Kriter’in Ekim Sayısı Çıktı: Türkiye İnsanlığın Ortak Vicdanı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 28. sayısı raflardaki yerini aldı.

Devamı
Kriter in Ekim Sayısı Çıktı Türkiye İnsanlığın Ortak Vicdanı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya Ziyareti 'Yakınlaşma' Getirdi mi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya Ziyareti 'Yakınlaşma' Getirdi mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Hristiyan Birlik Partileri ve Sosyal Demokratlardan oluşan “Büyük Koalisyonun” rasyonel gerekçelerle arzu ettiği Almanya ziyareti iki ülke hükümetlerini birbirine yakınlaştırdı.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından "Avrupa Birliği'ndeki Fay Hatları" konulu panel düzenlendi.

SETA Strateji Araştırmacısı Talha Köse Almanya – Türkiye ilişkilerinin gelişimindeki ABD etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Avrupa Araştırmacısı Zeliha Eliaçık Almanya’nın FETÖ ve PKK hakkındaki yaklaşımı ile ilgili değerlendirmede bulundu.

Başkan Erdoğan BM'nin yapısal reformdan geçerek asli vazifesi olan dünya barışı ve insan haklarını koruma sorumluluğunu daha etkili bir şekilde yerine getirmesi çağrısını yineledi.

Başkan'ın Almanya Ziyareti

Almanya ve Türkiye arasındaki gerginliği düşürmek, bazı özel konulara çözüm bulmak, Almanya'daki Türklerin sorunları, Almanya'nın FETÖ ve PKK'ya güvenli liman olması gibi tonlarca gündem başlığı bulmak mümkün..

Devamı
Başkan'ın Almanya Ziyareti
5 Soru 2018 YKS Ek Yerleştirme Sonuçları Ne Söylüyor

5 Soru: 2018 YKS Ek Yerleştirme Sonuçları Ne Söylüyor?

Ek yerleştirme sonuçlarının açıklanması ile birlikte 2018 YKS sonuçları nasıl değerlendirilmelidir? 2018 YKS yerleştirme sonuçlarına göre boş kalan kontenjanlar nasıl değerlendirmelidir? Boş kontenjanların sebepleri neler? Bölüm bazlı değerlendirildiğinde en fazla boş kalan kontenjan hangi bölümlerdedir? Bu sonuçlara göre uygulanan yeni sistem hedefine ulaştı mı? Neler yapılabilir?

Devamı

Terörle mücadele, mülteci ve insani yardım konularında Almanya ve Türkiye'nin karşılıklı iş birliği ve ortak çalışmaları iki ülke için de bu zor süreçte ilişkilerin yeniden rayına oturtulması - Türkiye'nin sadece Almanya ile değil Avrupa Birliği ile münasebetlerini de yeniden güçlendirecektir.

Amerikan Başkanı Trump’ın gerek Almanya’nın gerekse Türkiye’nin bağımsız dış politikasını hedef alan yaptırımlarına ve serbest ticareti engellemeye yönelik politikalarına karşı da iki ülke birbirine ihtiyaç duyuyor.

Türk-Alman ilişkilerini normalleştirmede Merkel'e zorlu bir görev düşüyor. Hem Avrupa siyaseti hem de kendi ülkesi için Türkiye'ye olan ihtiyacı iyi biliyor. Ancak birkaç yıldır Alman kamuoyunda yükseltilen Türkiye ve Erdoğan karşıtlığının bitirilmesi ve algı toparlamasının yapılması gerekiyor.

İki liderin yaptığı açıklamalar, oldukça önemli konuların en üst düzeyde görüşüldüğünü gösteriyor. Terör meselesinden, mültecilere, ekonomik yatırımlardan, savunma sanayi alanındaki işbirliğine kadar geniş bir yelpazede.

Dünya devletlerinin 'terör'ü küresel bir tehdit olarak algılamak yerine, kendi çıkarları için kullandıkları bir 'araç' haline getirmelerine işaret eden Erdoğan, tüm devletlerin terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğini ifade etti.

Türk-Alman ilişkilerinde normalleşme neyi ifade ediyor? Türk-Alman ilişkilerinin geleceğinin imkan ve sınırları nelerdir? Türkiye’nin yeni dönemde Almanya ile ilişkilerinden beklentileri nelerdir?

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın Türkiye – Almanya ilişkileri hakkında değerlendirmede bulundu.

Son iki üç yılın tortuları aşılabilirse Ankara-Berlin arasında yeni bir "stratejik ortaklık" şekillenebilir. Bunun temel sebebi aslında ABD Başkanı Trump ve Erdoğan'ın peş peşe yaptığı BM Genel Kurul konuşmalarında bulunabilir. Sundukları "uluslararası sistemin geleceği" vizyonlarındaki farktan anlaşılabilir.

SETA araştırmacıları ve Sabah Yazarlar Kulübü, Başkan Erdoğan'ın temasları sırasında bugün saat 19:00'da Berlin Federal Basın Merkezi'nde "Bugünün Türkiye'si" başlıklı bir panel düzenleyecekler.

Bazen devlet başkanları temsil ettikleri toplumu yüceltirken bazen de yerin dibine sokabiliyor. BM Genel Kurul toplantılarında bunun en güzel örneklerinden birine şahitlik ettik.

Eleştirileri birçok ülke şimdilik görmezden gelse de, ileriye dönük bu tip benzer eleştirilerin yükseleceğini düşünüyor Erdoğan. Ve en nihayetinde kısa dönemde olmasa bile, uzun dönemde BM’nin sorunlarının bir reform gündemine dönüşeceğini öngörüyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” söylemi, Almanya ve Japonya’nın istediği gibi, beş daimi üyenin sayısının artırılıp kendisine de veto hakkı verilmesi talebini ifade etmiyor. Aksine Türkiye, bütün BM üyelerinin barışın korunması için hak ve sorumluluk üstleneceği veto engelinin olmadığı adil bir BM sistemi istiyor.

BMGK daimî üyelerin derdi yürütme sorumluluğu değil, keyfi yasama kolaycılığı. Kararları kendileri alıp sorumluluğu tüm dünyaya yaymanın peşindeler. İşte bu yüzden BM tartışmasına hız vermeliyiz. Bu iki yüzlü ve çözümsüz tutumu mahkûm etmeliyiz.