Biden’ın Ukrayna İmtihanı

Rusya'yı caydırmaktansa olası bir işgalin Kremlin'e ağır fatura çıkarmasını sağlama politikasının iflas etmesi durumunda, Biden yönetimi Ukrayna sınavından başarısız çıkmış ve uluslararası sistemin Rusya'nın istediği gibi şekillenmesini de kabullenmiş olacak.

Devamı
Biden ın Ukrayna İmtihanı
EastMed Rafa Kalkıyor Peki Yunanistan ın Planları

EastMed Rafa Kalkıyor, Peki Yunanistan’ın Planları?

ABD'nin EastMed'ten destek çekme kararı İsrail'den ziyade Yunanistan'ı ve dolayısıyla Güney Kıbrıs'ı teknik nedenlerin yanı sıra psikolojik açıdan olumsuz etkiledi.

Devamı

Müzakereleri müteakip verilen demeçler Rusya-Ukrayna hattında savaş riskinin hiç olmadığı kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Rusya'dan hassas bir uzaklaşma politikası içinde olan Kazakistan'ın yeni dönemde Moskova'ya karşı eski politikasını sürdürmesi nispeten daha zor.

Putin, Ukrayna krizi üzerinden ABD ve Avrupa'yı 'büyük pazarlığa' çekme niyetinde. Orta-uzun vadede ABD'nin asıl rekabetinin Çin ile olduğunu bilmeyen yok. İşte Putin bu durumu orta vadede stratejik fırsata çevirmek için Batı'dan taviz istiyor.

Biden iktidara gelir gelmez 'Amerika geri döndü' dese de bunu hayata geçirdiğini söylemek zor.

Atina Bir Çılgınlık Yapar mı?

Batı medyasında Yunanistan'ın Türkiye'ye 'alternatif' haline geldiği yorumlarını yapanlar, ne değişen dünyanın dengelerini ne de iki komşunun uzun vadeli birbirine duyduğu ihtiyacı doğru değerlendirebiliyor.

Devamı
Atina Bir Çılgınlık Yapar mı
Türkiye-Ermenistan İlişkilerinde Yeni Yol Haritası mı

Türkiye-Ermenistan İlişkilerinde Yeni Yol Haritası mı?

Bu gelişme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin istikameti açısından önemli bir dönüm noktası..

Devamı

Bu vizyon Afrika'yı Afrikalıların perspektifiyle görme ve ortaklaşa kalkınma anlayışına oturuyor. Türkiye-Afrika ortaklığı kalkınma yardımlarından altyapı, tarım, sağlık, telekomünikasyon ve savunma alanlarına kadar uzanıyor.

Kafkaslarda 'bir fırsat penceresi' aralandı.

Türkiye-Afrika ilişkilerini daha iyi kavrayabilmek için uzmanlardan eğitim, ekonomi, diplomasi ve savunma gibi konunun farklı boyutlarını değerlendirmelerini ve ayrıca şu an gerçekleşmekte olan III. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin önemine değinmelerini istedik.

SPD-Yeşiller-FDP koalisyonu haricinde Alman devletinin terör örgütleri PKK'ya ve FETÖ'ye "kucak açan" tavrı, hiç şüphesiz yeni dönemde de Türk-Alman ilişkilerinde gündemin ilk sırasında yer alacaktır.

Kurulacak olan yeni koalisyon hükümetinin kapsamlı hedefleri bulunmaktadır. Dış politikada genel anlamda devamlılığın muhtemel olmasına rağmen diğer birçok alanda yenilikler hedeflenmektedir.

Son günlerde Azerbaycan ve Ermenistan arasında cereyan eden yeni çatışmaların bir an önce bitirilmesi, Ermenistan'ın kışkırtılmaması ve İran'ın da sahadaki gerçekler ışığında hareket etmesi son derece önem taşımaktadır. İran'ın Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerindeki yumuşamaya benzer bir süreci Türkiye'nin de mezkur ülkeler ile yaşaması, Türkiye-İran ilişkilerine de olumlu yansıyacaktır.

Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminden farklı olarak yeni İran yönetiminin konuyu çok daha katı bir noktadan müzakere edeceği öngörülüyor.

Merkel'in görevde olduğu son 16 yıl, Türk-Alman ilişkilerinin en hareketli dönemlerinden biri olarak tarihe geçti. Bir yandan iki ülke arasındaki iş birliği alanlarının çatışma alanlarından geniş olması, diğer yandan Erdoğan ve Merkel'in reel-politik çıkarlar ekseninde rasyonel iki aktör olarak hareket etmeye çalışması, 16 yıllık dinamizmin temel itici güçleri oldu.

Ankara'nın Afganistan konusunda öncülük yapmasına katkı verilmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 bünyesinde Afganistan çalışma grubu oluşturulması önerisi ve Türkiye'nin bu grubun başkanlığına talip olması desteklenmeli.

AUKUS benzeri gelişmelerin İran'ın nükleer programına dair tartışmaları global gündemde alt sıralara ittiği de gözden kaçırılmamalıdır. Bu sebeple taraflar diplomasi seçeneğini reddetmese de büyük ihtimalle önceki döneme kıyasla müzakerelere daha az vakit ve kaynak ayıracaklardır.

Erdoğan’ın inisiyatif alması ve küresel düzene yaptığı eleştiri/öneriler liderlik algısını pekiştiriyor. 'Daha adil dünya' vurgusu tüm insanlığa yönelik bir çağrı. Çıkarların kaotik dünyasında değerlere yaptığı referansla bunu sıklıkla gösteriyor.

Doğu Akdeniz'de karşılaştığı başarısızlık ve La Farge üzerinden DEAŞ'a desteğinin ifşa olması gibi gelişmeler Fransa için riskli bir dönemi başlatmıştı. AUKUS ile beraber risklerin ve kayıpların arttığı görülmekte.

Anlaşılan o ki ABD-Çin gerginliği uluslararası sistemdeki güç rekabetini yeni bir safhaya taşıyacak. Uluslararası sistem değişiyor ve güç geçişi yaşanıyor. Asıl soru ise şu: Bu geçiş büyük bir çatışmayla mı olacak yoksa savaşsız mı? Tarih kanlı örneklerle dolu!