Türkiye’yi Kim Taşıyabilir?

24 Haziran seçimlerinin kampanyası her gün yeni polemik, vaat ve icraat fırtınası ile renkleniyor..

Devamı
Türkiye yi Kim Taşıyabilir
Mesut Özil Vakası ve Ötesi Almanya Nereye

Mesut Özil Vakası ve Ötesi: Almanya Nereye?

Geçen hafta başında Alman milli takım oyuncuları Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a imzalı forma hediye etmeleri ve akabinde yaşanan olaylar her iki ülkede de gündemi meşgul etti.

Devamı

Dışarıdaki aktörlerin, AK Parti’nin cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin her ikisini de kazanması durumunda, “ne yapalım halk böyle istedi” demeyeceklerini şimdiye kadarki tutumlarından biliyoruz.

Aslında Erdoğan karşıtlığının büyük ölçüde Türkiye karşıtlığını örtmenin yöntemlerinden biri olarak kullanıldığını belirtmek gerekir. 24 Haziran seçimlerine verilen ilk tepkilerde böylesi yoğun bir eleştirel dilin kullanılması, Batı medyasının seçim yaklaştıkça giderek daha hırçın ve saldırgan bir aşamaya geçeceğinin işaretidir.

Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olmuyor ama asgari ücretten dış politikaya kadar her alanda vaatte bulunuyor. Yoksa seçilen cumhurbaşkanını tek adam gibi yönetmeyi mi planlıyor?

24 Haziran seçimlerine giderken halen cumhurbaşkanı adaylarına odaklanmış durumdayız.

Siyaset Yok Şov Var

Erken seçim kararı alındığından beri CHP ve onun peşine takılan Erdoğan karşıtları siyaset hariç her şeyi yapıyorlar...

Devamı
Siyaset Yok Şov Var
Tatminsiz ve Hırçın

Tatminsiz ve Hırçın

En sıradan icraatın bile partisi tarafından ölüm kalım meselesi olarak sunulması CHP seçmenini hırçınlaştırıyor.

Devamı

Batıcıların ellerinde iki önerme var. Bir, baskı. İki, maddi kalkınma...

Nihai hedef ABD'yi bütün kurumlarıyla birlikte Türkiye karşıtı bir noktaya getirmek, Türkiye'ye uluslararası bir müdahalenin önünü açmaktı. 15 Temmuz'da büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar...

Değişim böyle böyle olur. Önce halktan talep gelir. Taban fokur fokur kaynamaya başlar. Rahatsızlığını çeşitli vesilelerle dile getirir...

28 Şubat sürecinde Batılı hükûmetlerin ve medyanın açık bir şekilde darbeden yana tavır alarak demokrasinin katledilmesini kendi halklarına meşru göstermek için Türkiye’deki iktidarı karalayan politikalarını unutmamak gerek.

Yoğun ekonomik ve kültürel ilişkilere sahip olan Türkiye ile Almanya arasında gerginliği uzun süre devam ettirmenin iki taraf açısından da rasyonel hiçbir yanı yoktur. İki ülke de sürekli gerginlik hâlinden zarar görürler.

CHP kurultayı bitti. Beklendiği gibi sönük, heyecansız bir kurultay oldu. Kurultaydan önce Kılıçdaroğlu dahil tam dört tane genel başkan adayı vardı.

CHP ne yazık ki yerli de milli de olamaz. Acı ama gerçek. Neden mi?

Can Dündar'ın Anayasa Mahkemesi marifetiyle salıverilmesi ve sonrasında Almanya'ya kaçması adalete ve Türkiye'nin imajına nasıl hizmet etti acaba?

Çaresizlik kaçınılmaz olarak CHP'yi daha da agresif bir siyaset izlemeye savuruyor.

Türkiye’de iç siyasetin gündemini uzun süredir “seçim sistemi ve barajı”, “partiler arası ittifak”, “blok siyaseti”, “yeni siyasal oluşumlar”ı içerisinde barındıran bir kavramlar seti meşgul ediyor.

İran'daki olaylar toplumsal değil siyasaldır. Yani hükumet değişebilir ama rejim değişmez..

2009’da göstericiler rejime değil, muhafazakârların yönetim biçimine itiraz ediyorlardı, şimdiki göstericiler ise İran’daki Velayet-i Fakih sistemine dayalı teokratik rejimin yıkılmasına yönelik bir tavır içerisindeler.

Medyaya yansıyan görüntüler şiddet kullanımının artmaya başladığını gösteriyor. Kimi yerlerde polis göstericilere karşı silah kullanmaya başlamış. Başka yerlerde ise göstericilerin polisleri linç ettiği ve polis araçlarını ateşe verdiğine dair görüntüler yayılıyor. Bu şiddet olayları henüz kontrol altına alınamayan bir sarmala dönüşmüş değil.