İran ile P5+1 ülkeleri arasında yapılan anlaşmanın ekonomik boyutunu SETA Ekonomi Direktörlüğü'nden Hatice Karahan değerlendirdi.
Devamı
Doğu Anadolu bölgesine sınırı olan İran'la sınır ticaretinin gelişmesi Türkiye'deki bölgesel kalkınmaya pozitif katkı yaparken, aynı zamanda bu bölgenin iş ve ticari ilişkilerde cazibe merkezi olma yolunu açacaktır.
Devamı
2014 Haziran ayında IŞİD olaylarının patlak vermesiyle birlikte, Irak'a ihracatımız önce %21, sonrasındaki aylarda ise %46'ya dahi varan yıllık daralmalar yaşadı.
İlk çeyrekte AB'ye ihracatımız yıllık bazda dolar olarak % 12,3 düştü ancak bu dönemde euro da, dolar karşısında % 18'e yakın değer kaybetti. O halde aynı ihracata euro cinsinden bakalım dediğimizde, %6,5 oranında bir artışa şahit oluyoruz. İşte bu da, AB'de pazar payımızı arttırdığımıza işaret ediyor. Bununla birlikte, dünya ticaretinden neredeyse hiç bir ülkenin arzu ettiği desteği alamadığı bir dönemden geçiyoruz.
Türkiye'nin cari açığı 2014'te, yüzde 29,3 oranında gerileyerek, son dört yılın en düşük seviyesine geldi. Açığın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı 2,2 puan düşüşle yüzde 5,7'ye geriledi.
Ülke ekonomilerinde sanayi sektörlerinin gelişimi emek yoğun sektörlerde başlamış, sonrasında zamanla ve teknolojinin yardımıyla farklı sektörler oluşmuştur.
Özellikle 2004 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan'ın İran ziyaretiyle yumuşayan ilişkiler, ticaret ve yatırım anlaşmalarına gözle görülür bir ivme kazandırdı.
Devamı
2023'de Yeni Ekonomi'yi hedefleyen Yeni Türkiye'de, enerji ve ulaşım gibi ekonominin diğer alanlarında da ipi göğüsleyecek babayiğitlere ihtiyaç var.
Devamı
Ülkeler, petrol ihtiyacı gibi bir sorunu sürekli olarak tehlike olarak görmeyi mi, yoksa sektörel çeşitlilik sağlayarak sorunu fırsata çevirmeyi mi tercih edecekler?
Ç3 ve özellikle Ekim verileri, tüm olumsuzluklara rağmen, ihracatçımızın sınırları zorladığını ve yeni fırsatları kovalayacağını gösteriyor.
Enerji, cari açığımızın baş müsebbibi ancak demir-çelik de, daha küçük bir paya sahip olmakla birlikte, sıralamada onu yakından takip ediyor.
Dış ticarette beliren bozulma semptomları, 2. yarıda net ihracatın, büyümemize sağladığı destekte cimrileşeceği yönünde sinyaller verirken, iç talep yönünde ise bir kıpırdanmaya alamet gibi.
Bir önceki OVP'de (2014-2016) temel amaç dünya ekonomisindeki belirsizliklerin Türkiye'ye olan etkisini azaltarak cari açığın düşürülmesiydi. Bu hedefin cari açıkta gözlemlenen azalışla gerçekleştiğini görüyoruz.
Türkiye'nin, 2000'lerde yaşadığı kalkınma macerasında uzun bir mesafe aldığı malum. Ekonomik restorasyonun gerçekleştirildiği bu dönemde, bir harabeyi kurtarmanın ötesinde, yepyeni bir yapı ortaya çıkarıldı.
2012 öncesi dönemde yüksek cari açığın, global ekonomik kriz şartlarında ekonomiyi olumsuz etkilememesi ve elde edilen kazanımların korunması amacıyla, sonraki dönemlerde cari açığın azaltılması için ekonomik büyümeden feragat edildi.
Merakla beklediğimiz Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) rakamları Çarşamba günü açıklandı. 2. çeyrekte ekonomimiz, yıllık %2,1 büyüme kaydederek beklentilerin altında bir performans sergiledi.
Merkel hükümetinin, kendisinden önceki Schröder hükümetinden farklı olarak, Türkiye ile eşit ortakların birbirine karşı saygı temeline dayalı dengeli bir ilişki kurmak yönünde hareket etmediği algısı giderek güçleniyor.
62. Hükümet'in verdiği ilk mesajlardan biri şu oldu: Ekonomik istikrarın hatırı için, siyasi istikrar da sürecek. Paniğe, mahal de müsaade de yok.
Başbakan Davutoğlu'nun AK Parti 1.Olağanüstü Kongresi'nde 'ikinci sıçramanın eşiğindeyiz' ifadesi açıkçası ekonomide yapısal reformları gerçekleştirmenin ve yeni bir başarı hikayesi yazmanın tam zamanı olduğunu göstermektedir.
Gelecek haftanın kritik verilerinden biri, enflasyon olacak. Şahsen en heyecanla beklediğim veri seti ise, TİM'in açıklayacağı Ağustos rakamları...
Ekonomimizin meşhur problemi cari açık ise, bu dönemde notumuzun yükseldiği haneler arasında... Açık, senenin ilk yarısında yıllık %35'lik ciddi bir düşüş kaydetti.