Darbe Girişimin Tortularını Temizlemek İçin Ekonomi Kurumları Ne Yapmalı?

Türkiye'nin şu anda hali hazırda “uzun dönem yatırım yapılabilir” bir ülke olma durumunu koruması için ekonomi yönetiminin uluslararası yatırım bankalarıyla güçlü iletişim kurması, hatta detaylı roadshow'lar gerçekleştirmesi zaruridir.

Devamı
Darbe Girişimin Tortularını Temizlemek İçin Ekonomi Kurumları Ne Yapmalı
Lumumba dan Allende ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye nin Direnişi

Lumumba’dan Allende’ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye’nin Direnişi

Seçimle işbaşına gelen Erdoğan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduğunu ve her türlü entrikayı bozduğunu hesap edemiyorlar.

Devamı

Darbeyi engelleyen darbe-karşıtı güçlerin senkronizasyonu, girişimin sadece başarısız olmasını sağlamadı aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini yeniden şekillendirecek yeni bir tarihsel blok oluşturma ihtimalini de arttırdı.

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

Suriye'de söndürülmeyen ateş bugün nasıl ki Avrupa'yı yakıyorsa, Türkiye'de yakılmaya çalışılan ateş sonucu meydana gelecek olan olası bir yangın da Avrupa'yı kasıp kavuracaktır.

1915 olaylarının Alman Parlamentosu tarafından soykırım olarak değerlendirilmesinin ardından Fahrettin Altun, alınan kararın Avrupa Birliği’nin dinamiklerine nasıl yansıyacağını yorumladı.

Siz Olsanız Erdoğan’ı Sever miydiniz?

Erdoğan Avrupa’nın sadece ekonomik üstünlüğünü değil moral üstünlüğünü hedef alıyor. Kendinizi AB yerine koyun, siz olsanız bu sürecin kilit aktörü olan Erdoğan’ı sever miydiniz?

Devamı
Siz Olsanız Erdoğan ı Sever miydiniz
Brexit AB nin Sonu mu

Brexit AB’nin Sonu mu?

Avrupalı siyasetçilerin önünde hâlâ iki seçenek var. Ya "Müslüman göçmen" ve "Türkiye" korkusuna dayalı yeni bir AB projesi ile içe kapanmak. Ya da çoğulcu, çok kültürlü bir "ortak ev" olarak AB'yi yeniden icat etmek.

Devamı

Ne kadar iyi plan yaparsanız yapın tek başına sizin diplomatik manevralarınız meseleleri çözmez. Uluslararası sistemin şartlarına odaklı ve onun içindeki kabiliyetlerinizi sürekli hesap eden bir strateji geliştirmenizi mecburi kılar.

Türkiye nasıl ki İsrail’e en sert tepkiyi vererek Filistin’in yanında durduğunu tüm dünyaya gösterdiyse, bugün de İsrail ile anlaşarak Filistin’in yanında duruyor.

Britanya halkı hem AB'yi hem de kendi krallığını parçalamaya giden yolun taşlarını döşeyerek bilinmeyene yolculuk için kararını verdi. Öte yandan, koca Britanya'nın bir gün içinde kendi elleriyle düştüğü şu halden endişe duyan pişmanlar var.

Politikanın ama özellikle de dış politikanın romantizm ve maksimalist taleplerle yürütülecek bir alan olmadığı açıktır.

İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.

Bu anlaşma bu yönüyle Erdoğan düşmanlarına da bir mesajdır esasında. Alıp almayacaklarını göreceğiz.

Evet, mesaj net olmasına net. Ancak, artık bu mesajı anlayan, bu mesajı anlayıp da ‘aman kendi başımıza iş yapmayalım, küresel aktörleri kızdırmayalım, dikkatleri üzerimize çekmeyelim’ diye köşesine çekilen yok. Mesaj net ama alan yok!

Türkiye'nin manevra alanı genişliyor, ittifak imkânları giderek artıyor. Bu da Türkiye düşmanlarını harekete geçiriyor. Evet, bu kadar yalın, bu kadar gerçek!

Türkiye'nin farklı ülkelerle yaptığı enerji ortaklığı, bölgesel enerji denkleminde Türkiye'nin gücünü artırıyor. Yeni enerji anlaşmaları için bölge ülkelerinin dikkati de ilgisi de Türkiye'ye çeviriyor.

Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız.

Türkiye kendi namına dış politikada yaşadığı sıkıntıları, Suriye’de tıkanan dünya sistemini ve bu tıkanıklıktan kendi namına düşeni, sayfanın bir kenarına koydu.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Saygın dergilerinden birisi olduğunu zannettiğimiz Foreign Policy'de 30 Haziran tarihinde “Atatürk Havalimanı saldırısı için Erdoğan'ı suçlayın” başlıklı bir yazı çıktı. Leela Jacinto imzalı yazı, Türkiye üzerine yazan yabancı basının zavallılığını göstermesi açısından bir ibret vesikası niteliğinde.