Bu seyahatin ekonomiden daha fazlasına karşılık geldiği ve Türkiye- Körfez ilişkilerinde yeni bir döneme geçişin işareti olduğu söylenebilir.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 81. sayısı raflarda yerini aldı.
Devamı
Batı ittifakının Yeni Türkiye gerçeğini kabullenmesi gerekiyor.
Türk dış politikasının bölgesel ve küresel dengelere göre pragmatik adımlar atarak kendine alan açma çabasının yeterince anlaşıldığı söylenemez. Batı ittifakından ‘koptu kopacak’ şeklinde yapılan analizler, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını rasyonel biçimde tespit edip ona göre hareket edemeyeceği yanılgısına dayanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Transatlantik İttifakı ötesinde geliştirdiği her ilişki ya Batı’ya alternatif ya da Batı’dan uzaklaşma olarak sunulunca, Türkiye’nin dış politikasıyla ilgili temelsiz önyargılar oluşuyor. Türkiye analizleri Batı’yla Doğu arasında sıkışmış ve sürekli gelgit yaşayan bir ülke algısının farklı varyasyonları haline gelince, Türk dış politikasına ilişkin sorunlu perspektifler yaygınlık kazanıyor. Türkiye’nin meşru ulusal çıkarları ve öncelikleri olduğu varsayımından hareket edilmedikçe bu analizlerin derinlikli bir izah sunma imkanları da ortadan kalkıyor.
Bu analizde söz konusu hususların arka planı ve onları yönlendiren dinamikler ele alınmıştır. Buradan hareketle başta Avrupa’nın savunulması olmak üzere uluslararası güvenlik bakımından oluşabilecek sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda Türkiye’nin pozisyonu ve muhtemel öncelikleri tartışılmıştır.
Vilnius Zirvesi, NATO ittifakının Soğuk Savaş’tan beri tecrübe ettiği stratejik hedef belirsizliğini aşmaya başladığı bir dönemde gerçekleşiyor. ABD’nin 11 Eylül saldırılarının ardından “küresel teröre savaş” açması sonrasında NATO Afganistan’da görev aldı ancak ittifakın değişen uluslararası güvenlik sistemine uygun strateji geliştirmesi mümkün olmadı. NATO’nun 2010 Stratejik Konsept Belgesi, Rusya’yla iş birliğinden bahsederken Çin tehdidine atıf bile yapmıyordu. Kırım’ın ilhakına güçlü bir cevap veremeyen ittifak, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle bir anda Avrupa’da nükleer savaş tehlikesini karşısında buldu. NATO’ya adeta asli misyonunu hatırlatan bu gelişme, Avrupa’nın güvenliğini sil baştan düşünmesi gereğini ortaya çıkardı. İttifak, 2022 Stratejik Konsept Belgesinde Rusya, Çin ve diğer küresel tehditler karşısında kapsamlı bir vizyon ortaya koymaya çalıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'nun Vilnius Zirvesi'ne giderken yeni bir tartışma başlattı. İsveç'in NATO üyeliği ile ilgili olarak "Önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile nasıl onun önünü açtıysak, İsveç'in de önünü açalım" mesajı verdi.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinden Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, Terörle Mücadele Özel Koordinatörü ataması kararının Avrupa’daki PKK yapılanmasına yönelik farkındalık oluşturacağını söyledi.
Devamı
11-12 Temmuz 2023’te gerçekleşecek NATO zirvesinin önemi nedir? NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in görev süresi neden uzatıldı? Zirvenin gündeminde hangi konular yer alacak? İsveç’in NATO üyeliğinde son durum nedir? Ukrayna’nın NATO üyeliği yolundaki engeller nelerdir?
Dünya başkentlerinin dikkatleri yeniden Türkiye'ye çevrildi. Bu kez kritik seçimler için değil diplomatik aktivizm sebebiyle. Tahıl anlaşmasının süresinin bitmesine on gün kala Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetiyle İstanbul'daydı.
Mısır-İran normalleşmesi, Kahire yönetiminin de bu genel trendin dışında kalmak istemediğini gösteriyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılında en önemli seçimlerden birine tanık olurken, Insight Turkey, seçimleri titizlikle değerlendiren ve sonrasında Türkiye'nin dış politikasının nasıl şekilleneceğini incelediği özel sayısını gururla sunarken, bu konudaki ufuk açıcı tartışmaların okuyucularımıza faydalı olacağını umuyor ve inanıyoruz.
Türkiye'nin 14- (28) Mayıs 2023 Genel Seçimleri birçok dış politika analisti tarafından 2023'ün en önemli seçimi olarak tanımlanmıştı. Başta Batı'dan olmak üzere dünyanın birçok köşesinden uzmanlar, basın mensupları, siyasetçiler ve kamuoyları Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı ve AK Parti'nin zaferi ile sonuçlanan seçimleri yakından takip ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesi Avrupa'da ve birçok Batı ülkesinde beklenmedik bir gelişme olarak yorumlandı. Bu durum Türkiye'de olduğu gibi Batı'da da karar alıcı ve kamuoylarının "uzman" ve "anketçiler" tarafından yanlı bilgilendirilmiş/yönlendirilmiş olmalarının bir sonucudur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu sürpriz olarak algılayan yerli ve yabancı çevreler Erdoğan'ın ikinci turda kazanacağına kanaat getirdiler. Sonuç olarak Erdoğan'ın seçimi kazandığının anlaşıldığı saatlerden itibaren hızlı bir tebrik dalgasına şahit olduk. Dünya liderleri hızlı bir şekilde Erdoğan'ın zaferini kabul ettiler ve yeni dönemde Türkiye ile çalışma isteklerini dile getirdiler.
Bu analizde, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde son dönemde oluşan olumlu atmosfer yapılan karşılıklı diplomatik açıklamalar üzerinden incelenmekte ve ikili ilişkilerin gelecekteki seyrine ilişkin öngörülerde bulunulmaktadır
Türkevi'nde iki oturum halinde "Doğal Afetlerin Uluslararası İlişkilere Etkileri: Bir Siyasi Çatışma Çözümü Enstrümanı Olarak Doğal Afetlerin Yeniden Değerlendirilmesi" başlıklı panel gerçekleştirildi.
İran ve Suudi Arabistan’ı yeniden diplomatik ilişkiler kurmaya yönelten sebepler nelerdir? Normalleşme sürecinin bölgesel sonuçları neler olabilir? Çin’in ara buluculuğu küresel siyasetin geleceğine dair hangi ipuçlarını veriyor?
Stratejik Mekanizma’nın iki ülke arasındaki perspektiflerin paylaşılması, politika farklarının netleştirilmesi, iş birliği alanlarının belirlenmesi ve kriz alanlarının yönetilmesi anlamında değerli olduğu yadsınamaz.
Yeni yılın Türkiye için çok hızlı ve yoğun geçeceği kesin... Önümüzdeki dört-beş aylık sürenin yeni sürpriz, gerilim ve polemiklere sahne olması kimseyi şaşırtmayacak.