Bu anlaşma İran ile Amerika arasında bir dostluk anlaşması değil, bir ertelemedir, ateşkestir. Bir sonraki çekişme için konum ve nefes alma durağıdır. Bu bakımdan Amerika'nın yeni ortağı İran'dır iddialarını oldukça abartılı buluyorum.

Kritik konu, Batı ile ilişkilerde açtığı bu "yeni kapının" İran dış politikasına ve Ortadoğu'ya neler getireceğidir.

Geçen Salı İran'ın sorunlu nükleer programı nedeniyle P5+1 (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) ile vardığı Kapsamlı Eylem Planı Anlaşması İran-Batı ilişkilerinde 1979'daki İslam devriminden bu yana yaşanan gerginliği yeni bir işbirliği evresine taşıyacak ölçüde tarihsel bir durum ortaya çıkardı.

Türkiye'nin IŞİD'i Kürtlerle savaşması için desteklediği iddialarının absürtlüğüne değinen Ufuk Ulutaş, IŞİD'in, Esed Rejimi'ne ve PKK'ya sağladığı faydaların bulunduğunu ancak en büyük zararı Suriye muhalefetine ve Türkiye'ye verdiğini belirtti.

İran-Batı gerilimini, nükleer anlaşmayı ve anlaşmanın bölge ve Türkiye'ye etkilerini daha iyi anlamak için SETA uzmanlarının analizlerini ve SETA'da yayımlanan İran raporlarını bir arada sunuyoruz.

Suriye sınırında yaşanan hareketliliğinin savaş olarak nitelendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Ufuk Ulutaş, yaşanan süreci “oyun değiştirici angajman dönemi” olarak tanımladı.

Kısa süreli olsa da sanki bir koalisyon kurulacağına dair bir hava oluşmuşsa da, 7 Haziran sonrasında ortaya çıkan tabloyla bir hükümet kurulmayacağı piyasalar tarafından satın alınmış durumda.

Ufuk Ulutaş: “IŞİD terörü ile PKK terörünü ayırabilecek bir noktada değiliz.”

Türkiye'nin, PKK'ya yönelik askeri operasyonlarına ABD'den destek gelmesi üzerine “PKK, PYD ve onların siyasal uzantılarının, beklemediği muazzam bir hayal kırıklığı içerisine girdiklerini” aktaran Acun, bu yapılanmanın kendisini DAEŞ'le mücadelenin ana omurgası olarak gördüğünü vurguladı.

Enes Bayraklı, Batı'nın kendi ülkelerindeki DAEŞ sempatizanlarına yönelik istihbari bilgi vermeden -elde edemeden- DAEŞ'le mücadele noktasında yalnızca Türkiye'den beklenti içerisine girdiğine dikkat çekti.

AK Parti – CHP koalisyonu mümkün olabilir mi? Bu koalisyonun önündeki engeller neler? Bu koalisyonun yaratacağı fırsatlar neler? Burhanettin Duran Al Jazeera Türk için cevapladı.

Kemal İnat, bölgenin geleceğini Türkiye, Suudi Arabistan ve İran'ın karşı karşıya geldiği; farklı uçlarda oldukları senaryolar üzerinden okumanın bölgeye hayır getirmeyeceğinin altını çizerek Türkiye'nin işbirliği eksenli senaryoları zorlaması gerektiğini vurguladı.

Nebi Miş: “Gelinen noktada bugüne kadar eğer seçimden sonrası süreç analiz edilirse; bütün siyasi parti liderleri erken seçimi işaret ettiler.”

Koalisyon görüşmelerinde öne çıkan ve anlaşma sağlanamayan konuların başında CHP'nin restorasyon söylemi gelmekte.

Birbirine zıt iki gelenekten gelen siyasi partinin koalisyon kurmasının Türkiye'yi kutuplaşmadan, terörle mücadeleden yeni anayasa yazılmasına kadar birçok alanda rahatlatacağı yolunda argümanlar sergilendi.

Muhittin Ataman, dört ana başlık altında AK Parti - CHP koalisyonunun neden gerçekleşmediğini yorumladı.

Murat Yeşiltaş, ‘güvenli bölge' kurulma ihtimalinin yakın dönem dış politika gündemimizdeki en önemli konu olacağına dikkat çekti.