etiyopya'da silahsızlanma, demobilizasyon/terhis ve yeniden entegrasyon sürecinin sürdüğünün önemli bir göstergesi. Etiyopya'da istikrarın sağlanması Türkiye açısından oldukça önemli. Zira Etiyopya'da en fazla yatırımı bulunan ikinci yabancı ülke Türkiye olarak öne çıkıyor. Öte yandan Türkiye'nin küresel sorunların çözümüne yönelik üstlendiği kritik roller Afrika'da olumlu karşılık buluyor. Nitekim Afrika ülkeleri genelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk diplomasisine yönelik büyük bir güven ve kadirşinaslık söz konusu. Zira Ukrayna Krizi'nin Afrika'ya yönelik en önemli etkisi olan tahıl sorununun Türk hariciyesinin başarılı girişimi sayesinde çözüme kavuştu. Bu bağlamda Mart ayında "Barış ve Düzen için Etkin Diplomasi" temasıyla üçüncüsü gerçekleşecek olan Antalya Diplomasi Forumu'nun diplomasi trafiğine, küresel ve bölgesel krizlerin barışçıl çözümüne yönelik olanak sağlaması, Afrika ülkeleri ve kıta sorunlarında Türkiye'nin kolaylaştırıcı rol üstlenmesine yönelik fırsatlar sunması da beklentiler arasında yer alıyor. Sözün özü Çavuşoğlu'nun da Afrika turunda vurguladığı "Yol uzunsa birlikte yürümelisin" Afrika atasözüne atıfla Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelecek projeksiyonunda uzun vadeli iş birliği imkânlarının gelişerek devam etmesi en büyük beklentiler arasında olduğu söylenebilir. [Sabah, 14 Ocak 2023]

SETA Güvenlik Radarı 2023’te 2022 boyunca en önemli dış politika ve güvenlik konularına atıfla Türkiye’nin güvenlik ve jeopolitik görünümünü şekillendiren temel dinamikleri analiz ediyoruz. Kendisini kuşatan jeopolitik çevre ve makro süreçlerden bağımsız olmadığından hareketle Türkiye için ana ilgi ve meşguliyet alanlarının bölgesel ve küresel boyutlarını da değerlendiriyoruz. Türkiye’nin güvenlik ve jeopolitik görünümünü belirleyen dinamik ve gelişmelere dair değerlendirmelerimize dayanarak bu dinamiklerin 2023’te nereye evrileceğine dair öngörülerde bulunuyoruz.

Güçlü kurumsal yapılar, artan teknoloji yatırımları ve yeni başarılı girişimleri, girişimci kültürü, sağlam ve güçlü altyapısı, Avrupa ile yakın ticari bağları ve 100 milyona doğru yaklaşan nüfusu ile Türkiye, önümüzdeki on yılların yıldızı olabilir.

Stratejik Mekanizma’nın iki ülke arasındaki perspektiflerin paylaşılması, politika farklarının netleştirilmesi, iş birliği alanlarının belirlenmesi ve kriz alanlarının yönetilmesi anlamında değerli olduğu yadsınamaz.

Danimarkalı aşırı sağcı siyasetçi Paludan'ın Kur'an-ı Kerim yakma alçaklığı çok yönlü bir "İslam karşıtlığı, Batı ve Türkiye" tartışması başlattı. Öncelikle İsveç devleti, Stockholm'deki Türk büyükelçiliği yakınında gerçekleştirilen bu nefret suçuna BM ve Avrupa Konseyi Sözleşmeleri'ne aykırı olarak izin vermiştir. Özgürlükler ve demokrasi ile ilgisi olmayan bu tavır Avrupa'da son yıllarda ana akım siyaseti dönüştüren İslam karşıtlığını teşvik etmektedir.

Muhalefet belge bolluğu ile seçmenin odağını dağıtıyor. Ortak cumhurbaşkanı adayı da seçim beyannamesi açıklayacak. Ancak 6'lı Masa ne kadar toparlansa da ne kadar çok ortak belge hazırlasa da benzemezlerin koalisyonu olma özelliğini aşamıyor.

Askeri imkanları oldukça mütevazı ülkeler tarafından F-16V kolaylıkla tedarik edilebilirken, NATO'nun en büyük ordularından TSK'ya kazandırılması hususunda engeller çıkarılması genel manada durumu özetler nitelikte.

Bölge devletlerin Türkiye’ye bakışları değişti, Ankara’ya saygı duymaya başladılar. Akabinde bunun gereği olarak bölge devletleri Türkiye’ye bakışlarını olumlu anlamda değiştirdiler. Öte yandan, Türkiye de görece istikrara kavuşan Ortadoğu bölgesine yönelik yeni gerçeklikler ışığında dış politikasını yeniden yapılandırdı. Bu karşılıklı siyaset değişikliği doğrultusunda, küresel bazı gelişmelerin de etkisiyle, Ortadoğu bölgesinde kapsamlı bir normalleşme süreci başladı.

Türkiye’nin çok maksatlı amfibi hücum gemisi TCG Anadolu 10 Nisan 2023 itibarıyla Deniz Kuvvetlerinin hizmetine girdi. Türk donanmasının amiral gemisi niteliği taşıyan ve Türkiye’nin en büyük savaş gemisi olan platformun hizmete alınışıyla Türkiye caydırıcı gücünü ve güç aktarımı kapasitesini yeni bir seviyeye taşırken Türk savunma sanayii için de aşılan bir başka önemli eşik oldu. TCG Anadolu’nun bir platform olarak neyi temsil ettiğini, Türk savunma sanayii ve denizcilik sektörü için anlamını, Türk deniz gücü ve ulusal savunmasına ne tür katkıları olacağını uzmanlar cevapladı.